10. Bölüm

50.4K 2.2K 340
                                    

Daha fazla odayı incelemeyi bırakıp bağdaş kurduğum bacaklarımı açtım. Cebimdeki sim kartını çıkarıp elimde tutarak yataktan kalktım. Sim kartını masasının üzerine koyup susadığımı hissederek odadan çıktım. Merdivenlerin başına geldiğimde tereddütte kalsamda aşağı inmeye başladım.

Mutfak kapısının önünde durduğumda Ata'nın mutfak tezgahına yaslanmış, yoğun öfke, nefret ve daha bir çok anlamlandıramadığım bakışlarla mutfak masasına odaklandığını gördüm.

Ne olmuştu ki?
Sorsamıydım acaba?

Beni tersleyeceğini bildiğim hâlde hiç ses çıkarmadan yanına gittim. Onun gibi bende karşısındaki masaya yaslanıp bakışlarımı ona çevirdim.

"Bir sorun mu var? Neden bu kadar öfkelisin?"

Konuşmamla bakışları anında bana dönerken hiç olmadığım kadar gerilmiştim. Çünkü ben mutfağa girdikten sonraki bakışları, girmeden önceki bakışlarının tam bin katı gibiydi.

"Sorun tam olarak ne biliyor musun?"

Sesi, gözlerindeki öfkenin aksine fazlasıyla sakin çıkıyordu.

Başımı iki yana sallayarak"Hayır."dedim.

"Sensin."diyerek hızlıca mutfak kapısından bahçeye çıktı.

Ben miyim?
İyi de benim onlara bu iki gün içerisinde en ufak bir zararım olmamıştı ki.
Neden bana böyle davranıyorlardı?

Belki de...ben onların arasına girerek hayatımdaki en büyük hatayı yapmıştım. Onları ailelerinden uzaklaştırıyordum.
Olabilir miydi?
Sanırım evet.

Sıkıntıyla araladığım dudaklarımdan seslice bir nefes verip yaslandığım masadan uzaklaştım.
Mutfak dolabından bir bardak alıp çeşmeden fazla soğuk olmayacak suyu bardağa doldurup içmeye başladım.

Hâlâ ağzımda yarısı su dolu bardağı tutarken bir anda çekilmesiyle yanlışlıkla burnuma su girdi. Diğer yandan da nefes boruma kaçan suyla öksürmeye başladım.

Bardağı ağzımdan çeken kişi, sertçe bardağı yere atınca daha çok öksürmeye başladım.

"Öksürmeyi kes!"

Korayın sinirle konuşmasından sonra öksürmemi biraz dindirmeye çalıştım. Öksürüğüm dindiğinde sadece boğazımdaki acının geçmesi için derince nefesler almaya devam ettim.

Sağ eliyle sol kolumu sıkıca kavrayıp bedenimi duvara dayadığında acıyla inledim.
Neden her seferinde canımı acıtmadan bir şeyler söylemiyordu?

"Eğer senin yüzünden ailemle aramız açılırsa sana yapacaklarımı tahmin bile edemezsin! Bu evde kimse senin yüzünden üzülmeyecek! Anladın mı beni?!"

Kolumdaki ve sırtımdaki ağrıdan dolayı başımı, duvardan destek alarak düşmemesini sağladım ve sadece gözlerimi sıkıca kapatıp açmakla yetindim.

"Güzel!"diyerek yine sertçe kolumdan çekip beni buz dolabına doğru itekledi.

Sendelediğimde tam düşecekken elimle buz dolabının kolunu tutarak dengede durmayı başardım.

Yüzüme bile bakmadan sadece bedenimi süzerek yüzüne garip bir tebessüm koyup mutfaktan çıktı.

Bakışlarım Korayın arkasından biraz baktıktan sonra yerdeki paramparça olan bardak parçalarına baktım.

"Ömrüm!"

Salondan gelen Ömür hanımın sesiyle fazlasıyla telaş yapmaya başladım.

Ömür hanım mutfak kapısında belirip yüzüme bakınca paramparça olmuş bardaktaki bakışlarımı ona çevirdim.

GERÇEK AİLEM Mİ? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin