ezel ve ebet

5.3K 474 77
                                    

Bugün kocamı benden alan haydut için bu yolculuğum. O yalnızca bir eş almadı. Aldığı bir hükümdardı. Taht boş. Taç giyilmeyi bekliyor. Şimdi halkım rahat uyuyamazken ben nasıl yatarım? Yarın onun kafasını kılıcın ucuna takmazsam ben nasıl yaşarım?

Kadın defteri kapatıp başında, rüzgardan kaymış tül örtüyü gözlerine çekiştirdikten sonra atından indi. Düşmanını unutmaması gerekiyordu. Kocasının hayatını alan her kimse, ölüm ona haktı.

İmparatoru, ona dil öğreten ve yeniden hayata tutunmasına yardım eden o adamı asla unutmayacaktı. İntikamını alacak, sonra da onun çizdiği yolda dimdik yürüyecekti.

Köle olarak girdiği ovadan bir hükümdar olarak çıkacaktı.

Çok uzun zaman önce bunu ona söyleyen adamı hatırladı. O zamanlar buna inanmamıştı ama işte şimdi, kaderini yaşıyordu.

Peşindeki orduya baktı, gözlerini bir bir iri yarı adamların üzerinde gezdirdi. İmparatorun karısı olmasa, hiçbiri bu çelimsiz kadına itaat etmezdi.

Derin bir nefes verdi.

''Yüzümü yıkayacağım, soluklanın ve karnınızı doyurun. Bu gece burada kalacağız.'' diye emretti baş danışmana. Adam, onunla birlikte gelmek istese de tek bir el hareketiyle onu durdurdu. Kendini korumayı çok zamandan beri biliyordu.

Adamları geride bırakarak eline aldığı su dolu ibrikle toprak yolun tepesine çıktı. Ayağındaki deri çizmeleri çıkarıp içindeki toprağı silkeledi. Çıplak ayaklarını toprakta gezdirdi.

Başındaki tül örtüyü kenara bırakıp, kalın bir örgü yapılmış uzun saçlarını serbest bıraktı.

Yere oturup ibrikteki suyu avuç içine döktü. Ellerini ensesine bastırdı ve başını göğe kaldırdı.

''Aziza.'' diye fısıldadı. ''Yıllar sonra bu gökyüzüne sapasağlam bakabiliyorsan o bile yeter bana.''

Ayağa kalkıp tutmuş olduğunu fark etmediği nefesi verdi. Ne olduğunu anlamasına fırsat kalmadan ağzına kapanan güçlü bir el, çok geçmeden omzundan tutup onu kendine çevirdi.

''Uzun zaman oldu...'' diye fısıldadı karşısındaki adam.

Gecenin karanlığı bir örtü gibi üstlerine serildi.

1.KISMIN SONU

Yazar notu: Bir trendeymişçesine hızlanan yıllara karşı gülümseyerek pencereden bakıyor ve Zaman Treni'ni yirmi birinci yaşıma armağan ediyorum. Fazla uzun olmadı ama zaman bu kadar önemliyken ve ben anlatmak istediğim her şeyi aktarabildiğime inanıyorken bunun bir önemi yok bence. 

İkinci kısım 'Zamansız' buradan devam edecektir. Onda görüşmek üzere, hoşça kalın!

ZAMAN TRENİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin