|Artık sus|

10 2 0
                                    

Olmuyordu,geçmiyordu.Ve gittikçe daha acı bir boyut alıyordu.

"Sus artık," dedim acı dolu bir sesle.Neden bu kadar ağrıyordu bu başım,neden böyle olmuştum?

Hiçbir fikrim yoktu.Dayanılmayacak kadar olan bu ağrıyla bir saate yakın yatakta kıvranıyordum.Beynim patlayacak gibiydi,acıdan gözlerimden yaşlar geliyordu.

"Geç artık."

Yavaşça yataktan kalkarken gözlerimi açamıyordum.Beynim buna izin vermiyordu,ve derin bir acı bırakıyordu.Ne yapacaktım bilmiyordum.

Kapıya doğru yürüyüp odadan çıktım,ve yavaş adımlarla lavaboya doğru ilerledim.İçeri girdiğimde musluğu açıp  yüzümü yıkamaya başladım.

Evde tektim.Selin'in bugün davası olduğu için gitmek zorunda kalmıştı.Onu da arayamazdım,zaten benim için işinden fazlasıyla olmuştu.

Ayaz,zaten hastaneye gitmem için yapmayacağı şey kalmazdı.Ama o da bir doktordu,insanları işlerinden edemezdim.Herkesin kendi hayatı vardı.Çok sıkmaya gerek yoktu öyle değil mi?

Başımı kaldırıp aynaya baktığımda gözlerim sonuna kadar açıldı.Ve hemen ardından derin bir inleme.

Gözatları kıpkırmızı olmuş,zayıflamış bir ben vardı karşımda.Hiç tartılmamıştım fakat en az yedi kilo birden verdiğime emindim.Çünkü aradaki fark fazlasıyla belli oluyordu.İştahım kapanmıştı,hiçbir şey yemiyordum doğru düzgün.Bu baş ağrısı beni iyice çökertmişti.

"Yeter artık!"

Sesim artık isyan eder gibi çıkmıştı.Bu nasıl bir acıydı böyle...

Ve,

bir anda bir ses geldi.Sanki biri "Mehir" Diye sesleniyordu.Kafamı hızla arkama çevirdiğimde gördüğüm tek şey banyo kapısıydı.Fakat,ses çok yakından gelmişti.

"Mehir" dedi tekrar o ses.Bu seferde banyodan çıktım.Başımı ovalayarak salona bakınmaya başladım.

"Mehir"

Sinirlenerek bağırdım."Sen kimsin?"

"Bunu senden iyi kim bilebilir?"

Dediğinde durdum."Ne?"

"Mehir,bizi senden iyi kimse tanıyamaz."

Bizi? O bir kişi değil miydi?

"Anlayamıyorum," dedim acılı bir sesle.Başımdaki ağrı dayanılmayacak bir  boyuta gelmişti.

Ses vermedi.

Tekrar konuştum.

"Sen kimsin,anlayamıyorum hiçbir şeyi,"

Yine ses gelmedi.

Sinirle masanın üstündeki vazoyu yere fırlattım.Başımdaki ağrının acısıyla sinirim kat ve kat artmıştı.

"Sana kimsin dedim!"

Ve yine ses gelmedi.

Ellerimi saçlarımın arasına daldırarak, durdum bir süre.Yeni dank etmişti bu durum.

"Mehir," dedim kendime bir anda.

"Sen kiminle konuşuyorsun?"

Tedirginlikle saçlarımı çektiğimde başımdaki ağrıyla inledim.Gözle görmediğim bir şeyle,konuşuyordum.

Ve bu bana ilkten normal gelmişti,Allahım...Nasıl?

Yere çömelip saçlarımı iyice kavradım.

"Bizi senden iyi kimse tanıyamaz Mehir."

Cümleler zihnimde kendini tekrara alıyordu.Yumruğumu kafama geçirdim,ve bağırmaya başladım."Kes sesini,seni tanıdığım falan yok!"

"Bizi senden iyi kimse tanıyamaz."

Lanet olsun,lanet olsun...

Tanımıyorum,tanımıyorum.İkide bir şunu deyip durma.

"Yeter." Dedim gözyaşlarımın arasından.

"Artık sus."

Devam Edecek...

Oy vermeyi ve yorum atmayı unutmayın.Okuduğunuz için teşekkürler seviyorum sizi 🖤


CANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin