Justus, Jovia ve Julio'yu orada bırakarak saraya dönmüştü. Bir alışkanlık olarak odasına doğru yürürken aklına gelen Tavian'ın zindanda olduğu durumu kalbini kırdı. Zindana gidemezdi çok riskliydi ama odasına gidip sıcak yatağına uzanmak da sevdiğine ihanet gibi hissettiriyordu. Ne yapacağını bilmeyerek biraz zaman geçirdi. Ardından yanına gidemiyor bile olsa zindana yakın olmanın onu daha huzurlu hissettireceğine karar verdi. Hızlı ama temkinli adımlarla zindanın yolunu tuttu. Tam olarak nerede duracağını, geceyi nasıl geçireceğini bilmiyordu ama ona yakın kabul edilebilecek bir mesafeye geldiğinde ve içi biraz olsun huzurla dolduğunda yeterli olduğuna karar verip duracağını düşünüyordu.
Zindanların bulunduğu binaya ulaştığında içerden fısıltı şekilde konuşmalar geldiğini duyarak duraksadı. Kendisi görünmeden, duyduğu kişilerin kim olduğuna bakmaya çalıştı ama fazla karanlıktı. Daha çok ilerlediği takdirde ne olacağını kestiremediği için devam etmedi. Sadece ne konuştuklarını duymaya çalışıyordu şimdi. Sadece 2 farklı ses duyuyordu.
"Eğer doğruysa efendi bunu beğenecektir."
"Bilgi doğru. Anlaşmayı unutma. Bir şey sorarlarsa beni tanımıyorsun."
"Bu bilginin doğru olduğundan nasıl emin olacağım?"
"Onları gören bir kıza ihtiyacı kadar para verdim, yalan söylemek için sebebi olmayan biri. "
"Öyle olsun. Yarın yine burada aynı saatte bir toplantı yaparız kırmızıgölge. Geç kalma."
Ardından adam Justus'a doğru yürümeye başladı. Justus biraz kenara çekilip yan taraftaki kapıya yaslandı ve adam hızlıca yanından geçip gitti. Adamın kim olduğunu bilmiyordu ne sesi ne de yürüyüşü ona birini anımsatmıyordu. Diğer adam biraz daha oyalandı oralarda. Justus da o sırada duyduklarına anlam yüklemeye çalışıyordu.
Kırmızıgölge de biraz sonra aynı yoldan çıkıp gitti. Justus onu da izledi. Bu adam ona yakın hissettirmişti. İçindeki his, bu adamı tanıdığını söylüyordu. Ama Justus bir türlü kim olduğunu bulamıyordu. Tam o sırada zindana gelen muhafız Justus'u fark etti.
"Burada olmamalısınız Komutan'ım. Bir kere daha size iltimas geçemem ne yazık ki."
Aslında Justus'un aklında bu yoktu. Amacı Tavian'ın hücresine girmek değildi ama muhafız gözüne ikna edilebilir göründü. Justus,
"Prens Tavian'ın uyarmam gereken ciddi konular var. Zaten saat çok geç. Kral bu saatte çoktan uykuya dalmıştır. O uykusuna çok dikkat eden bir adam. Bu saatte inip zindana attırdığı öz oğlunu kontrol edecek kadar paranoyak biri değil."
Muhafız, Komutan'ın haklı olduğunu biliyordu. Ama risk almak da onu rahatsız ediyordu. Yine de son bir çaba ile,
" Komutan'ım dediğiniz doğru ancak bu kesin bir emir. Eğer uymadığım anlaşılırsa canımdan olabilirim. "
" Başında zindandan çıkamasın diye nöbet tuttuğun Prens bir gün tahta geçtiğinde, böyle bir korku duymayacağından emin olabilirsin. Ama o gün gelene kadar Prens' in sağlıklı kalabilmesi gerekiyor ve zindanlar gerçekten çok soğuk ve ürkütücü. Bize yardım etmek istersen, yardımların ödülsüz kalmayacaktır. "
Muhafız bu konuşmadan etkilenmişti.
" Ben buradaki diğer muhafızların aksine Prens Tavian'ın çok iyi bir kral olacağına eminim Komutan. Ve sizin gibi bir dosta sahip olduğu için de çok şanslı. Sizi onunla biraz yalnız bırakayım bu sırada da sıcak tutacak bir şeyler getireyim."
"Teşekkürler."
Ardından muhafız, Tavian'ın kapısını elinden geldiğince yavaş ve sessiz açtı. Justus onun sırtı dönük bir şekilde oturduğunu görebiliyordu ama içerisi çok karanlıktı. Ayrıca prens kapının açılmasına ve ayak seslerine herhangi bir tepki de vermemişti. Justus, muhafız kapıyı kapatınca endişe ile,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lisentus Kingdom
Fanfiction"Başka bir evrende yeniden başlama imkanımız olsaydı eğer. Yeniden sana aşık olmak, yeniden senin için ölmek isterdim"