Justus, büyülü iksiri içtiği odada uyandı. Yanıbaşında Jovia vardı. Jovia abisinin uyandığını görür görmez ona gözyaşları içinde sarıldı ve,
"Hiç uyanamayacaksın sandım"
"Bende..." dedi Justus.
Jovia,
"Peki orada ne oldu abi? Nasıl geri geldin? Julio ile karşılaştın mı? O daha gelmedi."
"Ölüm meleği 'bir cana karşılık bir can vermen gerek' dedi. Sonra pek zaman geçmeden Julio bana döndü ve 'dünyaya dönüyorsunuz' dedi. Ne olduğunu bilmiyorum. Nasıl ikna ettiğini de. Bu olaydan sonra hemen uyandım. "
Jovia 'nın içini bir anda kapkara bulutlar kapladı. Ondan abisini geri getirmesini istediği gün aklına geldi. Jovia' ya , ne olursa olsun abisini getireceğine söz vermişti. Jovia, yine de kötü düşünmek istemedi,
"O daha gelmedi ama gelecektir. Bekleyeceğim ben. Sen istersen Prens Tavian 'ın yanına git. Sen öldükten hemen sonra iyileşmiş. Seni aramış, sesini tüm saray duydu. Ona öleceğini söylemiştin herhalde. Çok acı çekmiş olmalı. İğnelerle tekrar uyutmak zorunda kalmışlar... "
Justus onun üzüleceğini biliyordu ama bu kadar tepki vereceğini düşünememişti. Sonuçta o bir prensti. Ve Tavian'ın şimdiye kadar hiçbir şeye tepki verdiğini görmemişti Justus.
Jovia 'nın bu sözlerinin ardından Justus, koşar adımlarla bulunduğu odadan çıktı. Prens Tavian' ın odasına doğru yol alırken, kalbinin atışlarını sakinleştirmeye çalışıyordu. Öyle güçlü atıyordu ki, yanından birisi geçse duyabilirdi adeta.
Justus nihayet Tavian 'ın odasına girdiğinde odada Kraliçe dışında kimsenin olmadığını gördü. Kraliçe, Justus' u görür görmez,
"Tanrım, Justus nerelerdesin?! Onu sana emanet etmiştim... İyileşti ve seni göremediği için çılgına döndü. Ben oğlumu hayatımda ilk kez böyle görüyorum. Sürekli senin onun için öldüğünü söyledi. Ne oluyor??"
Justus derin bir nefes verdi. Olayı nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Ama bir şekilde anlatması gerekiyordu ve bu sarayda en güvendiği kişi de Kraliçeydi. Eğer ona anlatamazsa kimseye anlatamazdı. Justus,
"Kraliçe'm, Prens Tavian 'a yapılan büyüyü kız kardeşimin doktor arkadaşı buldu. Onun yaşaması için birinin kendi canını feda etmesi gerekiyormuş. Bende onu yaptım. Yaklaşık 5 saat kadar ölüydüm ama doktor arkadaş beni oradan kurtarmanın bir yolunu buldu. Gitmeden Prens' e öleceğimi haber vermiştim. Ondan öyle söylemiş olmalı. Ama şimdi buradayım..."
Kraliçe, Justus 'un anlattıklarını şok içinde dinledi. Ardından Tavian' a bakarak konuştu,
" O seni çok seviyor Justus... Ve ben bunun bir öğretmen - öğrenci sevgisi olmadığını anlayabilecek olgunluğa sahibim. Sen de ona olan sevgini, onun için canından vazgeçerek yeterince göstermişsin."
Ardından Justus 'a baktı ve devam etti,
"Ben bir anneyim. Senelerdir onun seni nasıl sevdiğini bakışlarından anlayabilen bir anne hem de... Oğlumun iyiliğini ve mutluluğunu her şeyden üstte tutarım Justus. Benim için sevginin türü olmaz. Birbirinizi böylesine sevmenizden sadece hoşnut olabilirim. Ama Kral böyle düşünmeyecektir. "
Ardından ayağa kalkıp Justus 'un yanına gitti Kraliçe. Onun ellerini tutup,
"Ne sana ondan vazgeç diyebilirim ne de ondan senden vazgeçmesini isteyebilirim. Ama Justus, ne olur çok dikkatli olun. Marcius iyi ki Kolyos Krallığına gitmiş. Bugün Tavian' ın yanında ben değil de o olsaydı, neler olacağını tahmin edemiyorum bile. Ama Tavian 'ın bugünkü halleri kulağına elbet gidecektir. Ben hiçbir şeyden şüphelenmemesini sağlayacağım. Sende ne olur çok dikkatli ol, olur mu? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lisentus Kingdom
Fanfiction"Başka bir evrende yeniden başlama imkanımız olsaydı eğer. Yeniden sana aşık olmak, yeniden senin için ölmek isterdim"