|Yapmaz Deme|

13 2 0
                                    

"Hangi üniversiteden mezun oldun Mehir?"

Derin düşüncelerimden kurtaran şey Kıvanç'ın sorduğu soru olmuştu.Kafamı kaldırıp ona baktığımda dikkatle beni inceliyordu.Boğazımı temizledim."Şey,ben üniversite mezunu değilim.Lise bir terk."

"Bir sakıncası yoksa,neden bıraktın okulu?" Derin bir nefes verip konuşmaya başladım."Babam,izin vermemişti.İlkokul ve ortaokulu bile zorla bitirmiştim.Sonra zaten annemin ölümü yüzünden toparlanamadım.İstesemde gidemem artık." Anladım dercesine başını salladı.Fakat yüzündeki memnuniyetsizlik kendini fazlasıyla belli ediyordu.

"O kadar zeki ki ama," diye araya girdi Selin,"Okusa ancak bu kadar olur."
Kıvanç gülümsedi ve kahvesinden bir yudum alarak konuştu."Bu duruma şaşmamalı," tebessüm edip başımı ellerime çevirdim.

Bir müddet kimse konuşmadı,fakat Selin'in bakışlarını üzerimde hissediyordum.Ortamda sadece kahve fincanlarının sesleri vardı.Ve tabii ki bakışlarını benden çekmeyen bir Selinde vardı.

"Mehir," dedi.Sonunda ağzındaki baklayı çıkararak."Efendim?" Durdu,bir süre sessizce bir şeyler mırıldandı-ki sonrasında bunu sesli bir şekilde dile getirdi- "Neyin var?"

Ne? Neyim mi var?

Afallamış bir biçimde yüzüne baktım."Bir şeyim yok,neden ki?" Soluğunu bırakıp konuştu."İkide bir kafanı yana çeviriyorsun,pencerede bir şey mi var?"

Nasıl,kafamı yana mı çeviriyordum?

İyi ama bu nasıl olur? Ben kafamı yana çevirmedim ki,daha doğrusu öyle bir şey yapmadım.

Belki de dalmıştım,bu yüzdendi.

"Ah,hayır dalmışım.Ondan olmalı."

Başını sallayarak kahvesini eline aldı ve içmeye devam etti.Lakin bir anda yerinden kalkmasıyla Kıvançla beraber ona yöneldi bakışlarımız."Kek yapmıştım,onu getireyim." Kıvanç tebessüm edip onu onayladı.Odadan çıkıp içeri gittiğinde başımı önüme çevirdim.

Parmaklarımla oynuyordum.Neden bilmiyordum stresliydim.

"Hayat zor,değil mi?" Dedi bir anda bana bakarken Kıvanç."Ne için kendini siliyorsun,ne için kendi canını yakıyorsun,bunu bilmiyorsun." Devam etti."Lakin,hak ettiğini düşünerek kendini avutuyorsun.Haksızlık etrafını alevlerle çevrelediği zaman,hak ettiğin hayat bir saman gibi yanıp kül oluyor o alevlerin ortasında."

Bakışlarım ellerimde,kulaklarım ondaydı.Dediği cümlelere yönelik şunları fısıldadım."Peki ya,o samanlar yanmayı hak ediyorsa?"

Durdu."Bunu düşünürsen,hayat çoktan yakmış kendini demektir."

Sessiz kaldım.Bir şey söylemedim.

"Hak etmediği hayatı yaşayan insanlar,diğer insanların hak ettikleri hayatı almaya çalışırlar." Ve ekledi."Kimisi çocuğunun,kimisi sevdiğinin,kimisi dostunun.Bu döngü böyledir." Ellerini önünde birleştirerek son sözlerini söyledi."O yüzden,sevdiğim deyip "yapmaz" deme.Annem-babam deyip,"yapmaz" deme.Asla "yapmaz" deme."

Düşüncelerim kaydı oraya yine.Zihnimin soru işaretleriyle dolu olan yerine.Annemin bana olan kinine,babamın bana olan kinine.

Asla cevaplandıramayacağım bir soruydu bu.Cevabı olmayan bir soru.Kalacaktı sonsuza kadar böyle,zihnimde bir yerlerde.

Devam Edecek...

Oy vermeyi unutmayalım lütfen olur mu? 300 okumaya ulaşmışız bile,bu harika! 🖤

CANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin