35-The Cave and the Sorceress

9 3 5
                                    

Justus patikaya doğru yürüyordu. Uzaktan gördüğü kişinin Julio olduğuna neredeyse emindi. İksiri hazırlamıştı ve geliyordu işte. Justus heyecanlıydı ama ondan öte Tavian'ı merak ediyordu. O saraydan çıkarken bile Tavian geri dönmemişti. Bu iş biter bitmez Tavian'ı aramaya gidecekti. Onu gerçekten çok özlemişti.

"Plan hazır mı Justus?"

"Hazır Julio. İksir hazır mı?"

"Hazır."

Beraber mağara girişinin 500 metre ötesine kadar yürüdüler. Bir kayanın ardında Justus 3 askerini gördü.

"Bertus nerede?"

"Prens Bertus kasabada bir evde şuanda komutanım. Sorun yok. Bu gece uyanmadan uyuyacak."

"Tamamdır."

Justus, Julio'ya döndü. Biraz yürümeyi istediğini anladı Julio. Beraber biraz uzaklaştıklarında,

"İçeri giricem ve dediği çoğu şeyi dinleyeceğim. Bi aksilik çıkarsa diye kaçmam için bana verebileceğin bir tavsiye var mı?"

"Tanrım, Tavian! Senin planın bu mu?"

"Tüm öğleden sonrayı büyü kitaplarına bakarak geçirdim ama okuduğum büyüleri şuan hatırlayamıyorum."

"Ne kadar süremiz var?"

Justus bu soruya şaşırmıştı.

"Ne?"

"Ne kadar süre içinde mağarada olmalısın?"

"Yaklaşık yarım saate girmeliyim. Neden?"

"Lanet olsun!"

"Ne oldu?"

"Görünmezlik pelerinimi alıp gelmeye yetecek zamanım yok. Eğer olsaydı seninle içeri gelirdim."

"Peki şimdi ne yapacağız?"

Julio biraz düşündükten sonra,

"Tamam şöyle yapalım." diyerek cebinden bir saat çıkardı Julio.

"Bu saatle senelerdir çok başka bir bağım var. Onu yanımdan hiç ayırmadım ve benim ruhani eşyam haline geldi."

Ardından Julio saate bakarak bir şeyler mırıldandı. Ve onu Justus'u uzattı.

"Şimdi o benim senin yanındaki destekçim olacak. Çok zor durumda kalırsan ona dokun. Yanına gelmenin bir yolunu düşüneceğim. "

Ardından Julio elini Justus'un kalbine koydu. Bir şeyler mırıldandığını duydu Justus.

"Bu seni biraz olsun korur. Çok etkili bir büyü yapamıyorum. İçerideki büyücü çok tehlikeli olabilir. Ve büyüyü hissedebiliyor bile olabilir. Ve şu durumda yapabileceğim başka hiçbir şey yok. Sana şans dilemekten başka çarem kalmadı."

Justus ne diyeceğini bilemiyordu. Bu adam belki de ikinci defa hayatını kurtaracaktı ve Julio olmazsa ne yapacağını düşünmek bile istemiyordu. Kafası ile onu onayladı Justus.

" Teşekkür ederim Julio, her şey için. "

" Rica ederim Justus. Lütfen bu kötü bir plan olmasın. Ve işin yaver gitsin. Başka ne yapacağımı bilmiyorum."

Justus kafasını salladı. Şimdi mağaraya doğru yürüyordu. Hava karanlıktı ve iksiri içmeye başladı. Şişeyi yere attığında kendini farklı hissediyordu. Sanırım artık Bertus gibi görünüyordu. Mağaranın girişine geldiğinde sakince nefes verdi. Ve yavaşça içeri baktı. Yandaki kaya kırmızı yanıyordu. Ne yapacağını bilemedi Justus. Aklına elini oraya koymak geldi ve düşünmeden yaptı. Işık yeşile döndüğünde içeri girebileceğini düşünerek adım attı. İçerisi karanlıktı ama duvarlarda ateş böcekleri vardı. Onların ışığı ile görünüyordu mağara yolu. Sessizce ilerledi yoldan.

Lisentus Kingdom Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin