Sarmad, dün gece adımı sordu ama onu anlamıyormuş gibi yaptım çünkü eski adımı veremezdim. "Feryal." dedi sonra kendi kendine. Daha yüksek sesle, daha çok beğenip beğenmediğimi sorgular gibi tekrarladığında "Feryal." dedim. Onun anlamayacağını bile bile "Sevdim." dediğimde anlıyormuş gibi gülümsedi. O kadar uzun zamandır kendimle bile kendi dilimi konuşmuyordum ki...
Sahi, en son O'nunla mı konuşmuştum?
...
Yağmur yağıyor. Bastığım her yerin toprak olması ne garip bir duygu. Biraz soğuk.
...
Askerlerin yarısı yola çıktı dün, bize de yakında çıkacağımız söyleniyor. Sarmad diğerleriyle birlikte gitti. Girmeden önceki her geceyi benimle geçirdi. Kelimeler öğretiyor sonra onları söyleyiş biçimime gülüp duruyordu. Biraz özledim. Onunla uyumaya alışmıştım. Dün, yalnız uyumak biraz zor geldi. O gelene kadar dilini öğrenmiş olacağım. Çalışıyorum.
...
İğrenç bir akşam, korkunç, berbat!
Az önce ateşin başındayken askerlerden biri yanıma gelip bir şeyler söyledi. Anladım ama anlamazlıktan geldim. Saçlarıma dokunması sabrımı taşırdı, ateşten bir odun çıkarıp elimin yanmasına bile aldırmadım, yüzüne yapıştırdım. Adi adam bağırıp herkesi başımıza topladı, sonra da yüzüme sağlam bir tokat geçirdi. Suratına tükürdüm ve yüzüne açtığım yaraya tırnaklarımı geçirdim. Piç. Diğer adamlar gelip bizi ayırmasa sağlam bir dayak beni bekliyordu. Korkmadım diyemem.
Marja beni biraz sakinleştirdi ama hala ellerim titriyor. Pislik herif. Pis, utanmaz... Askerlerden birinin ona "Onun kadınına nasıl dokunursun?" dediğini duydum. Sonra kendi aralarında fısıldaştılar. Marja da bana eşlik ederek çadıra getirdi.
Şimdi çadırdayım. Nöbetçi askerler, Sarmad burada olmamasına rağmen hala çadırın önünde bekliyorlar.
Sakinleşmem gerek.
...
Bugün yola çıkacaktık ama yapmadık. Planlar değişmiş, askerleri dinlediğim kadarıyla geri çekilerek savunmaya geçecekmişiz. Hâlâ onları anlamıyorum zannettikleri için rahat konuşuyorlar yanımda. Hakkımda pis pis konuştuklarını duymasam daha iyi olacak ama onları duymazdan gelmeyi öğrendim.
Sarmad geldiğine meydana ziyafet kurulacakmış. Sanırım daha iki gün var ama hazırlıklara başlandı bile. O kadar özledim ki, o yokken daha da yalnız hissediyorum. Az kaldı.
...
Bir adam öldürdüm. Onu öldürdüm. Ne yapacağım?.. Öldü. Öldü. Kalbi atmıyordu. Öldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN TRENİ
Science Fiction2082 yılında suçluları taşıyan, onları tarihin en kötü zamanlarına terk eden bir trende kaderleri görünmez bir iple bağlanmış iki mahkumun hikayesi. Kapak Tasarım: @sewalmoon