10.Bölüm

22.8K 789 96
                                    

Yeniden beraberiz

⛓OY VE YORUMU UNUTMAYALIM⛓

*Kapatmamak için zor tuttuğum gözlerimi ovuştururken geldiğimizin farkındaydım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*
Kapatmamak için zor tuttuğum gözlerimi ovuştururken geldiğimizin farkındaydım. Macit abi uygun bir yere park etmeye çalıştığı esnada yan tarafımdaki Pelin'i dürttüm. Allah'tan uyuyakalmamıştı.
Arka tarafa dönüp diğerlerine baktım. Nazlı telefonuyla uğraşıyor, Buket ise uyudu uyuyacaktı.

"Nazlı, Buket'i kendine getirsene."

Murat abi konuşmasının ardından kapıyı açıp arabadan indi. Nazlı da Buket'le uğraşmaya başlamıştı. Gözlerimi tekrar ön tarafa çevirdiğimde bacağımı hala çekmemiştim.
Macit abiden ses çıkmayınca haliyle bunu akıl edememiştim.

"Abi, Murat abi sana işaret ediyor galiba."
Pelin'in sesiyle dediği tarafa baktık.
Murat abi az önceki adamların yanındaydı ve arabaya doğru elini sallıyordu.

Arabadan inmemiz gerekiyordu. Ondan önce davranıp bacağımı kaldırdım. Kendime doğru çekerken ön tarafa değmemesi için uğraşmıştım. Benim yavaş hareketlerime dayanamamış olmalı ki Macit abi yine dizimin altından tuttu.

Yan taraftaki kapı açılığında Pelin de arabadan inmiş, kapıyı açık tutarak beni beklemişti.
Oturduğum koltukta yer açıldığı için kayarak kapıya doğru yaklaştım. Macit abi o sırada oluşan boşluğa bacağımı bıraktıktan sonra elini çekti. Vakit kaybetmeden arabadan indi. Bugün herkeste bir telaş havası hakimdi.

Ben de indiğimde Pelin'in koluna girerek diğerlerinin yanına ilerledim.

"Misafiriniz kim?"

Diğer arabayla gelen ve tanımadığım adamın gözleri benim üstümdeydi. Anlaşılan sorusunun hedefi de bendim.

"Misafir değil İbrahim abi. Mahalleden komşumuz, aynı zamanda olmayan öz ablamız."
Pelin güldüğünde ben de gülümsedim.

"İsmim Ferah,"

İbrahim gülerek başıyla onayladı. Sanırım ona da abi demem gerekiyordu. Çünkü yirminin sonlarında olan yaşını açıkça gösteriyordu.

"Hadi, daha dikilmeyelim burada."

*
Halka açık bir plaja gelmeyi beklerken oldukça tenha olan bir koy'a gelmiştik. Etrafı kocaman kayalıklarla dolu,mis gibi bir kokuya sahipti.
Ayaklarımızın altında kayıp giden incecik kum taneleri sıcacıktı. Denize yakın kısma yürüyüp kızlarla birlikte örtüleri serip hemen oturmuştuk. Dizlerimin acısından fazla ayakta kalamıyordum.

"Derya ablam benim be! Şu kurabiyeler efsane kokuyor,"

Murat abiler arabadan taşıdıkları poşetleri önümüze bıraktılar. Nazlı'yla birlikte içlerini açarken her pakette burnumuz farklı kokularla mest oluyordu.

FERAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin