Koray bana attığı tokatla arkasına bile bakmadan dönüp giderken ben onun arkasından bakmakla yetiniyordum sadece.
Karşıma gelen iki tane korumayla hâlâ yerde uzanmaya devam ettim. Kolumu kıpırdatacak halim bile yoktu. İçimden hiç çıkmayan korkuyla beklerken ikiside beni yerden kaldırarak bir tane arabaya bindirdiler. Bir kaç dakika sonrada gerçek ailemin evinin önünde durduğumuzda nazik olmayan davranışlarıyla beni arabadan çıkartıp evin kapısının yanına bıraktılar. Sırtımı duvara yaslayıp arkalarına bakmadan gidip arabalarına bindiler.
15 dakika falanda kapının yanında duvara yaslı bir şekilde durdum. Tüm gücümü toparlayarak evin zilini çaldım.
Kapı açıldığında evin görevlisi beni gördüğünde içeriye seslenecekken elimle onu durdurup kulağına doğru fısıldadım.
"Beni kimse görmeden odama çıkarır mısın?"
Başta tereddütle yüzüme bakıp sonrada başıyla onayladığında küçük bir tebessümle teşekkür ettim.
Nazikçe koluma girerek beni kimseye görünmeden odama çıkardığında hemen odaya girerek kapıyı kapatıp kilitledim. Hiçbir şey yapmadan odanın ortasında dikilmeye başladım.
Hayır! Daha tanımadığım birinden tokat yedim diye böyle olmamalıyım! Hayır! Hayır!
Ama olmuyor. Ne kadar kendimi zorlasamda kaldıramıyorum artık. Hiçbir suçum olmadığı halde dayak yemekten bıkmıştım. 17 yılımı boş bir insan yüzünden harcamaktan da bıkmıştım. Artık kendimi yıpratmayacaktım. Ezdirtmeyecektim. Sesimi çıkaracaktım. Bana bir şey yapmalarına göz yummayacaktım!
Put gibi dikildiğim yerden ayrılıp banyoya doğru ilerledim. Lavabonun karşısına geçip aynadan yüzüme bile bakmadan en az 10 defa su çarptım yüzüme.
Yüzümdeki fondötenler silinirken sol yanağımında yandığını hissettim.
Yüzümü kaldırıp aynada kendi gözlerimi görünce daha çok ağlama isteği doldu içime.Aynada ki yansımada olan gözlerimi, gözlerimden çekip yüzümü inceledim. Yüzüm gözlerimin aksine daha felaket görünüyordu. Yanağımda ki beş parmak izini görünce ellerim istemsizce oraya doğru gitti. Yavaş yavaş yanağımı okşarken abiminde aynı bu noktaya, ateşin üstünde ısıttığı demiri değdirdiği an düştü aklıma. O zaman o kadar çok bağırmıştım ki tüm komşular pencerelerine çıkmıştı resmen. Bunun gibi bir çok yerimde de benzer yaralar vardı.
Ama artık hepsi geçti. Acısını dahi hissetmiyordum. Ve bir daha o anlar yaşanmayacaktı.
Hızla aynanın karşısından çekilip banyodan çıktım. Cebimde duran telefonumu çıkarıp bu aralar baya sevdiğim bir şarkıyı açtım. Şarkının sesini kısarak pencereye doğru yaklaştım.
Telefonu pencerenin dıştaki mermerine koyarak cama yaslandım. Her gece abimin dövmelerinden sonra ağlayarak bunu yapmayı çok seviyordum. Beni rahatlatıyordu. İçimde ne varsa hepsini sessizce gökyüzüne doğru bırakmamı sağlıyordu.
Yine aynı şekilde içimi dökecekken aşağıda bana bakan birini gördüm. Karanlıkta yüzünü pek seçemiyordum. Ama onu umursamak istemiyordum. Kimse kimdi.
Bakışlarımı o adamdan kaldırarak gökyüzüne baktım. Gözlerimin içi yanmaya başlayınca tutmadım kendimi. Saldım onları. Hem içimdeki acıdan, hem de içimdeki mutluluktan.
Şarkı nakarat kısmına gelince şarkıyla aynı tonda çıkardığım sesimle bende eşlik etmeye başladım.
Mevsim rüzgârları
Ne zaman eserse
O zaman hatırlarım
Çocukluk rüyalarım
Şeytan uçurtmalarım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERÇEK AİLEM Mİ?
Fiksi RemajaAynada ki yansımama bakarak beni neden, Nasıl bu hale getirdiklerini düşünüyordum yine. Kapım yumruklanırken sadece bir kilit uzağımdaki insandan kendimi korumaya çalışıyordum. Her kapıyı yumruklayışında karnıma kramplar giriyor, kalbim ve yüzüm kas...