30.Bölüm

12.1K 674 31
                                    

Yeni bölüm is comingg ✨✨

Hepinize kucak dolusu selamlar, öpücükler.
Yorum yapmayı unutmadan, keyifli okumalar diliyorum❤️

Yorum yapmayı unutmadan, keyifli okumalar diliyorum❤️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*
Eve geldiğimizde hala sabahın körü sayılırdı. Henüz yeni yeni okula giden öğlenci çocuklar, arabanın yanından geçip gidiyordu. Hırkamın önünü kapatıp arabadan inmek için hazırlandım. Göğsümdeki ağrı hafiflemişti ama halâ orada olduğunu hissettiriyordu.
Yavaşça derin bir nefes aldım. Avuç içimi taytıma bastırıp ağrıyı düşünmemeye çalıştım.

"Ben ineyim artık. Bir dahakine daha güzel bir maç olacağından eminim," dedim.
Kısıkça güldüğünü işittim. Ondan tarafa bakmıyor, dizlerimi izliyordum.
"Şüphen olmasın." dedi gülüşünü kestikten hemen sonra.

Telefonumdan saate bakıp kendi kendime mırıldandım ama sanırım o da duymuştu.
"Bana mı dedin? Anlayamadım," diyerek önüme doğru uzandı. Yüzüm karşıya dönük olduğu için başını benim görebileceğim şekilde yüzüme hizalayarak eğildi.

"Kendi kendime düşünüyordum. Fırına gitsem mi diye. Önemli bir şey değil," Elim göğsümü bularak oraya bastırdı.
Macit'in hemen önümdeki gözleri anında elimi bastırdığım yere, göğsüme kaydı.

"Dalga mı geçiyorsun? Bu halde fırına gitmeyi düşünüyorsan eğer, hemen şuanda seni hastaneye götürürüm." dedi. Sırtını arabanın koltuğuna yaslayarak bakışlarımın önünden çekildi.
Bu sefer ondan tarafa dönen ben oldum.

"Hastanelik bir şey olmadığını söylemiştim. Ayrıca sen beni tehdit mi ediyorsun, iyiyim diyorum. Sadece biraz sızlıyor,"
Güldü. Ama bu neşeden uzak, aksine gerginliğin getirisi olan bir gülüştü.

"Lafı çevirme. Sen bir şey yok zannedebilirsin ama fırında çalışırken yığılıp kalırsan ne yapacaksın? Hastaneye gitmemek için direnmeni de anlamıyorum,"

Onunla daha fazla baş edemeyeceğimi anladığımda eşyalarımı alıp arabanın kapısını açtım. Bu konuşma uzarda uzardı yoksa.
"Olay büyümeden ineyim artık. Kolay gelsin sana da,"
Arabadan ineceğim esnada sol kolumun dirseğinden yakaladı. Mecburen döndüm ona.
'Ne?' dercesine yüzüne baktığımda sıkıntılı bir nefes alıp verdi.

"Fırına gitmeyeceksin değil mi? Eve gidiyorsun?" dedi. Sesi az öncekine göre on kat daha ılımlı çıkıyordu.
Biraz durduktan sonra yanaklarımı havayla doldurup "Tamam," dedim.
Benden aldığı cevapla tatmin olduktan sonra tuttuğu kolumu bıraktı.

"Eğer istediğin bir şey olursa dışarıya çıkmadan önce beni arayabilirsin. Akşam getiririm. Sen dinlenmeye bak,"
Bu, beni afallattı. Hatta öyle ki, adamın suratına bakıp kaldım. Dediği şey gerçekten değerliydi benim için ve, bunun anlamını biliyor olmasını diledim.
Öylece baktığım sırada o da duraksadı. Gözlerinden anlayabildim. Kendisi de ne dediğini düşünmüş olmalıydı.

FERAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin