24. Bölüm

32.7K 1.2K 420
                                    

Hayat bazıları için ne güzeldir değil mi?

Öyle güzel aileler, abiler, anneler, babalar, yaşantılar, hayattan en ufak bir darbe almamış genç kızlar.

Ama bunlar bana en uzak duran, hatta hiç yanımdan bile geçmeyecek şeyler.

Bende istemez miydim güzel bir ailemin olmasını?

Benim hayattan öğrendiğim en güzel şey şu; bir insan en çok neyi isterse o onun olamazmış.

Ve bence bu doğru.

Ben en çok, güzel, huzurlu aynı zamanda da mutlu bir ailemin olmasını istemiş ve dilemiştim. Olmamıştı.

Hayat resmen bunu bana haram kılmıştı. (Tövbe tövbe.)
Benim gülmemi istememişti. Karşıma tek iyi huylu bir insan çıkarmamıştı.

Çıkarmasındı. O zaman bende insanlar bana nasıl davranıyorlarsa aynı şekilde onlara davranırdım. Umarım zor olmazdı.

^^^^

Arabada oturmuş kolumdaki sargıya ve kol askısına bakarak acıyla sessiz sessiz tırnaklarımı kemiriyordum.

Hastanede ikinci bir defa uyandığımda kolumda bu sargı ve koluma destek için bir kol askısı vardı.

Ne olduğunu hatırladığımda hiçbir tepki vermeden yeniden taktıkları serumun bitmesini beklemiştim öylece. Bittiğinde ise çıkış işlemleri, her ne varsa halletmişlerdi.

Sonra Korayla beraber saat 14:18 gibi hastaneden çıkarılmış, aynı arabada Barış bey ve Akayla eve gidiyorduk. Diğerleri de arkamızdaki araba ile geliyorlardı.

"Ömrüm. Eve gidince sadece iki dakika konuşabilir miyiz?"

Yanımdan gelen Korayın sesiyle cevap vermedim.
Utanmadan bir de konuşmak mı istiyordu?

"Ömrüm?"

Bir daha konuştuğun da"Seninle aynı ortamda bulunmak veya en ufak bir göz temasına bile girmek istemiyorum."dedim onun duyabileceği bir sesle.

Sıkıntıyla nefes verip başını koltuğa yasladı.
Onu umursamadan tırnaklarımı kemirmeye devam ettim.

"Kızım tırnaklarını neden yiyorsun?"

Barış beyin sesiyle ona baktım.
Stresten yiyordum tırnaklarımı.

Elimi ağzımdan indirip boynumdan destek yaptıkları kol askının altında ki elimle oynamaya başladım.

"Hiç."diye cevaplamıştım Barış beyi aynı zamanda.

Dikiz aynasındaki gözlerini benden çekip yola baktı. Ama ara sıra bakışları yine dikiz aynasından bana kayıyordu.

Aynı bu şekilde bir kaç dakika daha geçirdiğimizde araba durdu. Beklemeden indim ve eve doğru hızlı hızlı yürüdüm.

Ben daha kapıya ulaşmadan Seray hanım tarafından kapı açılmıştı. Ona her zamanki gibi baş selamı verdim.

"Geçmiş olsun kızım."dediğinde teşekkür ederek direkt odama daldım.

odadan banyoya girdiğimde becerebildiğim kadarıyla yüzümü yıkamaya çalıştım. Yıkadıktan sonra da havluyla kurulayıp odaya girdim. Yatağın üzerine oturduktan sonra zorlukla telefonu elime alıp içini karıştırmaya başladım.

GERÇEK AİLEM Mİ? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin