Yanında en kıymetlin,almış seni sıcacık kollarının arasına,sevgisi dağlar kadar büyük.Aşkı diğer yüreklere benzemez...Yıldızlar gökyüzünü küçük milyonlarca inci tanesi gibi sarmış.Kimisi parlıyor,kimisi bu iki aşığa göz kırpıyor.Ay da tam tepelerinde,bembeyaz ışığını tam yüzlerine doğru sarkıtıyor.
Siyah gökyüzü,ama üstündeki bu beyaz taneler onu güzelleştiren en güzel şeyler.Onu aydınlatan,o boğucu,dipsiz karanlığından kurtaran en güzel şeyler...
"Çok güzeller değil mi?" Dedi sevdiğine içi gidermişçesine bakarken.Ruhunun en derinlerinde onu hissederken.En huzurlu anlarını yaşarken...
"Evet," dedi gözlerini o parlak ışıklardan çekerek."Senin gözlerine benziyorlar."
O gözler.Daha bir yoğunlaştı genç kızın yüzünde.O sevgi,elle tutulur somut bir nesne haline gelmişti.Resmen gösterebilirdi onun gözlerine her baktığında ona beslediği sevgiyi.Alırdı ellerinin arasına,"Alın,bu da kanıtım" derdi.Çünkü öyle bir sevgiydi.
Ayaz...
Girdi bu güzeller güzeli genç kızın hayatına.Kimsenin duymadığı o içindeki fırtınayı duydu.O çığlık çığlığa bağıran sesi duydu.Ve sonra ruhuna sızdı sessizce,daha ne olduğunu anlayamadan.Birden bile ruhunda buldu onu genç kız.
Nefes almak,Mehir için bir ölüm olabilirdi.Lakin,o hayatına girdikten sonra,onun kokusunu içine çekmek,onun için tek yaşam kaynağı olabilirdi.Nefes almak,ona ilk defa bu kadar güzel gelmişti.Cehennemde yaşayan Mehir,o genç adamın kollarında cenneti bulmuştu.
Aşk...
Herkese en güzeli nasip olmaz,yürek herkesi böyle güzel sevmez. Aşk...herkese nefes olmaz.
Ama bu genç kıza olmuştu.Olmakta zorundaydı zaten.Her şeyini kıskanıp elinden almış hayat,bunu vermiş çok mu?
Ona göre, evet.
Ona göre büyük bir nimet.
Şükür etti Allah'ına,
bu güzel hediye için.Aşk dedi. Aşk sensin Ayaz.
Fısıldadı kulağına sevdiği,"Seni çok seviyorum." dedi.
Cevap verdi kalbine."Ben de seni,canım' dan çok seviyorum."
Bazı kalpler kelepçelidir birbirine.Anahtarı ise yoktur.Kimse açamaz.
Ölüm mü?
O da açamaz.
Böyle bir hayatı yaşamak zorunda olduğunu bilen Mehir bile inandı sevdiğine.
Daha ne olsun?
Bir söze baktı,
"Sakın ümidini kesme"
Bu kadar kolayca tutundu bu ümide.
Ne demiştik,
"ümit elzemdir."
Aynen öyle.Hele de sevdiğin diyorsa,daha bir elzemdir.
"Ayaz," dedi uzatarak.Şu an yaşadığı bu an,ömrünün en güzel yeri olabilirdi.
"Efendim çiçeğim,"
"Hani sen,bana ümidini kesme diyordun ya."
"Evet," dedi genç adam.
"Neden artık demiyorsun?"
Ve derin bir sessizlik.Cevaplanmayı bekleyen bir soru.Kolay olmasına rağmen en zor gelen soru.Cevaplanabilmesi kelimelere gelmeyecek bir soru.
"İyileşemeyeceğim,değil mi?" Dedi tebessüm ederek.
Yavaşça çevirdi başını.Güzeller güzeli olan yüzüne baktı sevdiğinin.
Sustu.
Ve kafasını çevirdi genç kız.O kaybolup gittiği,yüzemediği,ama boğulmuyor da olduğu iki çift gözün ona baktığını gördü."Susma Ayaz.Konuş." Gülümsüyordu.
Çünkü ölüm korkunç gelmiyordu,
sevdiği vardı,
razıydı.
Yavaşça yaklaştı sevdiğine.Uzattı elini,koydu yanağına.
"Ben seni buldum Ayaz.Ölüm korkutmaz ki beni.Benim de sevilebilecek bir insan olduğumu gösterdin ya bana,daha ölüm de korkutmaz beni."
Sardı kollarını sevdiğine derince içine çekti kokusunu.
Yaşlar akıyor gözlerinden,sevdiğinin siyah saçlarına.Acıyor tam göğsünün ortasında bir yer,tarif edemez.
"Sakın ümidini kesme."
Sızı var tam boğazında yutkunamıyor.
İçinde ateşler var,fakat bunu dışarı salamıyor.
Sevdiği yanmasın diye.
Zaten yandığı kadar yanmış,
bir de ben yakmayayım diye.
"Seni varya,çok seviyorum kadın." Dedi, kulağına doğru fısıldayarak sevdiğinin.
"Bende...bende sana ölüyorum adam." dedi,sevdiğinin kalbine işleyen derin bir sesle.
Devam Edecek...
Oy vermeyi ve yorum atmayı unutmayın.Okuduğunuz için teşekkürler. 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANIM
ChickLitBazen öyle bir çıkmazın içinde hisseder ki insan,kaçmak için bir kapı bile aramaz. Dünya cehennemse,onun kolları cenetti.Nefes alışıma ilk defa bu kadar şükür ettiğimi hatırlıyorum.Bir kokusu var,asla tarif edilemez. "Sakın ümidini kesme." Her şey b...