"Jelibonmuş.."diye mırıldandı demir kapıyı savururken. Gözlerinin önüne düşerek gölge yapan perçemi sıkıntılı bir nefesle üflerken anahtarı sertçe çekip çıkardı ve yeniden kısık bir sesle tısladı.
"Yok Fransızcaymış,yok basketbolmuş. Yok jelibonmuş da yok sabah onunla buluşmaya geç kalmışlar da..."
Efkan sağından ve solundan birer birer lav fışkırtan bir volkanı anımsatıyordu. Lavlarını taşkınca döküyordu ve sebepsiz öfkesinin sebebini bilmiyordu dahi. Aslında bir kaç hafta öncesine dek Denis ile hiç bir iletişimi yoktu dahi. O sadece aynı okula gittiği ve aynı durakta minibüs beklediği bir oğlandan farklı bir şey değildi. Onu daha önce pek çok kez zaten Burak ya da başka bir çok oğlanla basketbol oynarken görmüştü. Hatta bazen yetmiyordu kızlarla voleybol da oynamaya dahil olabiliyordu Denis yeterince vakti varsa.
Hatta bazen hocalarla okulun koridorunda ve kantinde langırt bile oynayabiliyordu teneffüslerde.
Buydu yani bu kadardı. Ha arkadaşlarıyla her zamanki gibi top peşinde koşturmuştu ha başka bir şey. Sonuç olarak bir kaç zaman öncesine değin yalnızca aynı okula gitmek için aynı güzergahı kullanan iki yabancıdan farklı değillerdi. Bunu değiştiren de Efkan ve yersiz esprileri olmuştu. Aslında o mesajları atmasa ve ırkçı şakalarına "Nau nau" demeyi başarsa, bugün belki birbirine hiç selam dahi vermeden mezun olup gidecek iki kişiden farksız olmayacaklardı.
Sonuç olarak herkes aynı semtte yaşadığı ve aynı okula gittiği kişilerle aynı yatakta uyumuyordu değil mi?
Efkan sinirle Denis'in seslenişlerini kulak ardı yapıp,kendi evine geçmişti. Okul kıyafetlerini giyip devamsızlıktan kırılan rezil rüsva okul hayatına biraz şenlik de katmak istemiyor değildi açıkçası.
Uzun zamandır tek satır bir şey yazamıyordu ve bu da bir hayli asabını bozuyordu. Sanki ilham perileri bir tesisat borusuydu ve Efkan öyle sağlam sıçmıştı ki ilham perilerini tıkamıştı var gücüyle!
"Efeeekannn."diye seslendi cırtlak sesiyle kız.
"Ablammm, bir aç kapıyı iki çift lafım var..."
Efkan ağzında gözlerini yaşartan listerine yüzünden iki büklüm halde kaş çatarken gargarayı kısa tutup tükürdü ve boşta kalan elini okul gömleğine uzatırken "Nazan Abla.."diye gürledi. "Ölüm kalım meselesimi.."
"Ha valla gülüm sayılır."diye gürledi kız demir kapıyı yeniden tıklarken.
"Abla okula yetişmem..."
"Annenlerin işi uzamış,tatili uzatmaya karar vermişler be kokarcam. Açsındır diye sigara böreği getirdim sana. Ablam yolladı."diye mırıldandı Nazan kapının ardından.
Böylece gömleğinin yakalarını iliklerken kör bir köstebek gibi yamuk yumuk ilerleyen Efkan "Denis ve jelibonlarını" sayıklamayı bırakıp kapıya ilerleyerek seslice yutkundu. Tamam. Denis şuan muhtemelen derse girmeden önce kantinde oturup o jeliboncu veletle birlikte bugün ne çalışacaklarının hesabını yapıyordu ama şuan sigara börekleri çok daha mühim haldeydi.
İri kahverengi gözleri,hafif tombul yanakları ve kumral kestane saçlarıyla çatık kaşlı kız anaç bir edayla sırıttı Efkan'a. "Parfüm kutusuna mı düştün gülüm..."
"Abla."dedi Efkan ağırca esnerken. "Seni ve böreklerini severim ama kurban olayım, devamsızlık zaten götümde..."
"Sen haftaya mı giricen şimdi."dedi yirmili yaşlarındaki kız benekli elbisesiyle kapıya yaslanırken.
"Haftaya o bana giricek gibi."diye mırıldandı Efkan ve omuz silkti. "Evet üniversite sınavı haftaya."
"Eee,ne olacan şimdi sen?"dedi ve dalgınca oğlana bakındı yeniden iri uzun kıvrımlı kirpikleri hülyanalırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nau Nau !
RomanceEfkan: Minibüse biniyorum on tane zenciii ben diyorum kalk bana diyor nau nau Efkan : Ya ben kalk oturayım düşüyorum yok diyor nau nau diyor. Denis : O "zenci" kelimesini sana yedireceğim. Nerede ve ne zaman gebermek istiyorsun helvan sade m...