KITAP

216 32 11
                                    

Her sabahki gibi saat yedide uyanmış ve okula yetişebilmek için hızlıca hazırlanmaya başlamıştım. Annemi uyandırmamak için parmak ucunda hareket ediyordum. Giyinip yüzüme hafif bir makyaj yaptıktan sonra anahtarımı kontrol ederek evden çıktım. Ritmik adımlarla ilerlerken kulaklıklarımı kulağıma taktım ve bluetoothun baglanmasını beklerken çalma listesine girdim. Kulaklığın baglanmasıyla listeden bir şarkı açarak yola devam ettim. Güneşin bulutların arasından zar zor gelen ısısını hissetmeye calıştım. Daha kışa girmemiştik ama hava çok soğuktu. Okulumuzun iyiki forma giyme zorunluluğu yoktu yoksa o etekle donup kalırdım yolda. Şarkılara adımlarımı uydurarak neredeyse on dakika boyunca yürüdüm. Okula geldiğimde herkesin gözünü üzerimde hissettim. Tamam okulun populerleri arasında olmak beni bu gözlere katlanmak zorunda bırakıyordu ama beni onların arasında sayan tek şey arkadaşlarımın populer olmasııydı. Esen rüzgara direnemeyip uçuşan saçlarımı düzeltmek için direk tuvalete yöneldim. Okulun içi sıcacıktı. Tuvalete girip hemen aynanın karşısına geçtim. Hafif rujumu tazeleyip saçlarımı düzelttim ve ustümdeki ceketi çıkartıp dar kalın askılı koyu yeşil crobumun gözükmesine izin verdim. İnce belimden hafif bol gelen açık kahverengi bol paça kot pantolonumu düzeltip okul çantama ceketimi tıkıştırdım. Bir omzuma çantamı atıp hızlıca sınıfa çıktım. Sabah sabah sıraya girip her sabah olduğu gibi Seda hocanın zırlamasını dinleyemezdim. Sınıfa girdiğimde beni Yarkın, Ege, Ada ve Simay bekliyordu. Yarkın'nın gözlerinin beni süzdüğünü gördüm. Neşeli şekilde "Günaydın!" dedim ve sırama çantamı koydum. Hepsi teker teker günaydın dediler, Yarkın "Ooo yine formunuz yerinde Nefes hanım." diyerek bana göz kırptı. Nazikçe "Aynen öylee." diyerek kendi sıramın masasına oturdum. Uykulu gözlerle Simay etrafa boş boş bakınıyordu Ada ise tam tersine enerjikti . Egeyle şakalaşıyor arada kahkahalar atıyordu. Birden durup etrafa düşünceli bir bakış attıktan sonra "Hadi ilk dersi ekelim!" dedi. Yarkın'ın adeta gözleri parlamıştı heyecenla oturduğu öğretmen masasından kalktı ve "Hadi gidelim!" diyerek bir kaç kez ellerini bir birine çırptı. Yüzümdeki somurtkanlığı Ege fark etmiş olacak ki "Hadi ama Nefes bu yılın ilk kaçması!" diyerek beni dürttü. Simay hala boş boş etrafa bakınıyordu , zaten bizi bile dinlediğiden emin değildim. Ada yanıma gelerek bir kolunu omzuma attı " Sadece bir derss, nolur?" diyerek yanağımdan öptü. Pekii içim de de matematik dersine girmek hiç yoktu zaten. Yavaşca ayağa kalkıp "Hadi gidelim!" dedim ve çantamı sırtıma atarak kapıya yoneldim. Arkamdan Yarkın gelerek bir kolunu omzuma attı ve kolidora çıktık. Yaptığı hareketten kurtulmaya çalışırken "Nereye gidiyoruz?" diyerek ortaya bir soru saldı. Simay ayılmış olacak ki neşeli ses tonuyla " Tabiki de Çiçek kafeye gidiyoruz!"diyerek hızlandı. Yarkın'ın kolundan ayrılıp Simay'ın yanına koştum.

"Gizlice nasıl çıkıcaz?"

