Dans etmek istiyorum.
Sverus kürsüdekilerle konuşup kararı kabul ettiğini söylemeden önce bana acıklı bir bakış atıyor. Delirdiğimi düşünüyor olmalı. Haksız sayılmaz. Delirenler delirdiğinin farkında oluyor mudur emin değilim.
Tokmağı bir kez kürsüye vuruyor ve tok bir sesle "Kabul edildi." diyor. Bunu dudak okuyarak anlıyorum çünkü kafamın içindeki müzik onu duymamı engelliyor.
La,la. La la, la la, la la. La la, la la, la la. La, la, la.
O sözlerini bitirir bitirmez ayağa fırlıyorum. Artık şaşkın bakışların bir önemi yok. Öleceğim. Yargılanmanın önemi yok. Kimsenin önemi yok. sadece O ve ben varız. 9'un önünde eğilip başımı eğerek elimi avuç içim ona bakacak şekilde önüne uzatıyorum.
Dance me to your beauty with a burning violin
Dance me through the panic 'til i'm gathered safely in
Lift me like an olive branch and be my homeward dove
Dance me to the end of love
Dance me to the end of love"Dans et benimle." diyorum. "Aşkın sonuna dek." Tıpkı onun o küçük vagonda bana yaptığı gibi.
Dolu gözlerimdeki yaşlar nihayet yanaklarıma düştüğünde onu görmemi engelleyen pus da ortadan kalkıyor. Öyle hüzünlü bakıyor ki bana, belki o da delirdiğimi düşünüyor.
Parmaklarını parmaklarıma kenetliyor ve ayağa kalkıyor. Kolu belimi sarmadan önce benimle birlikte sahnenin ortasına sürükleniyor. Evet bu bir sahne. Mahkeme değil, buradaki insanlar bizi yargılamaya değil izlemeye gelmiş. Yine de onları siliyorum ve üstümüze batan Güneş'in yerine ışıkları koyuyorum.
Oh let me see your beauty when the witnesses are gone
Let me feel you moving like they do in babylon
Show me slowly what i only know the limits of
Dance me to the end of love
Dance me to the end of loveSadece o ve ben.
Dans edeceğiz.
Aşkın sonuna dek.Döktüklerim mutluluk gözyaşları. O kadar yorgunum ki, bitecek işte her şey.
Elimi 9'un güvenli avucuna bırakıyorum. Bana bir adım geldiğinde bir adım geriliyorum.
"Müziği duyuyor musun?"
Me to the wedding now, dance me on and on
Dance me very tenderly and dance me very long
We're both of us beneath our love, we're both of us above
Dance me to the end of love
Dance me to the end of loveBaşını sallıyor ve alnıma yaslayıp bana daha da yaklaşıyor.
"Seninleyken her zaman."
Çıplak ayaklarımızı parmak uçlarımda yükselip onun baş hizasına geliyorum.
Ona ayak uydurup her adımında geri gidiyorum ve beni bir kuş gibi havalandırıp yere usulca bırakmasına izin veriyorum. Beni elimi bırakmadan ileri itiyor ve tekrar çekip belimi sarıyor.
Dance me to the children who are asking to be born
Dance me through the curtains that our kisses have outworn
Raise a tent of shelter now, though every thread is torn
Dance me to the end of love"Seni seviyorum." diyor bana eğdiği başını kulağıma yaklaştırarak. Cevabımı beklemiyor. Benden uzaklaşıp sırtımı kendine çevirerek elini karnıma yerleştiriyor ve benimkilere uydurduğu adımlarını ileri atıyor.
"Hep seveceğim."
Elimi havaya kaldırıyor ve kolunun altında dönmemi sağlıyor. Gözleri tekrar benimle buluşacak kadar yüzüme yaklaştığında ıslak gözlerimi öpüyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMAN TRENİ
Science Fiction2082 yılında suçluları taşıyan, onları tarihin en kötü zamanlarına terk eden bir trende kaderleri görünmez bir iple bağlanmış iki mahkumun hikayesi. Kapak Tasarım: @sewalmoon