Yine Mi Sen?

75 30 4
                                    

     Kitabımı okumaya çalışıyorum fakat dikkatimi kitaba veremiyorum! Sinirlice kafamı kitaptan kaldırdım ve beni izleyen bir çift kahverengi gözle göz göze geldim. Beni mi izliyordu? Sanmam ya gözü çarpmıştır. Hemen kendime gelerek kitaba geri döndüm. Gözüm kitabımı alan çocuğa kayıp duruyordu, ne zaman baksam benim olduğum tarafa bakıyordu. Garip , rahatsız olmuyordum. Kitabımı rahatca okuyamayacağımı anlayip kitabımı kapatıp masaya koydum. Telefonda gezinmeye başlarken bir gölge önümde belirdi irkilerek kafamı gölgenin sahibine doğru cevirdim. Aman Tanrım , yine bu cocuk! Etkileyici gözleri gözlerime değerken dikeldim ve " Bir sorun mu var?" diyerek ona bir soru yönelttim. Hafifçe gülümsedi ve bir sandalye çekip yanima oturdu. Kitabı gostererek
" Kitabi almamda ve şuan burada oturmamda bir sakınca var mi?" Dedi. Saskinligimi saklayarak "sorsan iyi olurdu. Kitabı alabilirsin bugünlük devam etmeyecegim."dedim ve kahvemden bir kaç yudum aldım.

"Hep kitabı eline alıp bir kaç saniye baktıktan sonra birakirmisin?"

"O bugüne özel bir şey. Normalde kitabı elime aldigimda bırakmak istemem."

"O kitapların kepsini okudun mu cidden?"

"Hepsini demeyelim ama çoğunu okudum."

"Baya bi okumayı seviyosun galiba."

"Aslında evet okumayı severim."

"Bende severim okumayı ,özellikle kitabı bitirdikten sonra gelen o hissi severim."

"Genelde kitabım bittikten sonra boşluğa düşerim. "

"Okuyacak daha cok kitap var değil mi? Hiç kendini boşlukta hissetmene gerek yok."

     Kahvemin son bir kaç yudumunu aldıktan sonra derin bir nefes alarak "okuyacak çok kitap var ama benim icin okunacak pek kitap yok maalesef." Diyerek çantamı alarak ayağa kalktım. Endişeli yüz ifadesiyle " Gidiyor musun?" Dedi. "Evet gidiyorum yapicak işlerim var . Iyi günler dilerim sana." Diyerek onun cevap vermesine izin vermeden kafeden çıktım. Soğuk hava tenimde şok etkisi yaratırken  bacaklarıma hizlanmalarini söyleyip bir arka sokağa girdim. Otobüs durağına geldiğim gibi otobüsün de gelmesi bir oldu. Şükür ederek otobüse bindim ve hızlıca arka kapıya doğru ilerledim. Kafamdan kafede yaşananları atmaya çalışarak telefonda dolaşmaya başladım. Neredeyse yirmi dakika sonra evimin olduğu durakta inip hizli adimlarla eve gectim. Annem gelmişti hızlıca odama girip pijamalarımı giydikten sonra annemin yanina salona gectim.

" Hoşgeldin kızım, okul nasıldı?"

     Bir kaç saniye boş boş annemin açmış olduğu televizyon programına baktım kendime gelerek "eğlenceliydi, güzel bir gündü." Diyerek koltukta yayıldım. Annem televizyonun sesini kisarken "yine Çiçek kafede miydin?" Dedi. Sakinliğini koruyarak "okuldan sonra kafeye gectik eve geldiğimde çantam yoktu kafede unutmusum. Geri gidip çantamı aldım biraz kitap okuyup geri geldim. Sen ne yaptın?" Dedim. Annem derin bir nefes alarak " Bende her zamanki gibi ilk ofise gittim işler yolunda mı diye bir bakındım sonra baktım babanın bu gün biraz fazla işi var eve geceyim dedim." Evet annemle babam muhabir ve kendi şirketleri var. Aslında babamın bir mesleği daha var aynı zamanda seslendirmen. Televizyon programından gözünü ayırmayan anneme bakarak "Iyi yapmissin ama şu programları izlemesen daha iyi yapıcaksın." Diyerek koltuktan kalktım ve odama girmek için merdivenleri çıktım. Odamı havalandırmak için penceremi açtım ve kendimi yatağıma attim ve telefonumda gezinmeye başladım.

                                                                           ♡♡♡

     Gözümü açtığımda odamı telefonumun ışığı aydınlatıyordu.  Uyuyakalmışım. Yavaşça kalkıp ışığı açtım su içmek için aşağıya indiğimde annemin de uyuyakaldigini gördüm üstünü bir örtüyle örtüp mutfağa ilerledim adada duran dolu şu şişesini kafaya diktikten sonra odama geri çıktım saat neredeyse on olmuştu ne kadar fazla uyumusum ayrica annemde uyuyordu. Açık olan pencereyi kapatırken annemi uyandirsam mi diye düşünüyordum. Kararım geri uyumaktan yana oldu ve geri yatağıma girdim. Uykunun derinliklerine kendimi bıraktım.

     Sabah alarmının sesiyle uyandım . Hemen kalkıp yüzümü yıkandıktan sonra hafif bir makyaj yapıp altıma siyah taytimi geçirdim üstüme kırmızı ince askılı bir crop giyip siyah montumu üstüme geçirdim ve Yarkın 'in verdiği kaski alarak salona indim. Tam evden çıkacakken annemin elime bir kurabiye sıkıstırmasıyla yavaşlarken kurabiyeyi ağzıma tıkıp hızlıca aşağıya indim. Saat tam yedi kırktı ve yarkın aşağıda bekliyordu. Yanina gidip tüm pozitifligimle "Günaaydiin" dedim. Kaskı takıp arkasına oturdum. Kaskını takarken "günaydın güzellik" dedi. "Sıkı tutun da bisi olmasin sana." Diyerek ellerimi tutup kalın ve kaslı gövdesine sardı. Etkilenmiştim,  Hayir Hayir Hayir ben kaç senedir kendimi Yarkinla olmamak için tutuyorudum. Gaza basarak hizlica yola ciktik . Ruzgarin vermiş olduğu dondurucu soğukla tenim buz kesilirken okula vardigimizi fark ettim. Hızlıca motordan inip Yarkin'in da motordan inmesini bekledim ve kaslı kafamdan çıkarıp Yarkin'a verdim. Yarkın hafifçe gülümseyerek "dönüşte bırakabilirim, tabii sen de istersen güzellik." Dedi. Hadi amaa sakin ol kızım kaç senedir aldanmiyosun bu laflara şimdi mi aldanicaksin! Ilk bir kaç saniye kem küm ederek bir şeyler ağzımda yuvarladım sonra sesimi kararlı ve kendinden emin bir konuma getirerek "sen bilirsin Yarkin." Diyerek bir kaç adım geriye gittim.

"Hmm ben bilirim diosun. Ozaman çıkışta burada olursun."

"Peki,  bakariz."

"Bakariz? Anlayamadim? Şuan Yarkın Çimenci'den çıkışta burada olman gerektiğini duyuyorsun. Ya gelirsin ya gelirsin. Anladın?"

"Alalaa ya gelirsin ya gelirsin he? Bende Nefes Yılmaz'ım, gelmiyorum."

"Gelmiyor musun? Tamam, gelme. Hadi git git üşüyeceksin."

"Gidiyorum zateen."

     Hızlı adımlarla adeta koşarak okula girdim. Hızımı azaltmadan yukarı çıkıyordum ki yan kolidordan hızlıca gelen biri bana sertçe çarptı. Çarpmanın etkisiyle sarsılıp bir kaç adım geri attım ki bana çarpan kişi beni sertçe tuttu.

"Dikkatli olmalısın ,  bir adım daha atsaydın muhtemelen şuan aşağı kattaydın."

     Aman Tanrım bu ses! Bu o çocuktu , kafedeki çocuk! Kafamı hızlıca beni tutan kolların sahibine doğru kaldırdım. Şaşkın ifademi koruyamayarak "Yine mi sen?" dedim. Çekici dudaklarını yukarı kıvırarak "Yine ben küçük hanımefendi." dedi ve güzelim dişlerini göstererek gülümsedi. Onun kollarının arasında merdivenin ucunda oylece duruyordum. Kendimi toparladım ve kollarının arasından dikkatlice sıyrılıp kendimi merdivenden uzaklaştırdım. Bir kaç adım atıp merdivenden uzaklaştı. 

"Bir teşekkürü hak ediyorum bence."

"Bir özürü hak ediyorum bence"

"Affedersin doğru söylüyorsun."

     Saçlarını düzelttikten sonra "Özür dilerim hanımefendi, siz de biraz hızınıza dikkat edebilirseniz sevinirim." diyerek bir kez daha parıldayan dişlerini gösterdi. Evet hızlıydım haklıydı . Kızamazdım. "Haklısın hızlı gidiyordum. Teşekkür ederim beni tuttuğun için." diyerek ortamı yumusattım ve yavaş adımlarla sınıfa çıkmak için merdivenleri çıkmaya başladım. Kolidoru kaplayan bir sesle arkamı döndüm. "Hey ,bu ikinci karşılaşmamız ismini bile bilmiyorum!" Hafifçe omuzlarımı yukarı kaldırdım ve "Zamanı gelince öğrenirsin!" diyerek oradan ayrıldım. 

Evet kuzularım bu bölümü de bitirdikk. Umarım beğeniyorsunuzdur , duşuncelerinizi belirtirseniz seviniriim. Diğer bölümü yazmak için can atıyoruum umarım siz de okumak için can atıyorsunuzdur. Diğer bölümde görüşmek üzeree!

Çiçek KafeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin