6-Sorry

25 5 2
                                    

Komutan Justus 'un istifa dilekçesi yazmasının üzerinden tam 1 buçuk yıl geçmişti. O sabah gidip dilekçeyi Kral' a kendisi vermişti. Kral bunu kabul etmediğini ve gidemeyeceğini söylese de Komutan çok ısrar etmişti. Kral yüzünün halini sorduğunda da akşam alkolün etkisiyle meyhane kavgasına karıştığını neler olduğunu bile tam hatırlayamadığını söylemişti. Sadece gitmek istiyordu. Sadece buradan uzaklaşmak istiyordu o gün. Kral gidebileceğini söylemeden gidemezdi ama. Kral ona dinlenip geri gelmesini söylemişti. Ne kadar süre istiyorsa o kadar dinlenmesini en geç 2 ay içerisinde geri dönmesini istemişti. Justus, mecburen kabul etmişti ve anında çıkıp gitmişti. Starliçe 'ye kardeşinin yanına gittiğinde her şey normalmiş gibi davransa da çok kötü zamanlardı.

Prens Tavian da divanda Kral konuşurken duymuştu Justus' un istifa ettiğini. Ona "elveda" bile demeden gittiğini... Çok kırıcı davrandığını düşünüp vicdan azabı çekmişti saatlerce. Günlerce gündüzleri hiçbir şeyi yokmuş gibi davranmış, kütüphaneye gidip kitap okumuş geceleri de ağlamıştı. Artık hiçbir şeyin tadı yoktu onun için de. Sonraları kafa dinlemek için kardeşinin yanına gittiğini geri döneceğini öğrenince de sevinememişti. Çünkü Kral sayesinde kalıyordu. Kendisi gitmek istemişti... Tavian 'ı bırakmak istemişti... Tavian onun, hayatında ne kadar yeri olduğunu bir kere daha görmüştü. Onsuz bir hayat düşünemediğini fark etmişti.

2 ay sonra Komutan geri dönse de eskisi gibi yakın olmamışlardı. Sadece ders saatlerinde gerektiği kadar beraberlerdi. Tavian, ona kendisini bir daha görmemek üzere gittiği için kırgındı. Justus 'da onun hayatında bir yeri olduğunu düşünmediği için bir daha asla eskisi gibi davranmayacağına kendi kendine söz vermişti. Bir daha kimse onu öyle kıramayacaktı. Kalbini kimseye öyle vermeyecekti bir daha.

İlk 1 yıl birbirleri ile neredeyse hiç konuşmadılar. Gerektiği zaman, gerektiği yerde konuşmuşlardı sadece.

İstifa dilekçesinin üzerinden 1 buçuk yıl geçmişti şimdi. Justus ile dersleri bittikten sonra Tavian akşam saraydan çıktı. Amacı dolaşmak hava almaktı aslında. Aynı akşam Justus da saraydan çıktı. Birbirlerinden haberleri yoktu. Tavian ışıklı Lisentus gecelerine baktı bir süre. Eski hallerini ne kadar özlediğini fark etti. Birini özlemek kötü bir şeydi, birinin eski halini özlemek ise en kötüsü olmalıydı. Karşısında o vardı ama sanki o yoktu. Bir buz küpü bile daha sıcak olurdu muhtemelen onun şuanki halinden.

Bunları düşünerek yürürken önünden geçtiği meyhanenin kapısında ellerinde içki şişeleri ile adamlar gördü. Yanlarından geçip diğer sokağa gidecekti ancak adamın birinin sesiyle durdu,

"Çok güzel bir çocuksun, yalnız mısın?"

Başka bir adam,

"Şuna baksana nasıl da korktu"

"Hey bu o Prens değil mi? Prensss Tavian?" dedi başka biri.

Tavian yanlarından geçmeye çalışsa da önünü kesmişlerdi. Başka bir adam gülerek söze girdi,

"Prens Tavian mı? Prenses Tavian mı?"

"Hey 1,5-2 sene önce burada dövdüğümüz o adamı hatırlattı bu sözün" diyerek güldü diğeri

"Aa doğruu, şu 'neden ağlak Prenses'i koruyorsun yoksa ona aşık mısın?'
demiştik de delirmişti"

Tavian gözlerini kocaman açarak baktı onlara. Bir adam,

"Bence 'keşke ölse' dememize daha çok sinirlenmişti ama siz bilirsiniz"

Tavian bunları bilmiyordu. O gece ona 'haddini bil' derken yaptığı hatayı bir kere daha gördü. Bu sırada adamlardan biri Tavian 'ın kolunu tuttu,

Lisentus Kingdom Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin