İyi okumalar 🖤
Bir sevgi vardır ya böyle,yürekten sesini işitirsin.En derinlerde böyle,yüreğinin en ışıklı yerinden.
Bazı kalpler vardır,etle tırnak gibidir.Ayrılamaz.Ayrıldıklarında ise o acının tarifi edilemez.
Kalbim,benliğim.Bu zamana kadar hep kaldı başıboş bu dünyada.Ne gelen vardı ne giden,yalnız başıma dolaştım durdum.Fakat bir gün ona çarptım,böyle bir an da girdi hayatıma.
Ayaz...
Adını söylerken bile kalbim titriyordu.Her sözünde içim gidiyordu.O üzülecek diye aklım gidiyor,o güzel gülümsemesinin bir gün yok olup gideceğini düşünmek dahi beni mahvediyordu.Ayaz benim her şeyimdi...En derinlerde hissettiğim benliğimdi.
~23 Eylül 2022~
"Sen dün neredeydin Mehir?" Arkadaşımın sorduğu soruya karşılık kafamı önümdeki telefonumdan çekip ona odakladım."Dışarıdaydım," "Biri bir şey mi dedi? Ondan mı o hâldeydin." Bu konu hakkında konuşmak istemiyordum.Ama rahat bırakmayacağınıda biliyordum.Tam ağzımı aralayıp konuşacakken,durdum.Eğer Ayaz'la birlikte olduğumu söylersem ve hastaneye gittiğimizi öğrenirse,bütün suçu Ayaz'da bulacaktı.Fakat Ayaz'ın hiçbir suçu yoktu,o doktorun dediği şeyler yüzünden o hâle gelmiştim ben.Ki,o da haklıydı.
"Evet,hava almaya çıktım.Sonra bir kıza çarpınca özür diledim.Fakat o arkamdan birkaç laf edince ondan böyle oldu." Allah'ım...Aşırı utanıyordum.Arkadaşıma bile yalan söylemiştim.
Yüzünde inanmadığını gösteren bir ifade vardı,fakat çok üstünde durmayıp."Anladım." Dedi.Dişlerimi alt dudağıma geçirdim,Selin yerinden kalkıp kapıdan dışarı çıkınca derin bir soluk aldım.Umarım inanmıştır, ve bu konu üzerinde fazla durmaz.Çünkü Ayaz'ın hiçbir suçu yokken suçlu konumuna düşmesini asla istemiyordum.O sadece benim için çabalıyordu...
Ama Selin bunu anlamazdı işte,büyük ihtimalle,"Neden hâlâ bu hastalığın üzerinde duruyor? Ya tekrar kriz geçirip başına bir şey gelse!" Derdi.Ve daha asla gazabından kurtulamazdım.
Odaya dolan telefonumun melodisiyle kafamı hemen yerdeki halıdan kaldırıp elimdeki telefona odakladım.Üzerinde Ayaz yazısını görünce içimdeki o sıcak his yine o etkisini göstermeye başladı.Yüzümde anlamdıramadığım derince bir sırıtma oluştu.Daha ismini duyunca böyle oluyordum,acaba sesini duysam ne olacaktı.
Titreyen ellerimle ve yüzümdeki o geniş sırıtışla telefonu açıp kulağıma getirdim.Ve o güzel ses..."Alo,Mehir,nasılsın?" Dedi.Yüzümdeki gülümseme daha da artınca heyecandan yerimde duramaz bir hâldeydim."İyiyim,sen nasılsın?" "Şimdi çok daha iyiyim." Ne? Ama niye? Dur,yoksa...Yoksa benimle konuştuğu için mi öyle diyordu!
Kalbim yerinden çıkacak gibiydi,soyut anlamda değil,kalbim gerçekten yerinden çıkacak gibiydi!
"Mehir,Mehir beni duyuyor musun?
"Ha?
"İyi misin?"
"Evet!"
Deli miydim acaba? Kızım niye bağırıyorsun durup dururken! Gerçi,şu anki halimde bağırmak bile azdı.Resmen kalkıp zıplamak istiyordum!
İçimdeki sesi susturmaya çalışarak,tabii sadece çalışarak...az önceki bağırışımı Ayaz'ın da duyduğu olduğu bir gerçekti.Ve bu gerçekten rezil bir gerçekti.
Yüzümü buruşturup çekingen bir sesle konuştum."Kusura bakma,şeyden oldu...ee...şeyden..." telefonun arkasından derin bir kahkaha sesi gelince olduğum yerde kaldım.Allah'ım....çok güzel gülüyordu.Ve bu cidden kalbime hiç iyi gelmiyordu.
"Tamam,sorun yok,anlıyorum." Seni var ya yerim! Nasıl bu kadar anlayışlı olabilirsin? Kalbim.
"Aslından sana bir şey sormam gerek," Dediği şeyle kendime çeki düzen verip konuştum."Ne hakkında?" "Sen ve şu ani bağırmaların.Bu özelliğin gerçekten hoşuma gitti,başka var mı bunun gibi tuhaf şeyler?" Sesi o kadar alay doluydu ki,ulan! Niye şu anda sinirle gülme hissini aynı anda yaşıyorum ben? "Ya, susssana!" "Çok üzgünüm Efendim,haklısınız.Bir daha olmaz,lütfen şu man kafayı affedin." Sesi yine alay doluydu.Dişlerimi sıkmayı bırakıp derin bir kahkaha attım.Çünkü o kadar komik bir söyleme şekli vardı ki utancımdan sinirlenmeme rağmen hemen bu duvar yıkılmıştı.
"Şimdi keyfim daha da yerine geldi."
"Neden?"
"Gülüyorsun."
Sesi o kadar içten,ve nazik çıkmıştı ki...
Sen ne yapmaya çalışıyorsun acaba Ayaz Karamanoğlu,beni öldürmek falan mı istiyorsun!
"Biraz daha utandırırsan,hiç görmediğin bir yanımı görürsün,"
"Mesela?" Dedi hem eğlenerek hem de yalandan meraklı bir sesle.
Ne diyecektim şimdi,nedenini soracağına tahmin etmemiştim...Niye etmedin,soramaz mı kızım!
"Iııııı...mesela,mesela...mesela seni sopayla kovalarım,ya daa,Selin'in taş gibi olan o terliklerini kafana geçiririm,"
"Psikopat bir cani olmadığına emin misin? İmdat! gariban bir doktoru öldürmek isteyen cani var burada!"
İkimizinde kahkaları aynı oranda artarken resmen gözlerimden yaşlar gelmeye başlamıştı.Söyleyiş tarzı aşırı komikti,ve daha doğrusu,onunla konuştuğum her an da keyifli hissediyordum.
"Gariban ?" Dedim kahkahalarımın arasından,aynı oranla cevap verdi.
"Tabii ki! Bu kadar acımasız işkence fantezilerini,hatta öldürme planlarını hak etmiyorum,"
Tekrardan derin bir kahkaha bıraktığım da peşimden hemen kıkırtısını duydum.Onunla konuşurken bazı hisleri aynı an da hissediyordum; heyecan,kalbime dolan o sıcak his,ve mutluluk.Aynı anda oluşuyordu bunlar,fakat sadece onunla konuşurken...
Devam Edecek...
Yorum atmayı ve aynı şekilde oy atmayı unutmazsınız çok sevinirim.Benim için gerçekten önemli,en iyisi olması için elimden geleni yapıyorum.Şimdiden oy veren herkese teşekkürler 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANIM
ChickLitBazen öyle bir çıkmazın içinde hisseder ki insan,kaçmak için bir kapı bile aramaz. Dünya cehennemse,onun kolları cenetti.Nefes alışıma ilk defa bu kadar şükür ettiğimi hatırlıyorum.Bir kokusu var,asla tarif edilemez. "Sakın ümidini kesme." Her şey b...