Ada yanıma gelerek "Alt kattaki depodan." dedi ve koluma girdi. en alt kata inip depoya girdik ve neredeyse iki kişinin sığabileceği bir camdan atlayıp okulun arka tarafına geçtık . Yolda muhabbet o kadar sardı ki Çiçek Kafeye geldiğimizi kafenin önüne gelene kadar anlamadık. Burası bizim her zaman geldiğimiz kafeydi. içerisi tamamen çiçeklerle süslenmiş bardaklar ve tabaklar bile çiçek desenliydi. Kafenin sahibiyle çok yakındık. Neredeyse dört senedir her gün buraya geliyorduk ya tek ya da hep beraber. Birbirinden güzel çiçeklerle süslenmiş kitaplıktakı kıtapların neredeyse yarısını okumustum. Gözde teyzeye okuduğum kitabı başkası almasın diye verir ve güvence altına alırdım. Neyse şuana geri gelebiliriz. Hepimiz kahvelerimizi söyledikten sonra telefona dalmıştık. Kahvelerin gelmesiyle telefonları çantaya atıp muhabbetin içine daldık. "Buraya geldiğimde kendimi huzurlu hissediyorum" diyerek yeni bir konu açtım. Yarkın hemen lafa atlayarak "Ben senin yanındayken her zaman huzurluyum canım." diyerek sırıttı. Onu kırmamak ve hayal kırıklığına uğratmamak için hafifçe güldüm. Ada beni bacağıyla dürterek "Biriler sana abayı yakmış." dedi. Anlık bi ne diyeceğimi şaşırsamda anında toparlanıp "Yarkın'ın her zamanki hallerii." diyerek hafifçe kıkırdadım. Simay hafifçe ellerini teslim oluyormuşçasına kaldırdı ve "Ben tek mükemmelim siz kendinize sevgili aramaya devam edin." diyerek kafasını hafifçe dalga geçer gibi salladı. "Aa ben de sevgili aramıyorum! Arayanlar düşünsün." diyrek Adayı dürttüm ve gözlerimle Egeyi gösterdim. Ada hafifçe bana vurarak "Saçmalama kız!" dedi ve kıkırdadı. Sohbet böyle akıp gitti ve biz saatin on olduğunu bile anlamadık. Gözüm telefona kayınca saatin on olduğunu ve 4. Dersi de kacirdigimizi Anladim. Telefonumun kilit ekranını açıp telefonu ortaya koydum ve cok rahat bi şekilde "4. Derse de geç kalmışız." Dedim. Tek rahat olan ben değildim elbetteki telefonumu geri alırken "bu biraz şüphe uydurucak." Dedim. Hepsi meraklı gözlerle bana bakarken cümleme devam ettim. "Yanı sonuçta 5 kişi okula gelmedi ve bu kişiler en yakın arkadaşlar ve sürekli okulu ekiyorlar." Ege bana katıldığını belli ederek "Evet bu biraz şüphe ettirir onları." Dedi .Simay ve Ada bu konuya katılmayıp kendi aralarında konusuyolardi. Bir kaç kez zaten bu konu yüzünden rehberliğe gitmiştik. Rahatça otururken birden uykunun basmasıyla gözlerim kapanır gibi oldu. Halbuki kahve içmiştim. Yarkın beni hafifçe dürterek "Uykucu şirin sizin evin oralarda biraz işim var ilk bizim eve uğrayalım sonra seni motorla eve bırakayım olur mu?" dedi. Hıh beni mi? Tabikide içimden hayır demek geliyordu ama sonuçta arkadaştık , ne kadar o beni arkadaş olarak görmese de, Hafifçe başımı sallayıp onayladığımı belli ettim. Yarkın bana göz kırparak ayağa kalktı ve çantasını alarak Gözde teyzenin yanına gitti ben de o sırada Ada ve Simay'ın konuşmasını bölerek "Ben kaçıyorum kızlar. Yarkın beni bırakacak." dedim. Ada ve Simay kıkırdaşarak bana bakarlarken hafif gülümsedim ve göz devirdim. Yarkın yanıma gelerek masaya doğru "Hesabı ödemeye çalışmayın. Bugün benden." dedi ve sırıtarak kafeden çıktı. Hepsinin dudakları yukarı kıvrılmıştı. Ege "Valla hep bu çocuğu mutlu et de bir şeyler ısmarlasın." dedi. Ada da Egeye katılarak "Git bari çocuğu mutlu et."diyerek güldü . Hepsine uzaktan bir öpücük atıp Yarkın'ın yanına geçtim. Evi zaten yakındı, okulun bir kaç sokak arkasında oturuyordu. Yol boyunca muhabbet ettik. Yalan soylemiyeceğim muhabbeti sarıyordu. Motoruna bayılıyordum siyah ve asildi. Neon yeşil renginde çizgiler vardı. İki siyah kask vardı. Bir kask tamamen siyahtı , diğer kaskın üzerinde neon yeşil kedi kulakları vardı. Çok güzeldii. Kedi kulaklı kaskı bana uzattı. Nasıl bir yüz ifadem olduysa artık Yarkın gülerek " çok mu beğendin? " dedi. Kafamı hafifçe evet anlamında sallayarak "Hıhı" dedim.

Çiçek KafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin