6. Bölüm

57.1K 2.6K 794
                                    

Yatakta bacaklarımı bağdaş kurmuş, ellerim kafamın iki yanında düzensiz kesilmiş saçlarımı tutmuş, gözlerim duvarın tek bir yerine odaklanmış deli gibi sallanıyordum. Akşam olmuştu ama milim dahi yerimden kıpırdamamıştım.

Eğer onun elinin değdiği saçlarımı kesersem ondan kalan histen kurtulurum biraz da olsa sanmıştım. Ama hiçbir etkisi olmadı. Yine aynı şeyleri hissediyordum. Ellerinin değdiği yerler yine vardı saçlarımda. Ondan asla kurtulamıyordum.

Biraz daha düşünürsem eğer kafayı yiyecektim gerçekten.

Ben hâlâ yatağın üzerinde oturmuş deli gibi bir öne bir arkaya sallanırken odanın kapısı çaldı.

Açmayacaktım. Kimsenin gelmesini istemiyorum.

"Kızım. Sana yiyecek bir şeyler getirdim. Hem biraz da konuşuruz olur mu?"

Ses çıkarmadım. Ömür hanım sürekli gelmişti yanıma ama ben onu odaya almamıştım. O her geldiğinde kapıyı açıp onu gördüğüm zaman titriyor, karşısında öylece kalakalıyordum.

Ama bu sefer açmayacaktım.

"Ömrüm."

Başka birinden gelen sesle duvarın hâlâ aynı yerinde olan bakışlarımı oradan çektim.

Alp'ti.

Hızla oturduğum yerden kalkarak pencereye doğru yürüdüm. Pencere pervazına yaslanıp dışarının derin sessizliğini dinledim kimseyi duymama amacıyla. Ama olmuyordu. Sürekli bir şeyler söyleyip aklımı dağıtıyorlardı. Yine ani ruh değişikliği yaşayarak kapıya doğru yürüdüm yavaş yavaş.

Önünde durduğum da anahtarı tutup çevirdim. Kapı kolunu tutarak aşağı indirdim. Kapıyı kendime çektiğimde Ömür hanımın elinde ki tepsiyle bana baktıyordu.

Ama yemek yemek istemiyordum. Tek bir lokma yersem eğer miden bulanacakmış gibi hissediyordum.

Kapının önünde daha yeni fark ettiğim Barış bey de dahil hepsinin bakışları hemen bana dönmüştü. Daha doğrusu tam ensemde biten saçlarıma.

"Kızım. Sen saçlarını mı kestin?"dedi Ömür hanım üzgün sesiyle. Bir şey demedim. Bakışlarımı hiç Alp'e değdirmeden Barış beye çevirdim. Oda bana üzgünce bakıyordu.

O kadar mı kötü kesmiştim? Ama bu benim umrunda değildi. Tek amacım onun ellerinin değdiği şeylerden kurtulmaktı.

"Neden kestin saçını?"diye sordu Alp meraklı sesinin aksine otoriter bir sesle. Yine cevap vermedim.

Ömür hanım dolu gözlerle bana bakıp içeriye adımladı. Neden ağlıyordu ki şimdi?

Elinde ki tepsiyi çalışma masasının üzerine koyarak tam önümde durdu. Ellerini saçlarıma koyarak okşadı. Hemen geri çekildim.

Dokunmasın. İstemiyorum. Zaten onun elleri değdiği için tüm saçım pis olmuştu. Onun elide pis olmasın.

Ömür hanım yine üzerime gelirken dışarıdakilere seslendi.

"Gidin buradan. Onunla konuşmak istiyorum."

Ama kimse kılını dahi kıpırdatmadı.

"Gidim dedim size!" Bu sefer bağırdığı için yerimden sıçrarken ellerini omuzlarımın kenarlarına koymadan önce kapıyı dışarıdakilerin suratına kapatıp kilitledi.

"Bak. Seni çok iyi anlıyorum güzel kızım. Daha ilk günden bu şekilde üzerine gelip seni sıktıysak veya korkuttuysak çok özür dilerim. Ben, sen dünden beri bir şey yemiyorum dediğinde gerçekten çok üzüldüm. İçim parçalandı. Anladım ki, bir şey söylemek istemiyorsun. Tamam, bundan sonra asla üzerine gelmeyeceğim. Kimseninde üzerine gelmesine izin vermeyeceğim. O güzel saçlarını neden kestiğinide sormayacağım. Ama lütfen küçücük bir lokma dahi olursa ağzına koy. Lütfen."

GERÇEK AİLEM Mİ? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin