Elleri cebinde ağır adımlarla ilerleyen oğlan ile durağa gelmeden önce laf arası konuyu öyle büyük bir hızla değiştirmişti ki Efkan. Evin yolunu tutmadan hemen öncesinde Denis'i alışveriş merkezine sokmuştu.Aslında konu yazarlardan açılmıştı ve oradan buradan girerek alışvermiş merkezindeki kitapçıya kadar uzanmalık bir muhabbete gebe olmuşlardı.
Birlikte kitap almak için alışveriş merkezindeki kitapçının yolunu tutmuş olsalar da Efkan "Tansiyonum düştü."diye gezinen bir babanne edasıyla aç olmayan karnını doyurmak üzere Denis'e sevimli bir tebessüm sunmuştu.
Karnı aç değildi.
Hamburgeri de sevmezdi.
Ama Denis'in karşısına geçip nasıl diyebilirdi ?
"Hey merhaba, ben şu okulun ele avuca sığmayan sevimli ama psikopat manyağıyım,şey canım sıkılınca cinsiyetçi homofobik ırkçı kafatasçı şakalar yapmayı da baya baya seviyorum, sana da ondan bulaşıyorum da benimle takılmak ister misin ? Hamburger falan yeriz."
Hm, kulağa şöyle çalınıyordu.
"Benim adım Cafer, boyum 1.10,dayak yemeyi severim."
Bunun yerine Denis'e türlü bahanelerle kendini göstermeye çalışıyordu ancak Denis de tersleyip kovalamak yerine umursamaz bir edayla hamburger ısmarlamak üzere sıraya adımlamıştı. Denis ile ortaklaşa bir alan oluşturmak,zaman yaratmak ya da var olan iletişimi de kesmemek istiyordu ama bim bam bom!Okul kapanıyordu ve haftasonu üniversite sınavı vardı yani çok geç kalmıştı. Oysa onu durakta gördüğü ilk gün sonbaharın sarı yaprakları arasında bolca zamanı varken "Merhaba."diye muhabbete girse ve "Şehirde yeni misin ?" sorusunu sorsa belki de çoktan arkadaş bile olabilmişlerdi.
"Ee?"dedi Denis patatesinden muzipçe bir ısırık alarak. "Hala kolsuzlara muamele yapma mesleğini mi düşünüyorsun."
"Hı hım.."dedi dudağından süzülen mayonezin beyaz,akışkan kalıntısıyla birlikte Efkan ve yumdu gözlerini. "Etimi çok pişmiş severim bununla ilgili bir şaka duymak ister misin."
"Adamım."diye mırıldandı Denis alacalı gözlerini devirip. "Siktiğimin esprisi,tanrının zencileri yaratırken fırında çok tuttuğu bu yüzden yanmış et olduğuyla ilgiliyse seni kesimhaneye götürür,hamburger yaparım."
"Bende de fırını açmayı unutmuş nolcak.."diye mırıldandı ve koladan uzun bir yudum alırken dudağındaki asılı kalmış beyaz mayonez süzüntüsüne göz gezdiren Denis'in istemsizce dudak dişleyişini seyre daldı.
"Üniversitede. Fransa'ya gidecek misin geri?"diye mırıldandı Efkan telaşla. "Yani Türko değilsin tam, hala bu açık hava tımarhanesinden kaçmak üzere fırsatın..."
"Türkiye'de kalacağım."diye yanıtladı Denis.
"Düzenimizi bozmayalım diyen alamancı dayı şaşkın."diye mırıldandı Efkan burun çekip. "Arkadaşlarını özlemez misin Fransa'da?"
"Hayır."dedi Denis soğukça.
"Ailen?"
"Hayır."
"Diğer akrabalarınızı özlemez mi.."
"Hayır."
"Sevgilin falan var mıydı?"dedi Efkan buz tadı gelen kolamsı kolaya bakınıp. "Yani yavuklu,ex falan?"
"Fransa'ya dönmeyeceğiz."diye kestirdi Denis kaşları çatılırken. "Bu kadar,doydun mu? Kalkalım mı?"
"Neden gelmiştiniz ki.."
"Dudağını sil."diye mırıldandı Denis yutkunup. "Başka bir şey gibi duruyor,sinir bozucu."
Böylece Efkan ve kafasındaki sinema fikirleri suya düşerek can kaybetmişti. Oysa sıkıcı da olsa bir filme girmek ve o ara Denis ile biraz "arkadaşlık bağı" ilerletmek ,gecede birlikte adımlamak gibi fikirleri vardı.Oysa tüm bunlar henüz daha gerçekleşmeden hava kararmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nau Nau !
RomanceEfkan: Minibüse biniyorum on tane zenciii ben diyorum kalk bana diyor nau nau Efkan : Ya ben kalk oturayım düşüyorum yok diyor nau nau diyor. Denis : O "zenci" kelimesini sana yedireceğim. Nerede ve ne zaman gebermek istiyorsun helvan sade m...