28.Bölüm

15.7K 725 41
                                    

Selammmmm💌
Nasılsınız?

Şimdi burayı herkesin okumasını rica ediyorum;
Küçük bir not: Yeni bölüm günü olarak Cumartesi belirlendi. Artık düzenli olarak bölüm gelecek. İnşallah bu hepimizin başarısı olur absgdkd Yapacağım yapacağım, inanıyorum👾

Şimdii Okumaya geçebilirsiniz! Keyifli okumalar.
Cumartesi günü görüşürüz🫶🏻

Cumartesi günü görüşürüz🫶🏻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Kollarının arasında kıpırdanarak başımı tamamen göğsüne yasladım. Şuanki huzurum tarif edilemezdi.
Esen rüzgarın tatlı havası çok az değiyordu üzerimize. Ama üşümeme yetiyordu. Kollarının arasında hafifçe titredim. Bunu hissettiğini biliyordum. Ki zaten anında iki kolunu da sımsıkı sardı bedenime.
"Isıtayım derken boğacaksın. Biraz gevşetir misin sırtımdaki kolunu?" diyerek kıpırdandım.
Genzinden gelen kıkırtıyla geriye çekilerek serbest bıraktı beni.
"Yavrusunu severken boğan bir canlı vardı, neydi o?"

Ben de gülmeye başladım.
Yüzündeki gülümsemeyi silmeden masadaki böreklerden hem bana hem kendine aldı.
Ne kadar orada oturduk bilmiyorum ama kalkarken bütün böreklerin bittiğini-daha doğrusu Macit tarafından bitirildiğini- görmüştüm.

Arabaya geçtiğimizde elim hemen klimaya uzanarak açtı.
"Çok çabuk üşüyorsun. Bünyen sandığımdan da zayıf olmalı," dedi.
Ben ise ellerimi birbirine sürtmekle meşguldüm.

"Bilmem. Bence hava bu aralar soğudu. Yani üşümem normal gibi,"
Klima anında ortamı ısıtmıştı.

"Henüz eylülün ortasına ancak geldik. Üşüyebilirsin tabii,  ama sanki biraz erken gibi? İstersen bir gün kan tahlili vermeye gideriz. Değerlerin düşük olabilir," diyerek bir eliyle dikiz aynasını kendisine göre ayarladı.
Omuz silktim. Belki de dediği gibiydi.

Yüzüme vuran ılık havanın yanaklarımı hatta suratımın belli bir kısmını kızarttığını tahmin edebiliyordum.
Gözlerim sulanınca birkaç kez kırpıştırdım.
"Çok fena sıcak oldu. Kusura bakma ama bunu yapmasam arabayı süremeyeceğim!" diye biraz yüksek sesle konuştu.

Daldığım yerden irkilerek ona döndüm.
Üzerine giydiği uzun kollu sweat'inin ensesinden tutarak çekti. Bir çırpıda çıkan tişörtü arka koltuğa fırlattığında burnuma dolan ılık kokusuyla afallamıştım.
Benim ona baktığımı görünce bakışlarını bana indirdi.

"Gerçekten sıcaktan her yerim kaşınmaya başlamıştı, buna mecburdum. Araba kullanırken sıkıntıya gelmesem daha iyi. Sen daha iyi misin, ısındın mı?"

Yanımda üzerinde sadece koyu gri rambo atletiyle  duran bir Macit varken, ne gerek vardı ki klimaya?

"İyiyim. Isındım yani," dedim. Biraz çekingen mi çıkmıştı sesim? Muhtemelen.
Gidene kadar sadece iki, üç defa ondan tarafa kaçamak bakışlar atabilmiştim.
Onun dışında yanımdaki çıplak omuzları ve sadece atletinin sardığı üst vücuduna bakmamak için binbir çaba göstermiştim.

FERAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin