"Aptal."diye mırıldandı Efkan bacaklarını sehpaya yayarken. "Korku filmlerinde ilk iş aptal sarışın popüler kız ölür,bu klişe."
"Sonra da."diye mırıldandı Denis biradan derin bir yudum alırken. "Kaslı ve aptal popüler oğlan."
"Sonra şişmanlar."dedi Efkan filmdeki iri göbekli oğlanı işaret ederken. "Şişmanlar trajik ölür hem de oğlum.."
"Ve inekler."diye mırıldandı Denis gözlüklü kızı işaret edip. "Hayır şu esmer ve güzel olan inek kız değil. O manken görünümlü inek,keşfedilmemiş cevher olan. Tipsiz ve inek olan ilk ölür."
"Sonra da zenciler ölür."diye mırıldandı Efkan kıkırtıyla siyahi "komik" karakteri işaret edip.
"O kelimeyi götüne sokup orada saklamak istiyorum."diye tısladı Denis alayla. "Ne sikik bir ağzın var lan senin."
"Bak bro."dedi Efkan iştahla yüzünü Denis'e dönerken ,koltukta yana kaydı. "Şimdi siz 'n' kelimesine kızıyorsunuz haklı olarak ama nigga demek değil demek istediğim,ten rengiyle alakalı bir durum. Mesela Çinli olsaydın sana sik kafalı capon askeri derdik,capon olmasan da."
"Çinli'ye neden Japon diyorsun dalyarrak mısın Efkan?"diye mırıldandı Denis gözlerini kısıp.
"Japonlar mesela akıllı adamlar ama hepsi Çinli özünde."
"Sen çok içtin bence."diye mırıldandı ve kıvrak bir bilek hareketiyle şişeyi ondan alarak kendi dudaklarına götürdü Denis.
Efkan seslice yutkunmuştu zira...Sıkıca tutmuştu esmer bileklerini. Tıpkı kelepçelere sarmalar gibi sıkıca ve bir o kadar da sertçe. Efkan kanında gezinen yoğun alkol miktarını göz önünde bulundurarak başının dönmeye başladığına neredeyse emindi fakat bu bambaşka bir histi.
Alkolden olsa midesi yanardı.Denis'in bileklerine sarmalanan parmaklarının dokunduğu her santim değil,üstelik alev alev harlanıyordu. Sıcak bir demire tutunmak gibiydi. Can yakan bir hazzı vardı.
"Efkan."diye mırıldandı Denis ciddi bir bakışla.
Sanki o an yelkovan ile akrep birbirini kovalamaz olmuştu. Sanki ansızın zaman denilen kavram ortadan kalkmıştı. Tüm dünya bir meteorda eriyip yok olmuştu,insanlık çağı sona ermişti. O an sadece Denis'in alacalarında kaybolan yelpaze kirpikleri hayatta kalmıştı Efkan'ın.O an sadece ikisinin birbirine çarpan ılık nefesi için dönüyordu dünya son el okeyine. Yok olmadan önce içilen bir kadeh şarap gibi keyifle. Ve soğuktan donarak ölmeden önce uyuya kalır gibi "tatlı" bir uykuya geçmeye hazırlık gibiydi bu dokunuş.
"Aklımdasın."diye mırıldandı Denis dalgınca oğlanın allanan yanaklarına bakınırken. "Niçin bilmiyorum,sürekli aklımdasın. Kafamı karıştırıyorsun, iyi biri misin,kötü mü. Seni öldürmek mi istiyorum seninle takılmak mı...Siktir hiç bir sikim bilmiyorum."
"Denisss."diye mırıldandı Efkan yorgunca gözlerini yumarken. "Sana bir sır vereyim mi?"
"Anlamıyorum."diye mırıldandı Denis kendi kendine konuşur gibi sıkıca dişlerini sıkıştırıp gözlerini yumarken. Acı çekercesine inledi boğuk bir sesle. "Anlamıyorum işte amına koyayım, o kaçtığım sessizlik sanki kafamın içinde senin buz gibi esprilerin ve salak cümlelerinle doluyor gibi. Hiç anlamı olmayan kelimeler olsa dahi. Doluyorlar. Kafamın içinde sessizliğe yer bırakmıyorlar.."
"Denis.."diye fısıldadı Efkan usulca parmak uçlarıyla Denis'in göz kapaklarına dokunurken.
"O sessizliği yok ediyor, en anlamsız cümlen dahi. Anlamı olsun diye söylemediklerin bile. Öylesine kullandığın söz bile. Fazla saçma."diye mırıldandı Denis gözlerini aralarken.
Filmde ne olduğu umurlarında dahi değildi zira Denis nefesini zar zor kontrolde tutarken Efkan'ın kendi dudaklarını ısırışına şahitti.
Oğlan kendi alt dudağını dişlerken Denis kendine sabah küfürler savuracağı bir şey yapmıştı.
Denis ayıktı.
Efkan ise ayık sayılmazdı,çakır keyfti. Üstelik muhtemelen de sarhoşluk dansının kıyısında süzülüyordu.
Bu normal değildi.
Efkan'ın çenesinden sıkıca kavramak kendi dudaklarını oğlanın dudaklarına bastırmak,doğru değildi. Ama şuan tek doğru da bu gibiydi. Oğlanı kucağına çekip beline tek kolunu dolarken diğer yandan da dudaklarını kendi dudaklarıyla ezmek,tek doğru gibiydi. Yanlış olduğunu bile bile üstelik.
Aralanan ağza hazla ıslak dilin yerleşmesiyle birlikte Denis'in parmak uçları sertçe saplanırcasına girmişti oğlanın kaburgalarına.
O denli sıkı tutuyordu ki sanki kucağından her an gidebilirdi,engel olmalıydı Denis.Gitmemişti. Efkan kayarcasına tırmanmıştı Denis'in kucağına. Kollarını önce boyna dolasa da elleri yoksun halde esmerin yüzünde gezinmişti. Çikolata rengi teninde altın bir ışıltı gibiydi beyaz ellerinin gölgesi.
Dili,ağzının içinde gezerken Denis oğlanın belini parmak ucuyla okşuyordu.Öpüşü en az nefret eder kadar sertti. Okşayışı ise bir bebeği incitmeden sever gibi.Öpüşleri ile Efkan'ı yok etmek isteyecek kadar açtı.Dokunuşları ise uçup gitmesinden korktuğu bir kelebeği avucunda tutmak için kıpırtısız kalacak denli sakindi..
"Jelibonlardan.."diye mırıldandı Efkan Denis'in dudaklarını emerken soluk soluğa. "Tiksinirim. Ve tatlı olan her şeyden..."
O kadar boğuktu ki o an Efkan'ın dediğini Denis anlayamayacak kadar tansiyonları havadaydı.
Lakin "Sessizliği sevmiyorum."diye fısıldadı Denis kendi kendine konuşur gibi Efkan'ın dudaklarına fısıldarken. "Hiç susmayışını..Öpüşürken dahi."
Denis'in parmakları hafifçe uzanmıştı Efkan'ın bacaklarındaki şortun lastiklerine. Baş parmağı oğlanın iç çamaşırına uzanmıştı ve hafifçe sıyırmıştı kalçasını biraz açıkta bırakacak şekilde.
Eline değen "soğuk" ten Denis'i daha da iştahlandırırken eli yavaşça şortun içine kaymıştı.
Bu gece sessizliğe bir son verebilecek kadar aç hissediyordu.
Lakin zil sesi,Efkan'ın ailesinin de bu geceye nokta koyacağının habercisiydi.Kuş cıvıltılı o zil sesi yüzünden Denis dünyadaki tüm zilleri söküp aleve atmak istemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nau Nau !
RomanceEfkan: Minibüse biniyorum on tane zenciii ben diyorum kalk bana diyor nau nau Efkan : Ya ben kalk oturayım düşüyorum yok diyor nau nau diyor. Denis : O "zenci" kelimesini sana yedireceğim. Nerede ve ne zaman gebermek istiyorsun helvan sade m...