35. Bölüm (Final)

21.1K 511 192
                                    

"Uzay üç gün sonra askere gidiyor." dedi Alp beni bıraktığı apartmanın önünde. Sanki benden bir şey istiyor da söylemeye çekiniyormuş gibi bir hâli vardı.

Anlamak için yüzüne uzunca baktım. Askere gidiyorsa güzel bir şeydi bu. Ama benim yapabileceğm bir şey yoktu. Bana neden söylüyordu ki. Sonuçta onun ölümüne nefret ettiği bir kızdım sadece.

"Gitmeden, önce... Seni görmek istiyor." dedi kesik kesik. Anlamakta zorluk çektiğim bir kaç kelimeden sonra kaşlarım çatıldı ve Alp'in tam burnunun ucuna gelene kadar üstüne yürüdüm. "Neden?" dedim. "Beni neden görmek istiyor? Yoksa o da mı," Gözlerimi kapatarak son cümlemi yarıda kestim.

Alp bir adım geri çekildi. "Bilmiyorum." dedi yarıda bıraktığım cümleme takılmayarak. "Sadece bana, gitmeden önce son bir kez seni görmek istediğini söylememi istedi." Bir şeyler daha mırıldanmıştı ağzının içinde ama anlayamamıştım.

Düz ifademi bozmadan yüzüne bakarken kendimi tutamayıp alayla güldüm. "İyi geceler." Arkamı dönüp apartmana ilerlemeye başladığımda Alp'in kısık sesle, sana da iyi geceler, dediğini ve temiz havayı derince içine çekişini duymuştum.

Birkaç basmağı çıktıktan sonra apartman kapısını itip içeriye girdim. Arkamı dönüp kapının camından dışarıda duran Alp'e baktığımda yukarıya baktığını gördüm. Sanırım bizim oturduğumuz daireye bakıyordu.

Tekrar önümü dönüp asansörün önüne ilerledim. Düğmeye basıp asansörün yedinci kattan zemin kata gelmesini beklerken bodrum katının merdivenlerinden gelen sesle arkamı döndüm. Başlarda kimseyi göremesemde sonradan mırıltılar çıkararak basamakları çıkan küçük kediyi görebilmiştim. Tam bir adım atıp yanına gidecekken kediye doğru koşarak ilerleyen bir kadın gördüğümde attığım adımı geri kendime çektim.

"Bebeğim sen neredesin?" dedi kadın yumuşak bir sitemle kediye yukarıdan bakarak. "Korkuttun beni... Gel kucağıma annecim." diye ekleyip kollarını kediye uzattığında, kedi kadının bacaklarına tırmanmaya başlamıştı. Onları izlemeye devam ettiğimde kadın bir anda bana dönüp gülümsemeye başladı.

"Merhaba canım. Yeni taşındın herhalde sen buraya. Daha önce hiç gör-" cümlesini yarıda keserek aniden küçük bir hayret nidası dudaklarından çıkaratak, "Sen Akay'ın kardeşisin." demesiyle duraksayarak yutkundum. "Değil mi? Yanlış hatırlamıyorum. Fotoğrafını göstermişti senin. Kardeşim demişti. Evet, sendin o kız."

Fotoğraf mı? Benim onda fotoğrafım yoktu ki. Olamazdı.

Kadın bacaklarına tırmanmaya devam eden kediyi kucağına aldığında bana elini uzattı. "Tekrardan merhaba. Ben Miray, Akay'ın yakın arkadaşı sayılırım. Aslında en yakın arkadalıyım. Her şeyini bilirim diyebiliriz. Sen de... Ömrüm'dü sanırım. Değil mi?"

"Akay'ın yakın arkadaşı mı?" dediğimde kadın hevesle başını aşağı yukarı salladı. Onu incelemek için gözlerimle taradım. Yirmilerinin sonunda gibi duruyordu. Gayette fit bir vücudu vardı. Kumral saçlarıyla ela gözleri ise birbirini tamamlıyor gibiydi. Bunlar dışında oldukça bakımlı görünüyordu. Ve kucağında ki kedi ile oldukça sevecen.

"Evet." dediğinde şaşıracak bir şey olmadığını kendime kanıtladığımda başımı aşağı yukarı salladım. "Adım Ömrüm." dememle asansör sonunda gelmiş ve kapısı açılmıştı. "İyi günler. Gitmem gerekiyor."

Kadına arkamı döndüğümde konuşarak beni durdurdu. "Hey!"

Yutkunarak yavaşça ona döndüğümde yüzünde sabit kalan gülümseme artık yoktu. "Kaçıyormuşsun gibime geldi."

"Hayır, kaçmıyorum. Sadece gitmem gerekiyor. Geç oldu."

"Hımm. O zaman sana engel olmayacak bir gün de abin ve ikimiz bir kafeye gidelim. Birbirimizi daha yakından tanırız. Ne dersin?"

GERÇEK AİLEM Mİ? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin