İçeri giren Selin,oldukça gergindi.Bu notu arkadaşına nasıl verecekti bilmiyordu.İçinde ne yazdığını bilmeden,nasıl verecekti?
Lakin babasına bir söz vermişti ve bunu tutmak zorundaydı.Zira,bunu öğrenmek arkadaşının en büyük hakkıydı.
Ama yine de içi rahat değildi işte.O adam'ın söylediği sözleri kendi kulaklarıyla duymuştu.Ve kendisinin bile yüreği acımıştı.O sözleri Mehir duysa,ne hale gelirdi kim bilir.
Ve şimdi o notta yazan şeyler arkadaşının kalbine kurşun gibi girip onu öldürebilirdi.Zaten hayatı mahvolmuştu,daha da mahvolmasını istemiyordu.
Ama tabii ki.O notu okumak Mehir'in en büyük hakkıydı.Onu okuması gerekiyordu.
Sıkıntılı bir nefes verip odasına doğru ilerledi Selin.İçindeki sıkıntı daralmasına neden oluyordu.Boğucu bir his bırakıyordu bedenine.
Kapısını açarak odasına girdi.Bir müddet elindeki kağıda baktı.
"Nasıl vereceğim?" Dedi sessizce.
"Özür dilerim Mehir.Eğer bu notun içinde canını yakacak şeyler varsa,çok özür dilerim.Yalvarırım affet beni."
Gelen kapı örtülme sesiyle derince yutkundu.Büyük ihtimalle Mehir lavabodan çıkmıştı.Yavaşça odasının kapısının çalınmasıyla yerinden hızlıca kalktı.Stresten ter döküyordu.
"Selin,geldin mi?" Dedi seslenerek.
"Evet,evet geldim," titrek bir sesle cevap verdi Selin.
Kapı kulpunu yavaşça indirerek içeri girdi Mehir.Arkadaşına tebessüm ederek yanına doğru adımladı."Günün nasıl geçti?" Dedi içten bir sesle.Hemen cevapladı Selin arkadaşını."İyi,iyi geçti." Kafasını sallayarak onayladı."Çok sevindim." Dedi gülümseyerek."Yemek yaptım,en sevdiğinden.Hadi gelde beraber yiyelim.Açsın değil mi?" Nasıl yapacaktı buna onu? Nasıl söyleyecekti? Lanet olsun,bu gerçekten çok zordu.
Derince yutkunarak başını salladı."Tamam o zaman,üzerini giyin ve gel." Dedi tebessüm ederek.Ve arkasını dönüp tam odadan çıkacakken arkadaşının sesiyle durdu
"Mehir,"
Durdu.Arkasını dönüp arkadaşına baktığında yüzünün terlediğini fark etmişti.Meraklı bir sesle konuştu."Efendim?"
Yutkundu.Derin derin nefes çekti içine.Çok zordu.Nasıl söyleyecekti? Nasıl yapacaktı?
"Ben,ben..." dedi kekeleyerek.Kaşları çatıldı Mehir'in.Arkadaşının bu hali onu tedirgin etmeye başlamıştı."Selin,ne oldu?"
Boğazına bir yumru oturdu Selin'in.Gözleri yanmaya başlamış,elleri titriyordu.İçinden özürlerini ardı ardına sıralıyordu.
"Selin,sen iyi misin?" Tedirgin bir sesle konuştu Mehir.Arkadaşı neden böyleydi,bunu bilmek istiyordu.
"Ben,ben bugün." Duruyordu ağzı.Devamı gelmiyordu cümlelerinin.Çok zor geliyordu söylemek."Ben,bugün..."
"Evet Selin sen bugün,ne oldu?" Sesi bir öncekinden daha tedirgin geliyordu.
Gözlerini yumdu.Derin bir nefes çekti ciğerlerine.İçinden ettiği özürlerin sonu gelmiyordu.
"Mehir,ben bugün." Durdu.Mehir dikkatle ona bakıyor,ve dinliyordu.
"Ben bugün babanla görüştüm."Ve derin bir sesssizlik.Sıkıntıdan,stresten ter döken Selin.Duyduğu şey karşında beyninden vurulmuşa dönen Mehir.İkiside sadece birbirine bakıyordu.
Mehir'in kulakları duyduğu şey karşısında uğulduyor,zihni cümleyi idrak etmeye çalışıyordu.Ağır bir yük gibi üzerine binmişti bu cümle.
"Ne?" Dedi fısıldayarak.
Gözlerini kapattı Selin.Ve konuşmaya devam etti.Allah'ından bunları söylemek için güç istiyordu.
"Babamla konuştum.Onu bulmasını istedim,ve buldu.Eski bir mahallede oturuyormuş,durumu oldukça kötüymüş.Konuşmak için onu şirkete çağırdı babam.Ve bugün,konuştuk."
Cümlelerini bitirir bitirmez derin bir nefes çekti içine.Çok zorlanıyordu.Arkadaşının yüzüne bakamıyordu.O ifadeyi görmek istemiyordu.
"Ne,ne konuştunuz..." Dedi zar zor çıkan bir sesle.Titriyordu sesi.
Tam göğüs kafesinin ortasında bir yer yanıyordu.Acıyordu canı.
"Senin yanına gelmesini istedim," dedi Selin.Arkadaşı ise ona acı dolu gözlerle bakıyordu.Konuşamadı Mehir.Sadece dinledi.Bedeni şu an da onun kontrolünde değildi.
Derince yutkundu Selin.Ona bakmamak için fazlasıyla büyük bir çaba sarf ediyordu."Gelmeyeceğini söyledi."
Ve zehirli bir ok,kalbine girdi Mehir'in.
Şimdi diyeceksiniz,"zaten bu adamın geleceğine ümit mi ediyordu?" Diye.
Elbette ediyordu.
Hani şöyle içinizde bir yerlerde,ufacık bir ses yükselir "belki olur" der aptalca.Sizde kanarsınız ona.Saf gibi,aptal gibi.
Yüzünü buruştu.Boğazında bir ağrı hissediyordu.Tarif edemeyeceği bir acı vardı içinde.
Göz ucuyla arkadaşına baktı Selin.Gördü o ifadeyi,içi yandı.Kalbi ortadan ikiye ayrılıp tozla buz oldu.
Tamam dedi,
daha fazla onun canını yakamam.
Bu kağıda ne o bakacaktı,nede kendisi bakacaktı.
Daha fazla arkadaşının canını yakamazdı."Ama," dedi hızlıca."Daha bir şey söylemedi.Gerçekten sadece bunu söyledi." Sesini inandırıcı çıkarmaya çalışıyordu.
"Yalan söyleme Selin." Dedi sessizce.İnanır mıydı? Asla.
"Yalan söylemiyorum,gerçekten." Dedi.İnandırıcı olmak adına her şeyi yapıyordu.
Ama nafileydi.
Mehir asla inanmamıştı.Kim olsa inanırdı ki zaten? Kimse.
Kendi babasını tanıyordu.O bunu deyip susacak bir insan değildi.
O yine o içindeki aptal fısıltıya kanmıştı.Sevdiği adamın dediği cümle yüzünden.
Devam Edecek...
Oy vermeyi ve yorum atmayı unutmayın lütfen.Oylarınız beni motive eder:) 🖤

ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANIM
ChickLitBazen öyle bir çıkmazın içinde hisseder ki insan,kaçmak için bir kapı bile aramaz. Dünya cehennemse,onun kolları cenetti.Nefes alışıma ilk defa bu kadar şükür ettiğimi hatırlıyorum.Bir kokusu var,asla tarif edilemez. "Sakın ümidini kesme." Her şey b...