Neredeyse sabah olacak, uyuyamıyorum çünkü bugün bir haber aldım.
Geçen gün imparatorun çadırda bize nasıl baktığından bahsetmiştim. O günden beri herkesin tavrında bir farklılık vardı. Yaşlı cadı bile bir anda melek olmuş, durmadan ne istediğimi soruyordu. İşte bugün kızların o sahte gülümsemelerinin kokusu çıktı ortaya.
Sarmad yarından sonraki gün sefere gidecekmiş. Bu adamlar giderken yanlarına esir kızlardan seçiyorlar, bunun adına da "ihtiyacı gidermek" diyorlar. Bunu okuduğum kitaplardan zaten biliyordum ama dün gece kızlardan biri, en uzun kızıl olan, gelip bana nasıl hissettiğimi sordu. Özellikle sormasına şaşırdığımı görüp açıklamaya koyuldu ama hem o dili çok iyi bilmiyor hem de ben pek anlayamıyordum. Sonra zar zor, bir kısmını kuma çizerek anlattı işte. Sarmad'ın çadırda söylediği de buymuş. Seferde beni istiyormuş yanında.
Hem çadırını toplayıp yıkanması için suyunu ısıtacak hem de başka... OF! İstemiyorum.
O'nun bahsettiği yere geliyoruz işte. İstemiyorum. İstemiyorum. İstemiyorum.
Ne yapabilirim ki başka? Şimdi buradan kaçsam her tarafta ordunun adamları var. Nereye kaçacağım hem? Dünya benim bildiğim dünya değil ki.
Tanrım, yok olmak istiyorum. Ayaklarıma vuran güzel ve uçsuz denize rağmen yok olmak istiyorum.
Ne yapacağım ben?
Dur biraz, biri geliyor.
...
Tam az önce çok garip bir şey oldu. Sarmad. Geldi ve hiçbir şey söylemeden yanıma oturdu. Ellerim hâlâ titriyor.
Onu selamlayıp yerimden kalkmaya çalıştım ama benden önce davranıp elimi tuttu. Sonra defterimi aldı. İçine bakmadı, yalnızca kapağında gezdirdi parmağını. Bana geri uzatmadan önce yüzüme uzun uzun baktı. Defteri verdi. Onu pek anlamadığımı biliyor olmalı ki konuşmaya çalışmadı.
Neyse.
Kalkmadan önce kendi kendine bir şeyler mırıldandı. Dolunayla ilgili bir şey sanırım. Ama bugün hilal var. Sonra beni öptü, gitti. Evet evet yanağımdan değil. İzin bile almadı. Ne saçmalıyorum, zaten izin almaz.
Çok tuhaf.
Güneş doğuyor. Gidiyorum.
Bir daha böyle öperse... Yine hiçbir şey yapamam muhtemelen.
Çadıra dönmeden önce yüzeceğim. Daha sonra yok olmak isteğimde ısrar edebilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN TRENİ
Science Fiction2082 yılında suçluları taşıyan, onları tarihin en kötü zamanlarına terk eden bir trende kaderleri görünmez bir iple bağlanmış iki mahkumun hikayesi. Kapak Tasarım: @sewalmoon