İşte o boktan gün gelip çatıyordu. Ellerinin içi karıncalanıyo avuçlarından ise oluk oluk ter akıyordu. Beti benzi sararıp solmuştu hatta o sabah boktan esprisiyle Denis'e yazmıştı.
"Denis,senin bronzluğunu elde etmek için bana Afrika kökenlilerin gittiği bir solaryum önerir misin hayatım ? Çünkü betim benzim soluk!"
Denis sınav sabahı tüm ciddiyetiyle duşunu alıp kahvaltısını yaparken erkek arkadaşı olacak dallamadan gelen mesajla birlikte surat ekşitmişti. Küfürlerin dibini sayırarak ona paragraflarca küfür dizerken bir yandan da onu arayıp sınavının iyi geçmesi için dileklerde bulunmayı ihmal etmemişti.
Böylelikle sabah kahvaltısında çıtır tereyağlı gevreğe bile göz sürmemiş olan Efkan o lanet okulun bahçesine adımlamıştı. Annesi ona sıkıca sarılmıştı,babası telaşla su şişesindeki ambalajı söküyor,bahtsız bedevi oğlunun kimliğini ve sınav giriş belgesinin yedeğinin yedeğini dahi kontrolden geçiriyordu. Efkan ise bomboş bakan gözleriyle birlikte kafasından hala ne olmak istediğini geçiriyordu.
Yazar olmak istiyordu. Şair. Ne bileyim,senarist.
Üniversiteye gittiğinde ona boş beleş edebiyat tarihi öğretmenlerine ihtiyacı yoktu,internet derya denizdi ve sonsuzluk döngüsünde bilgiyi indirip kültürel anlamda çok şey katabilirdi kendine. Sikiğin biri olan Puşkin'in doğum ve ölüm yıllarını bilmese de olurdu ,bir ders onu dinlemese de olurdu. Onun eserlerini okuyup sindirebilecek ve tekniğini eleştirel süzgeçten geçirebilecek zekaya sahipti.Bunun için boktan bir okulun boktan bir bölümünde dört sene işsizlik ertelemek istemiyordu.
Babası onun omuzlarından sarılıp mırıldanıyordu. "Yaparsın sen,stres olma yeter."
Annesi ise tatlı bir tebessümle devam ettiriyordu. "Hiç üzülme kötü geçse bile kendini dene tamam mı ? Olmazsa seneye yine geliriz,daha iyi hazırlanıp geliriz ve..."
"Ya istemiyorsam."dedi Efkan göz kırpıştırıp. "Ya çuvallarsam?"
"O zaman.."dedi babası oğlanın omuzlarından kavrayıp. "Seni sokağa atar,harçlıksız bırakırız ve kolunu kırıp dilendiririz."
"Bu evde esprileri sadece ben yapsam?"diye fısıldadı Efkan. "Baba esprileri çok geriyor yahu."
"O zaman canın ne yapmak isterse ve ne olmak istersen onun en iyisini olana kadar yine gittiğin yerde arkanda oluruz."diye yanıtladı babası. "Ama yaşlanınca bizi huzurevine yatırabilecek kadar para kazandırması şartıyla."
"Anne,babam duygusallığımın içinden geçiyor."diye yanıtlamıştı Efkan.
Son kez telefonunu ailesine emanet etmeden evvel Denis'e bir mesaj yazmıştı.
"Sen ve ben,ÖSYM bizi siktikten sonra sikişe davet ediyorum seni."
Denis : Başarılar güzelim.
Böylece Efkan binaya adımlamıştı,sıraya oturmuştu. Kıçını sıraya emanet yaslamıştı. Ambalajlı fasiküle ters bir bakış atmış,aptal saate göz gezdirmişti. Heyecandan eli titreyen yaşıtlarına baktı. Hepsi düdük sesi bekleyen yarış atlarıydı.
Sistemin bir parçası olmak istemiyordu.
Efkan boş gözlerle önündeki optiğe baktı. Dört sene boyunca bu sıralarda oturup optik doldurmak ya da kendisinden daha düşük seviyeli hocaların egosunu çekmekle geçirecek miydi sahiden ?Sınav başladığı esnada Efkan bir kaç soruya göz gezdirmiş ve böyle ömür geçmeyeceğine emin olmuştu. Bu o değildi,bu onun tarzı değildi.
Böylece Efkan optik karalamak yerine uyuyarak salyasını optiğe geçiren ilk öğrenci olarak rekorlar kitabında ismini istiyordu. Sınava sadece uykusunu devam ettirmek için ayıp olmasın diye girmiş ve rastgele karalama yaparak uyumuştu işte.
Tam da kendi tarzı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nau Nau !
RomanceEfkan: Minibüse biniyorum on tane zenciii ben diyorum kalk bana diyor nau nau Efkan : Ya ben kalk oturayım düşüyorum yok diyor nau nau diyor. Denis : O "zenci" kelimesini sana yedireceğim. Nerede ve ne zaman gebermek istiyorsun helvan sade m...