KISKANÇLIK

32 20 3
                                    

     Her sabahki gibi uyanıp Borayla okula gitmiştik. Bu sabah annemler evdeydi .Evet güne enerjik uyanmıştım. Artık Bora'yla daha yakındık ve daha samimi davranıyorduk. Benden hoşlandığını sanmıyorum belki de geçen akşam dediklerim yüzünden bana acıdı. Evet arada iltifat ediyor olabilir ama sanki yapısı o. 

Salaksın sen Nefes! Çocuk sana baya baya yaklaşıyor!

Ben öyle olsun istiyorum o yüzden böyle konuşuyorsun!

     Ah neyse konumuza dönelim. Okul ilk dört ders boyunca çok sıkıcıydı fakat bazı öğretmenlerin hastalıklarından dolayı gelmediğini öğrendik. Eve de göndermiyorlardı bu yüzden boş derslerin tadını çıkarmaya karar verdik. Bu sırada Bora sınıfın gürültüsünden kaçıp arka bahçeye inmişti ben ise Ada'yla beraber ön bahçede dolaşıyordum. Simay artık yanımıza uğramıyordu. Ne olmuştu? Ona kötü davranmamıştık. Yanlış bir şey mi yapmıştık? Biraz düşünüp "Simay' da bir şey var sanki. Artık yanımıza gelmiyor, bizimle konuşmuyor ve en önemlisi Yarkınlarla konuşuyor! " dedim . Ada bir kaç saniye durdu ve derin bir nefes aldı "O egeyi seviyor Nefes... Bana belli etmişti aslında ama ben ondan daha önce hislerimi size söylemiştim." Belliydi zaten yoksa ona bir şey yapmamıştık. "Ah tatlım üzülmene gerek yok Ege kendini bilen birisi." Ada gerçekten bu konuya sıkılıyordu "Biliyorum... Ah bak Seninki, tek oturuyor git yanına." Benimki? İlk anlamayarak etrafıma baktım sonra gözüme tek oturan Bora çarptı. "Yo yo benimki değil! Arkadaşım." Ada gülmeye başladı. "Bu kadar tesadüfe ve sana ettiği iltifatlar karşısında seninki dememek elden gelmiyor. Hadi git! Sınıfta görüşürüz." ve yanımdan ayrılıp okula girdi. Tek başına bankta oturan Bora'nın yanına oturdum ve "Selam!" dedim. Yanına oturduğumda yüzünde bir gülümseme olmuştu. "Selam güzellik." diyerek cevap verdi. Bu sefer gülümseme sırası bendeydi. "Bu sınıfın gürültüsü ne böyle. Daha büyüyememişler." diyerek devam etti. "Eh ergenlik işte. Bunları konuşurken bizim de ergen olmamız." Güldüm. "Biz olgun ergenleriz." ve bir daha güldüm. Onunlayken ne diyeceğimi ne yapacağımı şaşırıyordum. "Hep gülümsüyorsun. Yoksa benimle konuşmak mı istemiyorsun?" 

"Heh?"

"Diyorum ki bana eğer birinden hoşlanmıyorsan kısa cevaplar vereceğini söylemiştin ve şimdi cevap bile vermiyorsun!"

"Gülümsüyorum ya. Bazen kelimelerin bile anlatamayacağı cevaplar vardır."

 "Bu iyiydi." 

"Ayrıca senden hoşlanmasaydım anına gelmezdim." 

     Bora tam konuşacakken Yarkın yanımıza gelip "Selam, ne yapıyorsunuz?" dedi ve yanımızdaki kalın gövdeli ağaca yaslandı. Bora'nın lafı ağzına tıkılmıştı resmen, sinirlice "Gördüğün gibi oturuyoruz." dedi. "Sakin ol şampiyon bir şeyi böldüysem gidebilirim. Hatta şöyle yapalım ben Nefes' i alayım sen burada biraz otur . İyi gelir durulursun belki." Yarkın Bora'nın susuşunu eziklik olarak algılıyordu fakat Bora bu lafların altında kalacak biri değildi. "Ah aslında tam çok önemli bir konu konuşuyorduk. Gelmen biraz yersiz oldu. Sen hep böyle olmaman gereken yerlerde olur musun? " Bora'nın cevabına karşılık Yarkın beni kolumdan sertçe tuttu ve banktan kaldırdı. Bora sakince ayağa kalktı  ve sweatini düzeltti. "Eğer seninle gelmek istemiyorsa gelmez." Yarkın kolumu ne kadar sıktığının farkında değildi galiba. Canımı acıtmaya başlamıştı. "Benimle gelmek istediğine eminim." Bora'nın gözleri Yarkın'ın kolumu tutan elini buldu. "Şimdi o elini yavaşça bırakıyorsun yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim." Yarkın bir kaç adım boraya yaklaştı ve fısıldadı "Göstersene." Bora bir adım daha yaklaştı "Yanında bir kız var Yarkın emin ol rezil olmak istemezsin. Şimdi bırak kolunu." Şok geçiriyordum Yarkın böyle biri değildi o bana değer verirdi benim canımı acıtmazdı. Bu duruma el koymam gerekiyordu "Yarkın ne söyleyeceksen söyle tamam geleceğim. Lütfen bırak şu kolumu!" Bora'nın soran bakışlarıyla karşı karşıya kalmıştım. "Ne demişti Bora?" Yarkın'ın dediğine Bora cevap vermeden be cevap verdim "Yarkın kaşınıyorsun!" Yarkın belli ki uslanmamıştı onunla gitmek istememi yanlış anlamış olmalıydı "Kaşısa ya." Muhtemelen bu bardağı taşıran son damla olmuştu. Bora Yarkın' a yaklaşırken "Yapma, değmez." diyerek fısıldadım. Boranın hafiften kalkan eli yerine geri indi. "Konuşun." dedi ve banka geri oturdu. "Bide bu avel-" Yarkın'ın ağzını kapadım. "Yarkın yürü! Bırak şu kolumu artık!" Yarkın kolumu bırakmayarak beni çekiştirdi ve bizi Bora'nın duyamayacağı uzaklığa götürdü. Kolumu sertçe çektim, kızarmıştı. "Onun kim olduğunu bilmiyorsun!" Ne demeye çalışıyordu? "Emin ol senden daha iyi tanıyorum!" Eliyle Bora'nın oturduğu yeri göstererek "Ona güvenemezsin! O insanlara zarar veriyor!" 

"Bunu az önceki konuşma yüzünden düşünüyorsun. Bora öyle biri değil!"

"Yanılıyorsun Nefes. Şimdi baloya onunla gidersin!"

"Aynen öyle yapacağım! Sana sormak zorunda değilim!"

"Seni korumaya çalışıyorum!"

"Korumak böyle olmuyor Yarkın."

     Aynı zamanda bileğimi de ovuşturuyordum. Yarkın elimi tutmak için uzandığında kendimi geri çektim "Benden mi kaçıyorsun?" Bileğimdeki kızarıklığı görmüş olmalıydı. "Onu ben mi yaptım? Gerçekten çok özür dilerim bilerek olmadı biliyorsun öfke problemlerim var." Bana bir kaç adım daha yaklaştı ve yine ben kendimi geri çektim. "Öfke problemlerin bana karşı çalışmıyordu Yarkın. Belki de bazı şeyler artık değişmiştir." Yarkın'ın gözleri dolmuştu "Hayır, hayır cidden isteyerek olmadı Nefes sana karşı duygularımda değişmedi." Onu yine kırmıştım ama yapmaması gereken bir şey yapmıştı. "Bence artık bu konuyu konuşmanın bir lüzumu yok Yarkın." Ne diyeceğini bilmiyormuş gibi duruyordu. Ondan uzaklaşmak istedim. "Nefes gerçekten böyle olsun istemezdim, bir anlık sinirle işte!" Cümlesi biter bitmez arkamı dönüp yürümeye başladım. "Sana yemin ederim o pisliğin kim olduğunu sana göstereceğim!" arkamdan söylediği şey aklımı karıştırırken Bora'nın yanına gelmiştim bile. Yani Bora ne yapmış olabilirdi ki? Ona çok çabuk mu güvenmiştim? Nasılsa hayatıma birden girivermişti ve her şey değişmişti.

     Sırlar ve yalanlar, hayat mahvedici silahlar... 

Çiçek KafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin