Artık ne düşüneceğimi şaşırmıştım. Kıvanç'ı görmek hayatımda bir şok dalgası yaratmıştı resmen. Bütün ders sadece uyudum. Zaten bu rezil durumumdan tek kaçış yolum uykuydu. Zilin çalmasıyla Bora'nın elini saçlarımda hissettim. "İyi misin? Hadi bahçeye inelim." Kafamı kollarımdan kaldırıp "Olur." dedim sakince. İlk ben kalkıp kapıya doğru ilerledim ardımdan Bora da beni takip etti. Tam sınıftan çıkacakken Kıvanç'ın sesini duydum. "Nereye?" Bu kim olduğunu sanıyordu ya? Sinirlerim hoplarken Bora'nın olduğu yerde durduğunu fark ettim. "Seni ne kadar ilgilendiriyor?" Bora'nın sorusunu duyunca ayaklarım resmen yere çivilendi. İçimden bir ses Kıvanç Sorun çıkaracak diyordu. Boranın elini tuttum "Gidelim." Bu sırada Adayla göz göze geldim. Dişlerini dudaklarına bastırmış kafasını iki yana sallıyordu. "Seni ne kadar ilgilendiriyorsa." Kıvanç'ın cevabıyla Bora'nın elimi sıktığını fark ettim. Kelimemi tekrar ederek "Gidelim." Dedim ve Borayı çekiştirdim. "Lütfen gidelim." diye tekrardan fısıldadım. Bora gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve bir kaç saniye içinde tuttu. Nefesini verirken çoktan merdivenlere yönelmiştik bile. Ellerimiz hala birbirini tutuyordu açıkçası ondan güç alıyordum. "O çocuğun kim olduğunu anlatacak mısın?" Sustum. "Ve neden seni sahipleniyor?" Sustum. Bahçede gölge alan bir banka oturduk. Kafamı omzuna yasladım. "Korkularımın nedeni." Kaşlarının çatıldığını hissettim.
"Nasıl yani?" Bu sefer derin nefes alan bendim. "Eski sevgilim. Unutamamışsın zırvaları yapacaksan eğer şuandan sınıfa çıkabilirim. Yara almak unutamamak olmuyor." Derin bir sessizlik. "Öyle bir şey demeyecektim... Konuyu anlatmanı isteyecektim. " Bir anlığına tüm vücudumun kaşındığını hissettim. "Aldatıldım. Kimle aldatıldığımı bile bilmiyorum! Bir senedir her şeyi verdiğin birinin , ki bu arkadaşın da olabilir aynı Simay gibi, seni yarı yolda bırakması ve bilmiş tavırlarıyla seni bir çöp gibi kenara atması beni gereksiz biriymişim gibi hissettirdi. Birden ortadan kaybolup her şey mükemmel ilerlerken aniden geri gelmesi. Üstelik seni bulmuşken... Onu her gördüğümde aklıma yaşadığımız onca şey değil de güvensizlik, kalp kırıklığı, Korku ve ne kadar aptal olduğum geliyor. Endişelenmene gerek yok ona karşı tek bir duygum var. Nefret." Bora'nın gözü uzaklara dalmıştı. "Aptal değilsin. Sadece iyi niyetlisin. İnsan önündekini göremezmiş. Belki sen onun aptallıklarını görmemişsindir. Çünkü asıl aptal o. Zaten sabah sabah sinirimi bozdu. Sen olmasan elimde kalacaktı. " Derin bir iç daha çektim. "Ben olmasam bunlar da olmazdı." Bora kafasını iki yana salladı. "Sen olmasan kalbimin olduğunu hiç kimse bana hatırlatamazdı." Gülümsedim. "Yine gülümsüyorsun." Kalbim çırpınan bir kuş kadar hızlı atıyordu. "Evet yine gülümsüyorum." Bir koluyla beni sardı "O Çocuğu düşünme o iş bende." O iş? Dediğini düşünürken zilin çalmasıyla birden bahçe boşaldı. Banktan kalkıp sınıfa ilerlerken "Ona cevap verme zahmetine bile girmiyorum zaten." dedim ve Bora'nın belimde olan elini tuttum. Sınıfa girdiğimizde Kıvanç'ın pis bakışlarını üzerimde hissettim. Son derse kadar tüm derslerde biraz ders dinleyip uyudum. Ara sıra da Borayla muhabbet ettik. Son dersin verdiği sabırsızlıkla şu lanet okuldan çıkabilmek için dua ediyordum. Kafama bir şeyin çarpmasıyla Hafiften inledim. "Ah!" Kafama çarpıp yere düşen top yapılmış kağıdı eğilerek aldım. Bu sırada hafif inlememi duyan Bora bana doğru soran bakışlarla döndü. Ben ise arkamı dönmüş kimin bana bu top yapılmış kağıdı attığına bakıyordum ki sonuç şaşırtmadı. Top yapılmış ve cidden ağır olan kağıdı açmak için yeltendim ama Bora benden önce davrandı ve kağıdı alarak açtı. Açılan buruş buruş olmuş kağıdın içinden bir bileklik düştü. Kağıdın üstünde yazan yazıyı Bora hafif yüksek sesle okudu. " Okuldan sonra Çiçek kafe de buluşalım mı?" Bora sinirli yüz ifadesiyle arkasını dönerek Kıvanç'a baktı Kıvanç ise sırıtarak Boraya. Bu bileklik şu sevgililerin taktığı aynı olan bilekliklerdendi. Ben bu bilekliği yüzüne fırlatmıştım. Şimdi ise o kafama atmıştı. Bora bilekliği kağıdın içine koydu ve tekrardan top yaptı oturduğu yerden sınıfın kapısının yanında duran çöpe kağıdı fırlattı. Bu sırada sınıftan bir çocuk "Tam isabet!" diyerek Boraya bir kaç alkış gönderdi. Bora yüzü buruşmuş Kıvanç'a dönerek göz kırptı ve önüne döndü. Bir kolunu sırtıma doğru atarak beni kendine doğru çekti. Muhtemelen bu onun "Bu kız benim." değiş şekliydi.
Bazen insan birinin koruması altında olduğunu bilince sevildiğini anlıyor. Kırılmış kalpleri düzeltecek elbet biri çıkıyor. Koca kanatların altında güvende hissetmeyenler hayatta tek olduklarını düşünüyorlar. Her şeyin bir düşünceye bağlı olduğunu aslında buradan anlayabiliriz. Ne düşünürsek ona göre hareket ederiz. Aşk farklıdır ama. Kalbine söz geçiremez eline dizginleri alamazsın. Bazen başı boş davranışlar sergiler rezil olduğunu düşünürsün. Fakat aşk özgürlük değil midir? Gururu yok saymak değil midir? Aşk tanımlanmazdır. Aşk dilin tutulacak kadar güzel şeyler yaşamaktır. Aşk... Herkese göre bir başkadır. En önemlisi de aşk unutulmazdır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Kafe
RomanceHer gün çiçek kafede kitap okuyan Nefes bir gün okuduğu kitabın rafların arasında olmadığını görür oysaki okuduğu kitabı başkaları almasın diye Gözde teyzeye özellikle tembihler. Fakat kitabı alan kişinin kalbinde yavaş yavaş yer edindiğini farkında...