35.Bölüm

966 105 29
                                    

35.Bölüm

Bir Saat Öncesi...

Aasraf aldığı haberle neredeyse aklını yitirecekti. O buradaydı, kaybettiği kadını öyle yakınındaydı ki ona sarılabilir, yüreğinden artık taşan o ölürcesine acıyla af dileyebilirdi. Ahh hayır bunu yaptığı an biliyordu ki kadını bir kez daha kaybedebilirdi zira Adala gibi bir kadın aman dileyene acımazsız olurdu hep.

Onun yüzünden efendisinin sözlerini yüreğinden çıkardı ve hesapçı bir gülümseme ile dış kapıya yöneldi. Doğrusu bu adamı ilk tanıdığı yıllarda da sevmezdi ama şimdi nefretten başka bir duygu yoktu ona karşı içinde. Kapı önünde gittikçe artan kalabalığa baktığında aptallığına şaşırdı doğrusu. Ard Al-Ramal'da, Aasraf'ın kendi ülkesinde ona meydan okuyabilecek kadar delirmişti demek Nayef Hamada El Saiyni.

Ahh onu öldürmek sadece birkaç dakikasını alırdı ve bunu yaparken zevkten başka hiçbir duygu olmazdı yüreğinde lakin aldığı o kesin emir kardeşi Vahid'den geliyordu ne yazık ki. Nayef Hamada el Saiyni sadece efendi Mâlik bin Esved'e verebilirdi canını. Yine de bu onunla eğlenemeyeceği anlamına gelmezdi değil mi?

Karşısındaki kalabalığın birkaç adım önünde duran adama meydan okurcasına kılıcını kaldırdı. Diyeceklerinin yalnızca onun işitmesi için olduğunu bildirircesine kılıcın ucunu adama doğrulturken gözlerinde alaycı bir ateş yanıyordu, dudakları ise o alaycı tavrından zerre etkilenmeden acımasızca döktü sözlerini bir bir. "O benim kadınım Saiyni ve sen benim olandan uzak duracaksın! İstediğin zaman kızlarını görebilirsin ama Adala tek benim bundan sonra!" Aasraf inanılmaz bir zevk alıyordu adamın öfkeyle irileşen gözlerinden doğrusu.

Saiyni ise öfkesinin arasında duydukları ile şaşkındı. Nasıl yani? Adam ikizlerin kendisinden olduğunu mu sanıyordu gerçekten? Ahh bunu kullanabilirdi değil mi? Kesinlikle kullanacaktı. "Kızlarım ve karımın yeri yalnızca benim yanım Arram! Onlardan uzak duracaksın! Yoksa kendi ülkenin emirleri seni bağlamaz mı? Bir başka adamın nikahındaki kadına sahip çıkmak...!"

"O hâlâ benim nikâhımda Hamada, oyununu başka yöne çek istersen. Asıl sen başka bir adamın nikâhındaki kadından çocuk yapacak kadar onursuzsun."

"O halde Adala'nın cezasını sen mi vereceksin Arram? Ben ölmeden ona zarar vermene imkân yok, asla izin vermem onun canını acıtmana! Çık karşıma ve dürüstçe sahip çıktığım kadınla aramda duran seni öldüreyim!"

İşte şimdi Aasraf öfkeden kuduruyordu doğrusu Adala'nın o güzel ve uzun bedenini bu adamla... Ahh! Kesinlikle bu adamı öldürmeliydi hem de hemen şimdi, zira gözlerinin dolmasına sebepti bu gerçek ve en büyük kanıt o iki küçük kızdı. Oysa geçmişte kendisi değimliydi Adala gibi bir aşkı, bu adamın kollarına iten? Haktı ona şimdi yaşadığı bu acı, kendisinin sadakatli olamadığı aşka, kadının sadık kalmasını beklemek iki yüzlülük değil de neydi?

Başındaki agel ve kefiyeyi çıkardı önce, ardından üzerindeki kan kırmızısı kaftandan sıyrıldı. Şimdi üzerinde yalnızca bol, koyu kan kırmızısı bir pantolon ve karbeyazı bir gömlek dışında elinde ki kılıcı vardı. Ahh bir de ölüm kuşanan gözleri... Ve o nazarların eşliğinde öne doğru birkaç adım atmıştı ki o ölüm vaadini durduran, göğsünde hissettiği elin sahibi oldu. "Bunu yapmaya iznin yok Aasraf bin Arram el Ziyad. Ben şimdi kardeşin değil sultanın olarak bu emri veriyorum sana, hem de ikinci kez!"

Kardeşinin gözlerinde gördüğü emirle derin bir nefes aldı genç adam. Ahh bu adam artık yeni sultandı değil mi? Annesinin kanından olmasa asla ona biat etmez, efendisi Mâlik'e yine sadık kalırdı ama şimdi verilen bu emir... "Yapma ağabey, bu benim emrim değil biliyorsun." Yine derin bir nefes aldı Aasraf, gözlerini kısıp adama baktı. Cüretkârdı doğrusu Hamada, hem de aptalcasına. "Öldürmeyeceğime söz veriyorum?" derken son bir kez daha denedi şansını genç adam lakin aldığı cevap az öncekinden pekte farklı değildi. "Mâlik sakat kalmasını da istemiyor. Hatta sapasağlam istiyor onu ağabey."

Çöl Kırağı (Kum Diyarı Aşkları-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin