(Bora'nin ağzından)
Kafeye ilk girdiği andaki güzelliğiyle karşımda duruyordu. Bu kadar tesadüfte fazlaydı. İlk kitabını benim almam sonra bu okula düşmem hem de onun sinifina! İsmini bile bilmiyordum. Seçil hoca sınıftaki öğretmenle konuşurken sadece kafedeki kıza takılıp kalmıştım. Seçil hoca yanima yaklaştı ve sınıftaki tek boş yeri yani kafedeki kızın yanını gösterdi. Evren resmen bana onunla ilgili işaret veriyor! Eski hayatımı geride bırakmanın vakti gelmişti bu okuldaki kimse eski hayatımı bilmemeliydi. Seçil hocaya teşekkür ederek kafedeki kızın yanina geçtim. Sınıftaki herkesin gözünde okula yeni gelen aptalın teki olduğumdan emindim. Özellikle Seçil hoca azarlamadan once yerimde oturan çocuğun. Yanına oturduğum gibi bana dönüp bir şeyler söyledi. Ama ben onun koyu kahverengi gözlerine bakmaktan ne söylediğine odaklanamamistim. Kafasını kollarına gömdüğünde uyumakla alakalı bir şeyler söylediğini anladim. Dersin geri kalanında sadece onu izledim. Yüzünün her ayrıntısına baktım. Resmen ona baktıkça beni bir karadelik gibi içine çekiyordu. Zilin çalmasıyla kısa süreliğine yerime oturan çocuk ismi galiba Yarkindi. Heh evet Yarkın onun başına gelerek saçlarını okşadı. Hadi ama sevgilisi olamaz! Şu tipe bak. Tanrım bunu bana yapma! "Haydi canim uyan ,teneffüs oldu." Cümlesini bir kez daha tekrarladı ve pes ederek arkadaşlarının yanina geçti. Uyuyan insana dokunulur mu ya? Aptal çocuk. Ne güzel uyuyor iste bırak. Belli ki düşüncesizin tekiydi. Biraz fazla sövmüş olabilirim arada oluyor böyle siz beni boşverin.
Derse tekrar girdik ve yine uyanmadı bu sefer dersi dinlemem gerektiğini biliyordum ama gözlerimi onun üzerinden çekemiyordum. Dolgun dudakları ,uzun kirpikleri, hafif kemikli yüzü gözlerimi kilitlemişti adeta. Emin olun iki gün önceye kadar bu duyguların kırıntısını bile bende bulamazdınız. Yeni bir hayat yeni duygular demek oluyormuş galiba. Dersin sonuna yaklaşıyorken gözlerini açtığını gördüm. Hoca zaten boş bırakmıştı herkes konuşuyordu ve bir sınıfta ne kadar fazla ses çıkabilecekse o kadar ses vardı. Muhtemelen sese uyanmıştı. Gözlerini kısarak etrafa bakındı ve tam o sırada hoca gelip tatlıca onu uyardı. Seviliyordu yoksa bir öğretmen tüm dersinde uyuyan birine kızardı. Elimde olan telefonu bıraktım ve Aramizda küçük bir diyalog geçti. Konuşmamız bitince Yarkin'a gülümsediğini gördüm. Bu çocuk seni yer yanlış sulardasiin. Zilin çalmasıyla Yarkın kızın yanında bitti. "O nasıl güzellik kıs uykusuna yattın resmen." Cümlesiyle beni benden alırken kafedeki kız ona gereken cevabı verdi. Güzellik? Ne oluyorlar anlayamıyordum. Sevgilisi mi? Arkadaşı mı? Aralarındaki muhabbeti dinlememeye çalışıyordum ama kendimi tutamayıp dinliyordum. Sonunda sinirlenip hızlıca sınıftan çıktım. Oh be Yarkın'ın ergen sesinden kurtuldum! Nedense şuan okuldaki tüm kızların gözü benim üzerimdeydi. Evet yakışıklıyım biliyorum.. Bir kaç dakika kolidorda dolaştıktan sonra geri erime oturdum. Zilin çalmasıyla Yarkın'ın yerine geçmesini bekledim. Hadi ama defol! Telefonda dolaşarak sakinlemeye çalışıyordum ki Yarkın'ın sesiyle öfkem daha da arttı. "Piş yeni gelen" Yeni gelen? Yüzünde yeni belirecek yumruktan sonra da böyle düşünecek mi acaba? "Efendim?"
"İsmin ne senin" Sanki duymamış gibi davranması da acınası. Gerekli cevabı verdikten sonra beklediğim cevap gelmedi. "Maalesef sadece dersi dinleyebiliyorum Seçil hocanın boş laflarını değil?" Ne kadar edepsiz biri. Bir büyüğüyle böyle konuşması hiç doğru değil. "Adım bora. Bir öğretmen hakkında böyle konuşman hiç hoş değil Yarkın." dedim. Aldığı cevapta tatmin olamamış olsa ki "Dedi sınıfımızın yeni öğrencisi." diyerek ilkokul seviyesindeki laf sokmasıyla yerine geçti. Yarkın gittiği gibi bana dönerek konuşma başlattı. Yarkın hakkında düşündüklerimi hiç çekinmeden söyledim. Geri kalan derslerde hiç konuşmadık. Bazen uyudu bazen derse katıldı. Arada onu izledim ,yaptığı hareketleri ve bakışlarını. Son dersin beden olduğunu öğrenince bahçeye inip boş bir bank bulup oturdum. Çok geçmeden onu ve Yarkın'ı gördüm. Çok mutsuz ve stresliydi Yarkın'ın aksine. Yarkın bir kolunu omzuna atmıştı. Sevgililerdi bu açıkça belliydi. Şansına küs bora uzun zaman sonra yine olmadı. Tam karşımdaki banka oturdular ve muhabbet etmeye başladılar. Muhabbetin arasında Yarkın onun elini tuttu. Kesinlikle sevgililer! Tek sorun Çicek Kafedeki kızın neredeyse ağlayacak olmasıydı. Ayrılıyorlar mıydı? Hızlıca kalkıp Yarkın'ı yalnız bıraktı. Çok geçmeden onu takip ederek arka bahçeye yöneldim. Bir kaç saniye bakındıktan sonra eski bir kulübe gibi duran ama içi düzenli kitaplarla dolu olan küçük sınıfın yanındaki merdiven boşluğunda dizlerini kendine çekmiş usulca ağladığını gördüm. Pislik herif, ne yaptıysa kızı ağlatmayı başarmış! Yavaşça ona yaklaşıp yanına oturdum. "İyi misin?" diyerek her yere tutam tutam dökülmüş saçlarını geriye iktirdim .
Evet kuzularım bu bölümü de bitirdik. Biraz da Bora'nın ağzından yazayım dedim. Umarım beğeniyorsunuzdur. Diğer bölüm en kısa zamanda gelirr.💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Kafe
Roman d'amourHer gün çiçek kafede kitap okuyan Nefes bir gün okuduğu kitabın rafların arasında olmadığını görür oysaki okuduğu kitabı başkaları almasın diye Gözde teyzeye özellikle tembihler. Fakat kitabı alan kişinin kalbinde yavaş yavaş yer edindiğini farkında...