İKİ KALP ASLINDA BİR KALP EDER

18 16 0
                                    

     Borayla bir kaç saat muhabbet ettikten sonra eve geçmiştim. Tam bir film açacakken Birden telefonumun sesi sessiz evimi doldurdu. Arayan Adaydı ,hemen telefonu açtım. "Alo?" Bir kaç saniye ses gelmedi sonra da Ada'nın stres dolu sesini işittim. "Nefes... Ben bir şey öğrendim." Duraksadım. Yine ne olmuştu? "Kötü  bir şey mi oldu? İyi misin?" Ada derin nefesler alıp veriyordu. Koşmuş gibiydi. "Bunu sana söylemem ne kadar doğru bilmiyorum ama..." Olanlardan artık sıkılmıştım. "Ne oldu Ada ? Lütfen düzgünce anlatır mısın?" Bir kaç saniye sessizlikten sonra Ada'nın sesi tekrar duyuldu. "Kıvanç seni Simayla aldatmış!" Bir dakika ne? Sakin kalmalıydım. Bunu nereden duymuştu? Aynı şeyler tekrarlanamazdı. Benim bir sevgilim vardı ve gereksiz biri için üzülemezdim. "Tamam." Cevabım bu olmuştu, tamam. "Nefes sen iyi misin? Sana diyorum ki-" Sözünü keserek "Anlıyorum! Ama bunları boş vermem gerek. O yokmuş gibi davranıyorum ve öyle de devam edeceğim. Uzun süre sonra gerçekten birini sevdiğimi hissettim ve bunu berbat etmek istemiyorum!" dedim. Ne yapmıştım ben? Borayla oyun oynadığımızı sanıyorlardı. "Sen onu gerçekten seviyorsun değil mi?.." Sustum. "O bir suçlu!" Nefesimin daraldığını hissettim. "Biliyorum... Biliyorum... Bana zarar vermiyor ama." Ada ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Kısa süre sessiz kaldık. "Belki de doğru olan budur. Yanındayım." Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Teşekkür ederim..."

"Yarkın'a veya Egeye söylemeyeceğim. Duyarlarsa bu sefer oklar Boraya döner." Cümlesini bitirmesiyle "Uludağ'a gidiyoruz." dedim. "Kimle?" şaşkınlığı sesinden belliydi. "Borayla..." dedim ve salonda dolaşmaya başladım. "Aman Tanrım Nefes! Ne zaman?" Sesi gerçekten şaşırmış gibiydi. Yanlış bir şey yapmamıştım ki. "Bu hafta sonu." Ada'nın bağırmasıyla telefonu kısa süreliğine kulağımdan çektim. "Ciddi olamazsın Nefes!" Ay bu ne stres! "Neden ,ne oldu ki?" Ada'nın sakinlemiş sesini duyunca olduğum yerde durdum. "Kamp ne olacak?" Kamp mı? Kampa mı gidiyorduk? Neden haberim yok! "Ne kampı?" sorduğum soru karşısında yine bir kaç saniyelik sessizlik yaşandı. "Aman Tanrım! Bilmiyorum deme bana sakın! Her derste uyursan olacağı bu. Haftaya pazartesi sabah Kampa gidiyoruz. Bir haftalık ara tatil." Derste uyumayı bırakmalıydım. Benim hayaller pıt pıt suya düştü maalesef. "Uyuyordum değil mi?" Ada'nın sinirli sesi kulaklarımı çınlattı. "Evet, Bora da! İki çift ne kadar sorumsuzsunuz!" İki çift... Bu kelime beni gülümsetmeyi başarmıştı. "Bizim plan iptal." Ada kahkaha atmaya başladı. "Sizin plan havada bulut canım!" Yine beraber olacaktık ki ne fark ederdi? "Sen öyle san canım! Bir kere aynı oda da olursak o bulut dağılır." Ada'nın kahkahaları yükselmişti. "Yüzde bir ihtimalle. Ayrıca Egeyle kalacak olmasaydım sen benimleydin!" Satıldım! "Beni sattın yani!" 

"Tam olarak öyle değil!"

"Anlat bakayım nasılmış."

"Anlatmayı çok isterdim fakat bu akşam Ege beni yemeğe çıkaracak. Hazırlanmam lazım canım. Kendine dikkat et. Öptüm!"

"Öptüm!"  

     Kötü haberi vermek için Borayı aradım. "Hemen özledin mi beni?"  Bora'nın dediğine gülümserken bir yandan da konudan şaşmamam gerektiğini kendime söyleyip duruyordum. "Ben seni her zaman özlüyorum ama seni aramamın sebebi farklı. Tatil planımız iptal oldu. Pazartesi sabah erkenden kamp için yola çıkacakmışız. Biliyorum şuan ne kampı diyorsun. Biz derste uyurken duyuru yapmışlar." Derin sessizlik. "Beni de uykucu yaptın! Hah sorun değil yine de beraberiz. Senle olmak bana yeter." Gülümsemem gittikçe büyüyordu. Bu çocuk beni resmen hipnotize ediyordu. Sesiyle, Sözleriyle. Aramızdaki şeyin karşılıklı oluşu bana huzur veriyordu. Bazen endişelenmem gerektiğini düşünüyor sonra Bora'nın Kıvanç'ın yaptıklarını yapmayacağını düşünüp tüm negatif düşünceleri aklımdan atıyordum. "O zaman pazartesi görüşürüz!" Bora duraksadı. "Arayı o kadar uzun tutmasak? Nasılsa bir mahalle geride oturuyorsun." Doğru söylüyordu. Bu kadar uzak kalmak beni de huzursuz ederdi. "Haklısın arayı bu kadar uzun tutmayalım. Aslında kimsenin fark etmediği bir şey vardı. Sevgili demek diğer yarım demekti. İki insan aslında bir kalp ederdi. İkisi de kendisinden bir şey koyar ve bütünleşirdi. Belki de  bazen bu yüzden kaybediyoruz. Kendimize uyanı bulmaya çalışıyoruz. Oysaki birini seveceksek eğer kendisi olurken sevmeliyiz. Benimle aynı olan insanı sevmekle kendimi sevmek arasında fark kalır mı ki? 

     Son bir kaç bölümü yazarken kafam çok dağınıktı ve yorgundum. Eğer düzgün olmadıysa kusuruma bakmayın kuzular. İleride gelecek bölümlerde bizleri bomba gibi olaylar bekliyor! Bir sonraki bölümde görüşmek üzere♥️.

Çiçek KafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin