23.Bölüm

2.8K 254 57
                                    

İYİ OKUMALAR...

                                                    ***

Bir dirhem mutluluk sihri üfledim hayallerime, gerçekleri bana göstermesin diye. 

 Habibin dili vurduğunda sevdama, her acı sarmaşık darbesine aşk dedim. 

Gözlerinin damlasına tutuldum ya, o hep kaçsa da yüreğinin gerçeğinden.

 Bıkmadan gösterdim kederinin ben olduğumu. 

Lakin unuttum kendimi onun hoyratlığında.

 Aşk yasakladı benciliğimi.

Canım her yandığında 'ben' diyemedim. 

"Sen!" dedim Aasraf, "Hep sen...!"   

                                                ***

Aasraf dairenin kapısından içeri itildiğinde, tetikteydi neyle karşılaşacağından emin olamadığı için. Sahi neydi beklediği? Bir canavar? Elinde silah olan bir savaşçı? Veya sadece bir kız çocuğu...

Oysa gördüğü sahne bu tahminlerin hiç birine ait olamayacak kadar inanılmazdı. Cennetin rengi gibi bir yeşille sarılmış, güzeller güzeli bir kadındı dalga dalga saçları kalçalarını okşayan. Kız ona döndüğünde nefesinin kesildiğini inkâr edecek zamanı bile bulamadı, zira yeşil ipeğin önü genç adama en güzel ziyafeti sunuyordu adeta.

Geceliğin dekoltesi kızın sadece pembe göğüs uçlarını gizlerken, altı ise yalnızca kalçalarını gizlemiş, uzun bacaklarını sergiliyordu acımasızca. "Korkma sana dokumayacağım Adala. Biliyorum sende zorlandın bu evlilik konusunda. Şey üstüne bir şeyler giyersen daha rahat konuşabiliriz." Dikkatinin dağıldığını itiraf edemezdi elbette ve asla etmeyecekti, lakin sesi titremeseydi keşke.

Adala gülümsemesini saklamak için dolgun dudaklarını ısırarak üzerine geceliğin diğer parçasını geçirdi. Adamın kendisinden etkilendiğini gören gözleri dolu doluydu sevinçten. Bir dakika sonra Aasraf'ın söylediklerinin anlamını çözdüğünde, sevincinin yerini alan öfkeydi bu kez.

"Evliliği tamamlamazsak, herkes benim kirli olduğumu düşünür" dese de biliyordu aslında kimsenin böyle bir iftiraya asla cesaret edemeyeceğini. Bir yanı ise titreyen ruhunun öfkesini sakinleştirmek için telkinlerde bulunuyordu ruhuna.

Bir sonraki duydukları ise artık bardağı taşıran son dalmaydı Adala'nın dayanma noktasını dolduran. "Soran olursa bende bir sorun olduğunu söyleyebiliriz. Eğer evlilik tamamlanmazsa boşanabilmemiz daha kolay olur, diğer türlü de boşanabiliriz ama o biraz bizi zorlar. Hem evlilik tamamına erdirilmezse, sonra ki olası evliliklerini etkilememiş oluruz."

İlk defa şimdi adamdan nefret etti genç kız. Kalbine kızdı onu böylesi küçük düşüren bir pisliğe ruhunu bile kurban edecek kadar çok sevdiği için. Ağabeyi Malik içinde acımasız bir dua yer etmek üzereydi kalbinde, onu böylesi acı veren bir umudun peşine sürüklediği için.

Yine de kabullenilmemeyi yenilgi sayıyordu Adala. Belki de vazgeçemediği aşkına kılıf olarak sunuyordu kendince bu saçma iddiasını. "Sen orasını düşünme, çünkü seninle evliliğim her ne kadar zorla da olsa, artık karınım ve boşanmak gibi bir niyetim yok. Yani evliliğimizi tamamlayabiliriz."

Aasraf inanamıyordu kızın dediklerine. Ne istiyordu bu küçük canavar yine kendisinden. Hayır özgürlüğünü asla yem etmeyecekti bu deli Esved cadısı, Kibir Sultanına. "Ne! Sen delirmişsin, ben evli kalmak istemiyorum!" derken içinden daha bile kötü sözleri geçiyordu ama bir yanı onu kırmakta istemiyordu. Çünkü her ne kadar kadın gibi görülmeye çalışsa da - ki bu konuda gerçekten çok iyiydi- o henüz çok gençti. Aşkı bilmeyen kalbi taze bir su damlasıydı Aasraf'a göre.

Çöl Kırağı (Kum Diyarı Aşkları-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin