30- Fear

11 3 13
                                    

Birkaç gün geçmişti.

Tavian zindandan çıkarılmış ve serbest bırakılmıştı. Pek iyi olmadığı için bir süre odasında dinlenmişti.

Justus bu süre zarfında Jovia ve Julio'nun kaldığı eve uğramıştı ama Jovia'yı bir türlü hafıza büyüsünü yapmaya ikna edememişti. En sonunda Justus, belki de haklıdır diye düşünerek vazgeçmişti.

Yeni bir güne uyanan Justus yanında gördüğü bedene önce şaşırmış daha sonra şevkatle yaklaşmıştı. Kafasını onun kafasının hemen yanına elini de elinin üstüne koymuştu. Bu beden Tavian'a aitti elbette. Ve tam da şuan bebek gibi uyuyordu. Justus uyurken gelmiş olmalıydı. Justus dün akşam Tavian'ı dinlenmesi için odasında bırakıp kendi odasına gelmişti. Zindan yüzünden hala tam kendine gelemediğini biliyordu.

"Günaydın."

Justus, Tavian'ın derin sesiyle irkildi. Sonra göz bebeklerine uzun uzun bakarak,

"Günaydın Prens'im."

"Güneş ne kadar parlak bugün." diyerek gözlerini ovaladı Tavian.

"Öyle mi?" dedi Justus kaşlarını ve kaldırıp omuzlarını silkti,

"Hiç fark etmemişim."

"Nasıl fark etmedin Justus? Sırtım pencereye dönük halde yatmama rağmen gözlerimden içeri giriyordu. Oysa senin yüzün dönükmüş."

"Haklısınız Prens'im. Ama benim daha parlak bir güneşim olduğu için fark etmiyorum sanırım." dedi gülümseyerek Justus.

Tavian bu iltifatı hiç beklemiyordu. Gülümseyebildiği kadar gülümsedi bir anda. Ve ardından Justus'un göğsüne sokuldu. Justus da karşılığında ona sıkıca sarıldı.

" Kendini nasıl hissediyorsun bu sabah? "

" Daha iyiyim. Yanımda mükemmel bir adamla uyandım herkes benim kadar şanslı değil."

Justus gülümsedi ve onun gözlerini görebilmek için biraz geriye çekildi.

"Ah bana mükemmel diyene de bir bakın! Gözlerinde yıldızlar, gülüşünde galaksi saklı."

Tavian elleri ile gözlerini kapatarak kıkırdadı.

"Tanrım, Justus! Yapma işte utanıyorumm"

Justus da kıkırdayarak onun burnunu öptü. Güneş ışığıyla parıldayan saçlarını kokladı. Ardından sımsıkı sarıldı.

"Seni çok seviyorum Küçük Prens'im."

"Bende seni çok seviyorum."

Justus kıkırdayarak,

"Kaçak Prens'imin artık odasına dönmesi gerekiyor bence. Bir anda buraya gelmiş nasıl olduysa."

Tavian gözlerini kocaman açarak onun gözlerine bakıp,

"Bende bilmiyorum ki. Bir anda olmuş."

"Hmm, öyle mi olmuş?"

"Evet evet."

"Amaaa artııık kimse görmeden Prens'im odasına gitmeli."

"Ama çok açım. Kahvaltıyı odana istesen ve burada beraber kahvaltı  yapsak. Hah, ne olurrr? Lütfen Justuss"

"Tamam bebeğim ama yataktan kalk seni görmesinler."

Ardından beraber kahvaltı yaptılar. Kahvaltı bittiği gibi Justus'un önce kasabaya sonra da Jovia'ya gitmesi gerekiyordu. Kasabadaki sadık askerlerine verdiği görevin nasıl gittiğini kontrol etmeliydi. En son Bertus ile zindanların orada konuşmuşlardı ve ardından onu hiç görmemişti. Saray kahvaltısına bile gelmiyordu. Justus onun şüpheli davrandığını düşünüyordu.

Lisentus Kingdom Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin