İyi okumalar 🖤
Mehir'den;
Yağan yağmurun saçlarıma vuran yoğun ıslaklığıyla yolda yürüyordum.Kafam eğik bir şekilde sadece yere bakıyor,başka hiçbir yere bakmıyordum.Utanmak...ne yaptığını bilmeden utanmak,neden utandığını bilmeden utanmak.İnsanlardan kaçmak,iyi miydi kötü mü?
Çoğu insanın elindekilere doyamayıp daha fazlasını istediği bu dünyada,sadece mutluluğa muhtaç olmak,onu istemek nasıldı.Ya da toprağın sonumuz olacağını bilmemize rağmen,onun kokusuna hasta olmamız nasıldı?Yargılanma duygusu,en kötüsü olabilirdi.Ya da yargılanacakmış gibi hissetmek,insanların arasına girememek.Onlardan farklı hissetmek,farklı olmak.Zihninin kalabalık bir diyar oluşu,seslerin,soruların karışık sesli bağırışmaları.Ezilip küçücük olmak,altında kalmak.Nefes dahi alamamak,almaya çalışmak.Nasıldı?
Evin önüne geldim, demir kapıyı iterek nefes nefese kalmış bir şekilde içeri girdim.Duvara yaslanıp derin nefesler alarak kendime gelmeye çalıştım bir süre.Sanki en tehlikeli yollardan geçmişçesine nefes nefeseydim,halbuki sadece insanların arasından geçmiş,ve gelmiştim.
Yavaş yavaş nefesim yerine gelince merdivenlerde biriyle karşılaşmamak adına hızlıca yürümeye başladım.Son kata yani evimin önüne gelince cebimden anahtarı çıkarıp deliğe soktum. Çevirdim ve kapıyı açıp içeri girdim.Yağmurdan ıslanan üstüm yüzünden ev ne kadar sıcakta olsa üşüyordum.Ilık bir duş iyi gelecekti.
Hızlıca ilerleyip banyonun kapısını açıp içeriye girdim.Üzerimdekileri çıkarıp yere koyduğumda,tam karşımda olan aynaya ister istemez odaklandı gözlerim.Yüzümün her zerresine istem dışı tiksinti dolu bir ifadeyle baktı,sanki bütün kötülükler ondaymış gibi.En iğrenç kalpli oymuş gibi."Sen niye hayattasın" dermiş gibi.
Yüzümü buruşturup gözlerimi aynadan çektim.Yavaşça duşakabine girip ılık suyun bedenimden aşağı akmasına izin verdim.Her bir damlanın bedenimden kayıp aşağıya inişini izledim bir süre.Çok sade bir şey olduğu kadar dikkat çekiciydi de.O aşağı doğru inişleri,bir süre bekleyip yere düşüşleri.Bazıları ise hızlı bir şekilde akıtıyorlardı kendilerini.Tıpkı insanlar gibi.
Çocukluğumdan beri yaptığım şeydi; bir şeye dikkatlice bakıp birkaç dakika öyle duruyor,hatta kendime engel olamazsam bu saatler bile sürebiliyordu.Fakat neden bilmiyorum,rahatsız değildim.Dalıp gitmek...düşüncelerden tek kurtaran şeydi.
Havlumu bedenime sarıp banyodan çıktım.Odama girip gardırobumdan kalın bir şeyler alıp üzerime geçirdim.Saçımı ise bir havluya sarıp odadan çıktım.Mutfağa adımlayıp dolaptan hazır bir pizza çıkararak mikrodalgaya koydum.Birkaç dakika sonra alıp masaya doğru ilerledim,ve bir sandalye çekip oturdum.
Bugün cidden aşırı gerilmiştim.Bu insan içine çıkamama olayı daha zor bir boyuta gelmişti.Boğucu bir hal almıştı ve artık gerçekten yorulmuştum.Ne zaman bitecekti bu şey bilmiyordum ama,tek dileğim hayatımdan defolup gitmesiydi.Zordu,birisine bakamamak,her dışarıya adımını attığında sadece yere bakmak.Böyle bir hayat geçer miydi? Geçmezdi.Ama benim gibi birisi için,geçmeliydi.
Ağır bir travma geçiriyordum ve,bunun tabii ki sonrasıda vardı.Stres,korku,kaygı.Bir de bunları yaşıyordum.Travmam insan içine çıkınca oluyordu.Kendimi en rahat hissettiğim yer evimdi.Sokakta yürürken o kadar geriliyordum ki biriyle konuştuğumda,düşünmek bile istemiyordum.Çekilecek çile değildi.Bir insan gibi hissetmiyordum,çünkü onun gibi davranamıyordum.
Ben,7 yaşımdayken babamın annemi gözlerimin önünde tec@vüz edişine şahit olmuştum.Gördüğüm görüntüye şok olmuş bir şekilde bakmış,öyle saatlerce kalmıştım.Sonra annemin yatakta ölü gibi yatan bedenine bakmıştım.Sadece bakmıştım,bakmıştım,ve bakmıştım...
Travma olarakta bu bende kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANIM
ЧиклитBazen öyle bir çıkmazın içinde hisseder ki insan,kaçmak için bir kapı bile aramaz. Dünya cehennemse,onun kolları cenetti.Nefes alışıma ilk defa bu kadar şükür ettiğimi hatırlıyorum.Bir kokusu var,asla tarif edilemez. "Sakın ümidini kesme." Her şey b...