Midesinde feryat eden jelibonlar ile birlikte Denis'i izlemeyi sürdürüyordu.
Kalem tutan iri ve kemikli elleri vardı.
Bir şeye dikkat kesilince kaş çatıyor ve biçimli burnu daralana kadar çene kasıyordu.
Denis'in oldukça sportif tarzda ve mavi ağırlıklı döşenmiş odasındaki posterlere,imzalı basket formalarına bakınmaya bile zamanı yoktu Efkan'ın.Alt kirpikleri üst kirpiklerinden bile uzundu Denis'in ve yelpazeli bir akşam yeli gibi gölge düşüyordu yüzüne.
Efkan dalgınca dudakları arasındaki kalemi dişlerken bir şey sormak için duraksayan Denis bir kaç saniye boyunca oğlanın dudakları arasında asılı duran kaleme ve diş izlerine göz gezdirip yeniden gözlerini oğlanın gözlerine çevirdi.
"Bu adamın aynısı değil mi bu?"
"Torunu."dedi Efkan şirince.
"Aynı isimdeler.""Neden birinci ikinci yok başlarında ?"dedi Denis yorgunca.
"Bu tahta çıkamamış."
"Tahta çıkamadıysa bizim için önemi ?"dedi Denis sıkkın sert biçimli sesiyle.
"Maksat sayfa dolu görünsün demişler koymuşlar ?"
Efkan yeniden kalem dişleme ve önemli yerlerin altını çizmek görevine geri dönerken Denis'in sabırsızca bacak salladığını hissedebiliyordu."Yoruldun mu?"dedi Efkan alayla.
"Yok da sen iyi durmuyorsun ,eve bırakayım mi?"dedi Denis alayla.
"İyiyim."dedi Efkan omuz silkip.
"Çok."Efkan duraksayıp kalemi dişlerken "Beni öldürmek istediğini sanıyordum ne o eve mi bırakma kararı aldın can düşmanını?"
"Ah..."dedi Denis alaylı bir tavırla.
"Can çekişirken acıdan inleme zevkini kaçırmam...""Ha ha.."dedi Efkan meydan okur bir tavırla kalemi masaya bırakıp.
"Senin evindeyim dövmek ya da hırpalamak istersen yani?""Misafir dövmem."dedi Denis ciddiyetle.
"Ama biraz daha oturursan misafir değil uzun süreli sığınmacı olursun.""Hiç bir cinayet gizli kalmaz."dedi Efkan alayla.
"Yersin müebbeti.""Annem ve babam şehir dışında iş gezisinde.."diye sırıttı Denis sertçe Efkan'ın bileğini avuçlarken.
"Kardeşim de arkadaşında kalıyor yani..."Denis oğlanın bileğini sertçe avuçlarken Efkan korkuyla irileştirdi gözlerini.
"Ev bu gece boş demek."diye fısıldadı Denis.
"Seni lime lime doğrarsam kimseler duymaz.""Benimkiler de yıldönümü yemeğinde olacak şansa bak."dedi Efkan burun çekip.
"Cenaze helvamı mekanın tatlıcısına ayarlatsalar bari."Denis oğlanın bileğini bırakırken "Geç oldu. Eve bırakayım ,ceket almış mıydın ?"diye mırıldandı.
"Konu bitmedi."dedi Efkan.
"Tsunami kopsa gelecek olan matematik hocası dersi nasıl bozmuyorsa molasız biz de bu dersimizi bozmadan devam.""Baydı."dedi Denis sertçe.
"Ben anlatayım da..."
Efkan kendi kendine dünyanın en gereksiz detaylarını bile not ederken Denis alaylı bir gülüşle omuz silkmişti.Üzerindeki siyah atleti esmer teninden sıyırıp kenara fırlatırken çıplak karnından kayan elleri belindeki şortun lastiğine uzanmıştı.
"Ders anlatıyorum."dedi Efkan seslice yutkunurken.
"Napiyorsun.""Matematikçi ders anlatırken muhtemelen senin yaptığın şeyi."dedi Denis şortunu sıyırırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nau Nau !
RomanceEfkan: Minibüse biniyorum on tane zenciii ben diyorum kalk bana diyor nau nau Efkan : Ya ben kalk oturayım düşüyorum yok diyor nau nau diyor. Denis : O "zenci" kelimesini sana yedireceğim. Nerede ve ne zaman gebermek istiyorsun helvan sade m...