4. Bölüm

58.9K 2.8K 495
                                    

Kapının tıklanmasıyla gözümden akan yaşları hemen sildim.

Hayır olamaz! Banyo yaptığım için yüzümdeki fondöten de su ile beraber temizlenmişti. Beni bu şekilde görmemeleri lazım.

Telaşla hemen yerimden kalkarark ne yapacağımı bilemez bir halde etrafa bakmaya başladım.

Kapının ardındaki her kimse bir daha kapıya tıkladı.

"Girebilir miyim?"

Bir erkekti ama kim olduğunu daha yeni olduğum için çıkaramamıştım.

Ses çıkarmayarak hemen banyoya doğru koştum. Hızla kapıyı kapatıp aynanın önüne koyduğum fondöteni elime aldım. Parmağımla fondöteni, yüzüme ve gidiğim t-shirt'dan dolayı açık olan boynuma iyice yaydım. Bunu her zaman yaptığımdan dolayı elim alışmıştı.

Sonra fondöteni cebime koyup banyo kapısına doğru ilerleyip kapının kilidini açtım. Odanın içerisine girip kapıya doğru koştum. Açtığımda karşımda Ata vardı.

Yüzüne sorar bir ifade ile baktığımda konuştu.

"Kahvaltı hazır. Annem seni aşağıya bekliyor. Hızlı olsan sevinirim. Ezik."dedi yüzüme alaya bakıp arkasını dönüp giderken.

Ben gerçekten ezik miyim? Yani sadece basit bir hastanenin yanlışı yüzünden karıştırılan, 17 yıl boyunca şiddet gören ve 17 yılın sonunda gerçek ailesinin yanına giden biri olarak gerçekten ezik miyim?

Kalbime giren derin sızıyla kapıyı kapattım. Arkamı dönü aynanın karşısına geçtim. Yüzüme dikkatlice baktığımda gözlerim kıpkırmızı olduğunu, fondöteni de iyice yediremediğimi gördüm. Ama yinede yüzümdeki morlukları kapatmıştı. Makyaj masasının üzerinden bir mendil alıp yüzümdeki fondötenleri sildim. Cebimden fondöteni çıkarıp tekrardan yüzüme düzgün bir şekilde sürdükten sonra gözümün kızarıklığınında geçmesini bekledim.

Saçlarımı ensemden at kuyruğu yaparak aynanın önünden ayrılıp odadan çıktım. Merdivenlerden aşağıya indiğimde ilk önce mutfağa girdim. Görevliler vardı yine. Birisi beni gördüğünde tebessüm etti.

"Efendim tatlım, bir sorun mu var?"

Biraz bekledikten sonra cevap verdim.

"Hayır. Sadece nerede kahvaltı ve yemek yeniliyor diye soracaktım?"

"Koridordan ilerle soldaki ortanca kapı."

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim bir tanem. Afiyet olsun."

Başımı eğerek cevap verdiğimde tarif ettiği odaya doğru ilerledim. İçeri girdiğimde herkesin oturduğunu ama hâlâ kimsenin yemek yemediğini gördüm.

Masaya doğru ilerleyip boş olan Ömür hanımın karşısı ve eve ilk geldiğimde beni istemediğini söyleyip dışarı çıkan çocuğun yanına oturdum korkuyla.

"Hoşgeldin kızım."dedi Ömür hanım ve Barış bey. Yine cevap olarak sadece başımı salladım.

"O zaman herkese afiyet olsun."dedi Barış bey. Sonra herkes yemeye başladı. Ben tedirginlikle yanımda duran çocuktan dolayı kendimi asla önümdeki kahvaltılıklara veremiyordum. Zaten sürekli bakışlarını bana çevirdikçe kendimi kahvaltıya veremezdim de.

Zorlada olsa küçük bir lokma önümdeki tabaktan alıp ağzıma attığımda midemin bulanmaya başlaması bir oldu. Bakışlarımı masadaki kişilerde gezdirdiğimde yanımda ki çocuk hariç kimsenin benimle ilgilenmediğini gördüm. Bu biraz rahatlatsana sadece bir kaç saniye sürmüştü. Onun neden sürekli bana baktığını anlamlandıramasam da umursamamaya çalışıyordum. Ama olmuyordu.

GERÇEK AİLEM Mİ? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin