9-Prom Night

14 4 3
                                    

1 Yıl Sonra
"Hadi ama Trixy, bu baloya gitmeliyiz. 7 diyarın soyluları orada olacak." dedi Tamara.

"Ben o elbiseleri ve takıları sevmiyorum abla. Kaşındırıyorlar beni. Eğer pantolon ve gömlekle gelmeme izin verirsen gelirim."

"Saçmalama Trixy. Kadınlar öyle giyinmez."

"Neden peki? Pantolon ve gömlek çok rahat hissettiriyor. Erkekler ne kadar şanslı olduklarının farkında değiller. Keşke erkek olsaydım."

" Trixy hadi ama. Biraz daha oyalanırsan geç kalacağız. Abimler çoktan hazırlandılar."

Tamara kıvırcık sarı saçlarından önündeki 2 tutamı kıskaçlı bir tokayla kafasının arkasında tutturdu. Eline aldığı pembe ruju önce biraz yanaklarına sonra da dudaklarına sürdü. Sonra Trixy 'ye dolabından onun için seçtiği mavi elbisesini göstererek,

"Onu giyin Trixy. Zaten sen daha 13 yaşındasın makyaja ihtiyacın yok. Saçını topuz yapacağım sadece. Önce onu giyin."

Trixy çaresiz giyinmeye başladı. Baloya gitmeyi hiç mi hiç istemiyordu. Yetişkinlerin nasıl baloda eğlenebildiklerini anlamıyordu. O, zaman geçsin de eve geleyim diye saat sayıyordu balolarda.

Tamara gözlerine sürme çekti. O, soluk ten rengine çok yakıştığını düşünüyordu. Aynı annesi Kraliçe Lelia gibi. Parfümünü kulaklarının arkasına, bileklerine ve boynuna sıktıktan sonra kardeşine döndü. Özenle onun kumral saçlarını topuz yaptı. Küçük küpeler taktı Trixy 'nin kulaklarına. Ve dudaklarına da kendi rujundan sürdü renk vermesi için. O sırada Kraliçe koridorda,

"Benim güzel Prenseslerim hazır mı?" diye seslendi.

O sırada diğer taraftaki merdivenlerden aşağı inen Tavian' ı gördü. Tavian gümüşi renklerin hakim olduğu bir kraliyet takımı giymişti. Koyu renk saçlarının doğal dalgası ona çok yakışıyordu. Saçının bir tutamı daima yüzünün üzerine düşüyordu. Uzun kirpikleri ve masmavi gözleri de en güzel aksesuarıydı Tavian 'ın. Yüzük takmayı da çok severdi. Ancak ince zarif yüzükler takardı. Kral Marcius gibi kaba şeyleri sevmezdi. Koridordan geçerken annesinin kendisini seyrettiğini gördü . Selam verdi önce, sonra Kraliçe,

"Ne kadar yakışıklı olmuşsun oğlum. 7 diyarın Prenseslerinin gözlerinin bütün gece senin üzerinde olacağına eminim." dedi ve gülümsedi. Tavian da her ne kadar bu cümleden rahatsız da olsa gülümseyerek cevap verdi annesine ve ekledi,

"Siz de her zamanki gibi göz kamaştırıyorsunuz Kraliçe'm."

Aşağıdan seslenen Bertus 'u duydular,

"Kraliçe Lelia, Prens Tavian, Prensesler, Kral sizi bekliyor. Arabalar hazır."

Kraliçe hemen kızların odasına girdi bunu duyunca. Tavian da aşağı kata inmek için merdivenlerin başına geldi. Aşağıda Justus' u Bertus 'la konuşurken gördü.

Justus süt beyazı tenine tam zıt renkte olan siyah üniformasını giymişti. Uzayan kahve saçlarını da toplamıştı. Sadece yüzüne düşen birkaç düz saç tutamı vardı. Ve tek kulağında bir tane halka gri küpesi vardı. Tepeden tırnağa harika görünüyordu. Tavian inerken gözlerini ondan alamadı.

Justus ile Bertus çok ciddi bir şey konuşuyor olmalıydılar. Ancak sonra gülümsediğini gördü Justus'un. Tek kelime ile mükemmeldi. Bertus 'un manzarasını kıskandı o an Tavian. Sonra onun kusursuz kırmızı dudaklarına baktı.

1 sene önce onu öptüğündeki hissi hala unutabilmiş değildi. O gece gölün kenarındaki konuşmalarından sonra aralarındaki bağ başka bir boyuta geçmişti. Hala ders yapıyorlardı tabi. Sadece Tavian artık onun yanında duvar örmüyordu kendine. Justus da bunu biliyordu. O gerçek Tavian'ı hep görmüştü ama şimdi Tavian bunu göstermekten utanmıyordu da. Duygularını içinde tutmuyor, ağlaması gerektiğinde ağlıyordu. Justus, onu ağlarken gördüğünde yargılamıyordu. Her konuda onu destekliyor, ona ihtiyacı olduğunda hep yanında oluyordu. Tavian' ın bazen Prens olmanın stresi ve sorumluluğu ile baş edemediği oluyordu ve Justus dersi yarıda kesip o göle gitmeyi teklif ediyordu. O gölün havası Tavian 'a çok iyi geliyordu. Sonra saraya dönüyorlardı. Bazı günler oyunlar oynuyorlar, Justus resim yaparken şarkılar söylüyor Tavian da eşlik ediyordu. Tavian, onun melek sesini sonsuza kadar dinleyebilirdi. Onu dinlerken kulaklarının kutsandığını hissediyordu.

Tavian'ın merdivenlerden indiğini gören Justus, sadece onu izlemeye başladı. O kadar büyülenmişti ki Bertus 'un gittiğini bile fark edememişti. Tavian, aşağı indiğinde kısaca kıkırdadı. Justus' un büyülenmiş bakışlarını fark etmişti. Ve Justus' un onu böyle izlemesi çok hoşuna gitmişti,

"Gidelim mi Komutan?" dedi Tavian

Justus, hemen toparladı kendini. Ve,

"Bu renk çok hoş görünüyor."

Tavian kıkırdadı ve ön kapıdan çıktı. Arkasından Justus da çıktı. Tavian,

"Teşekkür ederim, siz de çok şık olmuşsunuz"

Justus 'a bakıp gülümsedi tekrardan. Justus, utandığını, yanaklarının yanmaya başladığını hissetti. Neden böyle bir şey söylemişti ki? Bazen düşüncelerini kafasının içinde tutamıyordu. Ancak bu sadece Tavian' ın karşısında oluyordu nedense. Ona karşı Justus 'da kartları tamamen açık oynuyordu. Yoksa bir toplulukta Justus asla düşüncelerini ele verecek şeyler yapmazdı. Çoğu kişi onun ne düşündüğünü anlayamazdı. Kapalı bir kutu olduğunu söylerlerdi. Justus sadece onların bilmesini istediği kadarını söylerdi. Tavian ise o söylemeden zaten biliyordu. Justus da bildiğini biliyordu. Ve o da Tavian konuşmadan ne düşündüğünü anlayabiliyordu. Aralarında kelimelere ihtiyaç duymuyorlardı.

Kral'ın at arabasına Kral, Prens, Bertus ve Justus bindi. Ardından gelen at arabasına da sonunda hazırlanabilmiş Prensesler ve Kraliçe binmişti. Balonun yapılacağı saraya doğru hızlıca yol aldılar. Misafirler gelmeden önce orada olmaları gerekiyordu.

____________

Kraliyet ailesi sonunda balonun düzenlendiği saraya gelmişlerdi. Birazdan at arabasından ineceklerdi. Bu saray sadece 7 diyar bir araya geldiğinde kullanılırdı. Çünkü gerçekten çok büyük bir saraydı . İçinde yaşanmasından çok düğünlerde, özel davetlerde kullanmak için inşaa edilmişti. Yine Lisentus sınırları içindeydi ,Kral Marcius yaptırmıştı ancak kraliyet sarayına uzaktı. Bu saray okyanusun hemen yanındaydı ve Tavian okyanusu çok seviyordu. Her zaman buraya gelme şansları olmuyordu. Gelmişken önce sahile inip oturmak istedi. At arabasından indikten sonra Krala,

"Kral Marcius balo başlamadan önce okyanus kıyısında oturacağım. Beni merak etmeyin."

"Tamam. Gecikme ama. Arkandan adam yollamak zorunda kalmayım. "

Kral'ın gözü kendi arabalarından sonra gelen Kraliçe 'nin arabasındaydı. Kraliçe' nin indiğini görünce hemen o tarafa gitti. Bertus da kralı takip etti. Justus,

" Seninle gelmeyi isterdim ancak kral 7 diyarın başarılı askerlerinin olduğu bir masa ayırdıklarını ve oraya gelecek konukları karşılamamı emretti."

"Önemli değil Justus. Çok durmayacağım zaten size katılırım sonrasında"

Justus kafasıyla onay verdikten sonra saraya doğru yürümeye başladı. Tavian da karşı taraftaki okyanusa doğru.

Birkaç saat sonra tüm 7 diyarın soyluları saraydaydı. Tavian da gelmişti. Justus, o gelene kadar gözlerini kapıdan ve pencereden görünen okyanus manzarasından ayıramamıştı. Tavian yanında olmadığı zaman hep tedirgin hissediyordu.

Tavian da okyanusu izlerken Justus 'un resim yaparken mırıldandığı şarkıları söylemişti. Okyanus sesini, yüzüne vuran okyanus rüzgarını ve okyanusun tuzlu kokusunu hiçbir şeye değişmezdi. Justus' un sesi ve kokusu hariç tabii. Şuan yanında Justus olsa her şey daha güzel hissettirirdi diye düşünmüştü. Çok durmadı bu yüzden. Saraya döndü .

Bu balonun amacı aslında 7 diyarın kuruluşunun yıldönümünü kutlamaktı. Kral 'ın artık herkes toplandığına göre konuşma yapması gerekiyordu,

"Saygıdeğer 7 diyarın soyluları, hoşgeldiniz. Bugün buraya 10 senede bir yaptığımız 7 diyarın kuruluşunun yıldönümü balosu için toplandık. Önce yemeklerimizi yiyelim sonra da müzikler eşliğinde danslarımızı edelim. Ayrıca haftaya oğlum Prens Tavian 21 yaşına giriyor. Hepiniz biliyorsunuz ki bu, oğlumun resmi bir Prens olacağı törenin haftaya yapılacak olması demek oluyor. Ve bu törene hepiniz davetlisiniz. "

Büyük bir alkış koptu salonda. Kral şarap kadehini havaya kaldırarak,

" 7 diyara... Başarıya ... Ve tabiki Prens Tavian 'a"...

Lisentus Kingdom Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin