PENCEREDEKİ YABANCI

43 24 3
                                    

     Yarkın'a babamın üstlerinden verdikten sonra ıslak kıyafetleri peteklerin üstüne koyduk. Dışarıda aşırı yağmur vardı. Acaba motorla mı gelmişti? Büyük ihtimal. Karnım gurulduyordu , acıkmıştım. Yarkın bir koltukta ben bir koltukta uzanmış film izliyorduk. Uzanıp kumandayı aldım ve filmi durdurdum. Yarkın bakışlarını bana çevirdi "Ne oldu?" Diyerek koltukta oturur pozisyona geldi. "Acıktım. Bensiz film izlemeyeceksin değil mi? Bir şeyler hazırlayıp gelirim sen sadece filmi açma yeter." Dedim ve mutfağa yöneldim. "Çok hamaratsın Nefes hanım. Ee menümüzde ne var?" Yarkın'ın dediğine nazikçe bir kahkaha attım ve "noodle." dedim. Yarkın kahkahalara boğulurken sözümü devam ettirdim. "Mantar soslu makarna ve ya domates soslu makarna da olabilir. Sen seç!" diyerek bende bir kahkaha attım. 

"Cidden çok hamaratsın, şef olmalısın. İlk uyarı ver de müşterilerin zehirlenirse senden bilmesinler."

"Tamam Yarkın öyle olsun. Birazdan seni de zehirlicem buradan hastaneye gideriz artık."

"Eğer biri beni öldürecekse o kişi sen ol yeter."

     Elime aldığım bir noodle paketini Yarkın'a fırlattım. "Çok konuştun cezalısın. Bana yardım edeceksin, hadi o popişini kaldır da su koy ,bize tabak çıkarıcam." Dolaptan tabak alırken Yarkın da paketleri açmış suyu kaynatıyordu. Yemeğimizi yedik filmi bitirdik. Sanki sabah hiç bir şey olmamış gibi. Yarkın beni gerçekten seviyordu yoksa şuan yanımda olmazdı benim için endişelenip beni aramazdı. Benden özür dilemezdi. Of of! Ona ümit mi veriyordum?

 Hayır Nefes, ona ümit vermiyorsun. Onu arkadaşça gördüğünü gayet açıkça belli ettin. Şuan sadece yanında durmak her gün seni görebilmek için bugün senden özür diledi. Yoksa olaylar boka saracaktı haberin olsun.

Biliyorum içses. Sadece saçma düşünceler işte

     Yağmur dinince Yarkın'ı uğurlayıp odama çıktım. Telefonumu elime alınca annemden bir mesaj olduğunu gördüm. "Kızım babanla son işlerimizi bitirip geliyoruz bir saate evde oluruz. Mükemmel bir haberimiz var! Sofra kurmaya kalkma dışarıdan söyleyeceğiz. Öpüyorum" Annemin yazdığı mesajla o mükemmel habere meraklanmaya başlarken Ada'dan bir grup sohbeti geldi. Telefonu açıp hoparlöre aldım ve odamı toplamaya başladım. Birden odam Ada'nın çığlıklarıyla inledi. "Aman Tanrım! Aman Tanrım! Kızlar! Bir şey oldu! İnanılmaz, mükemmel, dayanılmaz güzellikte bir şey!" İlk kötü bir şey oldu sanıp kalbim yerinden çıkarken mükemmel kelimeleriyle kalp atışlarım normale döndü. Simay merakla "Ne oldu kızım soylesene!" derken ben de lafa girdim. "Ah be Ada bir şey oldu sandım! Söylesene ne oldu meraklandırma bizi!" Ada heyecanlı sesiyle "Ege... Ege bana çıkma teklifi etti!" diyerek resmen sevinç çığlıkları attı. Her neredeyse yerinde zıpladığına emindim çünkü arkadan hışırtıyla karışık Adanın sevinç çığlıkları duyuluyordu. "E bu çok güzel! Evet dedin mi?" soruma cevap alamamıştım. Bu kadar sevincin üstüne hayır demiş olamazdı. Simay sinirli sesiyle "Söylesene kızım ne dedin!" diyerek haykırdı. Bir tık fazla sinirliydi nedenini anlayamıyordum. Ada uzun bir sessizliğin sonunda "Hayır da demedim evet de demedim. Ağırdan almak lazım demi kızlar! yarın okuldan sonra beni sinemaya davet etti ve eğer gidersem kabul etmış olacağımı söyledi. O kadar mutluyum ki anlatamam!" diyerek heyecanını bir kez daha belirtmiş oldu. Simay soğuk sesiyle "Gidecek misin?" dedi. Ada hiç beklemeden "Tabiki evet! " dedi. Simay "Çok sevimdim seni adına şuan işim var kızlar görüşürüz" diyerek konuşmadan çıktı. 

"İnanabiliyor musun Nefes ? Ege ya bizim Ege ! Bana karşı duygularının olfuğunu söyleyip duruyordun , haklıymışsın! Keşke seni dinleyip bu günü beklemeseydim!"

"Sakin ol kuzum, heyecandan küt diye gideceksin simdi! Bugun bunların açılma günü herhalde."

"Ee sizin Yarkınla ne oldu?"

"Bir kaç olay yaşandi yanlış anlaşılma oldu Ege anlatır sana. Beni aramış her yerde en son evime geldi konuştuk sarıldık falan. Sanki hiç bir şey olmamış gibi oturduk film izledik yemek yedik."

"Seni aşırı seviyor Nefes! Okuldan çıkarken şu yeni gelen çocuğa neler dedi bir duysan. Çok öfkeliydi Ege olmasaydı halimiz vefattı."

"Ah ah biliyorum. Umarım ilişkiniz güzel ilerler. Hiç olursa demiyorum çünkü olacaksınız biliyorum."

     Kapının çalmasıyla yatağımdan fırlayıp kapıya yöneldim "Kuzum yarın görüşürüz şimdi bizimkiler geldi kapamam lazım . Öptüm!" telefonu kapatıp kapıyı açtığımda. Annemle babamın yüzü gülüyordu. Heyecanlıydılar. Ellerindeki poşetleri ellerime tutuşturup teker teker bana sarılıp içeri girdiler. "Hoş geldiniz!" derken elimdeki poşetleri masaya koydum. Babam anıma gelerek yanağıma bir öpücük kondurdu ve "Dün biraz işim vardı eve geldiğimde uyuyordun." diyerek sofraya oturdu. "Sorun değil olur öyle şeyler arada dedikten sonra bende sofrada yerimi almıştım. Annemde masaya oturduktan sonra babamla kısa bir bakıştılar. Anne durmadan hemen lafa atıldı "Güzel kızım bir iş teklifi aldık. Baya büyük bir firma Kendi işimizi büyüte biliriz hatta bu işle farklı dallarda haber yapıp yurt dışına bile gidebiliriz! Yarın akşam bir yemek yiyeceğiz , bir aile yemeği." vay be! Güzel bir şeydi bu ama ben okadarda sevinmemiştim nasılsa benim işim değildi. "Ah çok mutlu oldum! Umarım yarın yemek güzel geçer." Babam annemin elini tutarak 

"Buralara kadar geldik , kendi işimzi kurduk ve ileride kızımıza devrediceğiz bir anne ve baba daha ne ister!"

     Babamın bu sözünden sonra yemek normal muhabbetle geçti. Odama çıktığımda tüm perdelerin açık olduğunu görerek perdeleri kapamak için pencereye yöneldim. Arka balkonumuz diğer evlerin arka bahçelerine ve balkonlarına bakıyordu. Küçük bir yerdi nasıl anlatayım size. Bir basket sahasını yarısını düşünün ve etrafında evler olduğunu. Orta tarafta da insanların bahçelerinin birleştiğini. Site gibi bir yerde oturuyorduk. her bir ev iki katlı gibi gözükse de aslında dört katlıydı iki daire olduğunu düşünün ama bir dairede mustakil evmiş gibi iki kat olduğunu düşünün. Neyse bir dakika. Tam karşı evde yine 2. katta odasında bateri çalan biri vardı. Aman Tanrım yine mi! Bu çocuk  beni falan mı izliyor? Tam karşı evde Bora duruyordu. Nasıl ya? inanmıyorum! İnanamıyorum! Bir süre öylece dikelip Borayı izledim. Pencereyi açıp baterinin sesini duymaya çalıştım. Pencereyi açınca ses düzelmişti gecenin karanlığında yükselen her bir nota boş bahçelerde yankı yapıyordu. Hangi şarkı olduğunu anlamaya çalıştım ama yapamadım. O güzelim saçları terlemiş her bir vuruşunda havalanıyorlardı. Çalmayı bırakmasıyla bende aniden pencereyi kapatıp tüm pencereleri çektim. Umarım görmemiştir! Telefonumu şarja takıp ışığımı kapattıktan hemen sonra yatağa girdim. Gözlerimi her kapamamla onumde Boranın bateri çalışı kendini gösteriyordu. 

Nefes bilmeden yavaş yavaş aşkın kollarına kendini bırakmaya başlıyor galiba! Bölüm sonu kuzular. Umarım bölümler kısa olmuyordur bir dahaki bölümde görüşmek üzere 💕

Çiçek KafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin