20.Bölüm

19.8K 890 76
                                    

Heyyy♥️
Nasılsınız?

Oy vererek destek olup, yorumlarınızla yazma isteğimi artırabilirsiniz!
*

Oy vererek destek olup, yorumlarınızla yazma isteğimi artırabilirsiniz!*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sabah olduğunda başımın ağrısından kıvranarak uyandım. Dün gece sinirden kastığım başım, şimdi ağrıdan sızlıyordu.
Yine aklıma gelince ayaklarımı yatağa çarptım. Sırt üstü tepinmiştim resmen.

"Aptal adam! Neler dedi öyle ya, nasıl der?!"

Ellerimi açık saçlarıma sokup başımı ovaladım. Gözlerimi tamamen açtığımda gözlerim karşı duvardaki dolaba değdi. Ve askıyla kapağına asılmış cekete.
Bir an önce versem iyi olacaktı. Ona dair hiçbir şey görmek istemiyordum artık.

Farkında olmayabilirdi ama kalbimi oldukça kırmıştı.
Bir de bana basketbol oynamaya götürmek için söz vermişti. Bak bakalım gidiyor muydum.

Yattığım yerden doğrulup oturur hale geldim. Saat henüz dokuza gelmişti. Bugün pazartesi olduğu için herkesin çoktan uyandığını biliyordum. Emir hariç.

Elimi yüzümü yıkayıp üstümü değiştirdim. Kahvaltıyı fırında yapmak istedim. Belki de hiç yapmazdım. Dün gece baya geç saatte yarım ekmek köfte yediğim için hala tok hissediyordum.

Yine aklıma gelmişti. Of'ladım.

Her şeyden önce şu ceketi sahibine götürmeliydim. Hazırlanarak ceketi de alıp salona geçtim.
Annem kahvaltı sofrasını kurmuş, babamın çayını dolduruyordu.

"Günaydın,"

Tezgahtan bir bardak alıp doldurarak sabah suyumu içtim. Bu, tazelenmemi sağlıyordu. En azından ben öyle hissediyordum.

"Günaydın. Hadi otur sofraya, soğutma."

Annemin işaret ettiği sandalyeye bakıp başımı iki yana salladım.

"Ben direkt fırına geçeyim anne. Orada yerim teyzemle. O gitti değil mi?"

"Ohoo. Çoktan çıktı,"

Annem ve babamla vedalaşıp evden çıktım. İkiye katladığım ceketi açıp birkaç kez hafifçe salladım. Şükür ki kırışmamıştı.
Derya teyzenin ziline basıp bekledim.
Onların da bu saatte uyanık olduğunu biliyordum.

Açılan kapıyla asansöre atlayıp düğmesine bastım. Elimdeki telefonun kamerasını açıp durdum. Moralim tavan değildi. Bu yüzden alt dudağımı aşağı büküp gülmeden poz verdim. Birkaç pozun ardından telefonu çantama koydum. Maksat asansör fotoğrafı geleneğimiz bozulmasın.

Kat'a geldiğimde asansörden inip kapıyı çaldım.
Derya teyze gülen yüzüyle karşıladı beni.

"Hoş geldin kızım, buyur geç içeri."

Gülümsedim.

"Sağol Derya teyze ben hiç girmeyeyim. Teyzem bekliyor malum. Şunu vermek için gelmiştim,"

FERAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin