Neredeyse on beş dakikadır film arıyorduk çünkü ben sürekli izledim deyip duruyordum. Sıkılmışa benzemiyordu ama illaki sıkılacaktı. Bora bu duruma el koyarak "Bir saattir sadece aşk ve aile filmlerine bakıyoruz. Korkuya ne dersin? Gerçekten sen yanımda olunca zihnim senden başka bir şey düşünemiyor." dedi. Yüzümde yine aptalca bir gülümseme oluşurken bağdaş kurdum ve "Ben hazırım!" dedim. Gerçi yine korku filmlerinin yarısını izlemiştim. Bora benim cidden en korktuğum filmi seçip yukarı çıktı. Kapak fotoğrafındaki rahibeyle bakışırken şimdiden korkmaya başladığımı fark ettim. Bora elinde ince bir örtüyle inerken kalkıp perdeleri kapattım. Işığı kapatıp yanıma geçerken rahibeye bakmamak için odanın her tarafına göz gezdirdim. Bora tam yanıma hatta dibim otururken kendimi çok kastığımı fark ederek vücudumu serbest bıraktım. O yanımdayken kalp atışlarım hızlanıyordu. Adeta fırtınalı havada denizin falezlere vurduğu gibi. Her darbe bedenimi , zihnimi titretircesine güçlü ve sağlamdı. "Başlatıyorum." Bora'nın sesiyle düşüncelerimden sıyrılarak bedenimi koltuğa yasladım. Hatırlıyorsanız yüksek sese duyarlıyım demiştim ve bu filmde ani olaylar , yüksek ses , bağırışlar oldukça fazlaydı. Örtüyü üstüme alıp bacaklarımı kendime çektim.
○○○○○○○
Filmin ilk yirmi dakikası çok normaldi ama bir süre sonra korku dolu olmaya başlamıştı. Rahibenin aniden çıkacağını biliyordum korkmamalıyım... Korkmamalıyım... Rahibenin kızın arkasından aniden çıkmasıyla hafiften yerimde sıçradım ve kafamı dizlerime gömdüm. Saçlarımda Bora'nın elini hissederek kafamı kaldırdım "Sen korkuyor musun?" Belli değil mi Bora? "Yok ya hıçkırık tuttu." diyerek gülümsedim. "Tabi ya çok hava yuttun herhalde." Bora da gülümserken filmi kaçırdığımızı fark ettim. Zaten ben izlemiştim. Bora bu sırada bir koluyla tüm bedenimi bedenine doğru devirdi. Kafamı onun omzuna yaslarken "Gerçek değil biliyorsun değil mi?" Rahibeden bahsediyorduk ve varlıklardan. "Gerçekler!" Bora gülmeye başladı. "Gerçekler?" O gülerken ben ona öylece bakıyordum. Gülüşü çok güzel ve zarifti. Nasıl o güzel kalın sesinden bu kadar zarif kahkahalar çıkabiliyordu? " Varlıklardan bahsediyoruz!" Bora kahkahalarının arasında "Ben sana koruma yaptırırım." Bu konularla ilgili bilgilere sahipti ve kalbimde gittiği yolda bir kaç koca adım daha atmıştı. "Ben kendime yaparım." Bora'nın gülüşü solarken "Şaka yapıyorum!" diyerek ortamı yumuşattım. "Susacak mısın? Filmi izleyemiyoruz." Bora bunu söylerken ciddi gibi gözüküyordu içimde bir dikelme hissi oluştu. Omzundan kalkmalı mıydım?
Yüzümdeki gülümsemeyi kısa bir süreliğine durdurup ciddi durmaya çalışarak "Hayır." dedim. "Peki." İstemsizce onu tekrar ettim. "Pek-" daha kelimemi tamamlayamadan dudaklarımı dudaklarına bastırdı. Aklıma ilk gelen şey bir suçluyla öpüştüğümdü. Kalbim anda kalmamı ve stres yapmamamı söylüyordu. Aklım ise bunu yapmamam gerektiğini söyleyip duruyordu. Anda kalmayı seçtim. Tamam belki kalbim beni çıkmaz sokaklara sokacaktı ama sokağın sonunda tırmanabileceğim bir duvar vardı. Dudaklarımı dudaklarından çekti ve alnını alnıma dayadı. "Ciddi kalmayı beceremiyorsun." Gülümsedim. "Biliyorum." Filmin yarısı gitmişti zaten kumandaya uzandım ve filmi geri sardım. "Bu sefer konuşmayacağım söz." Bora sırıtarak "Konuşabilirsin ve ben seni yine öperim." derken biraz utanmıştım. Cidden filmin sonuna kadar hiç konuşmadım sadece filmi izledim. Yağmurun sesi uykumu da getirmişti ama annemler akşam eve geleceklerdi burada uyuyamazdım. Film bittiğinde Bora'nın bacaklarına kafamı koymuş uzanıyordum bu sırada Bora saçlarımla oynuyordu. "O kadar korkunç değildi." Boranın dediğine gülerek cevap verdim "Tabi ya!" . Sırt üstü yatarak Bora'nın yüzünü görmemi sağladım. Bora yüzünü bana yaklaştırarak beni öpmeye çalıştı fakat yapamadı. Fazla dik oturuyordu. "Seni böyle yatarken öpemiyorum." Kollarımdan beni kaldırıp koltukta oturur pozisyona getirdi ve dudaklarını dudaklarıma değdirip çekti. "Artık gitme vaktim geldi maalesef. Annemler bugün eve erken gelecekler." Bora'nın yüzünde çok tatlı bir gülümseme oluştu. "N'oldu?" diyerek merakla sordum. "Hiç ölesine. Sana bakarken bazen kendimi kaybediyorum." Sadece gülümsedim. Her zamanki gibi. "Seni en tatlı yapan şey ne biliyor musun?" Kafamı hayır anlamında salladım "Ne?" Bora yanaklarımı iki eliyle tutup bir kaç kez hafifçe salladı "Sana iltifat ettiğimde ne diyeceğini bilemeyip sadece gülümsemen." ve ben yine gülümsedim. Bu sefer farklı bir şey yapmak istedim ve gülümsememin ardından onu kollarımla sardım. " Çoğu şeyi gözlerinle anlatıyorsun zaten. Cevap vermesen bile ne hissettiğini anlayabiliyorum. Bu arada geç kalacaksın annenler evde olmadan evde ol." Çok emin konuşmuştu sanki bir şey vardı bir şey düşünüyordu. "Tamam... Gidiyorum!" diyerek koltuktan kalktım "Seni eve bırakabilirim." Gülmeye başladım. "Bir arka sokağa mı?" Bora başını salladı "Bir arka sokağa." Işığı açıp çantamı ve telefonumu aldım. "Kendim gidebilirim." Kapıya kadar geldik ve ben ayakkabılarımı giyip aşağıya inecektim ki Bora "Bir şey unutmadın mı?" diyerek beni durdurdu ona doğru dönüp bir kaç saniye ne unutmuş olabileceğimi düşündüm. Bora sırıtmaya başlarken ne olduğunu anlamıştım. Ona yaklaşıp yanağına bir öpücük kondurdum. Boynuma bir öpücük kondurarak karşılık verdi. Sonra aşağıya inip hızlıca eve gittim. Bugün olanlar hem iyi hem de kötüydü. İyi olan Borayla vakit geçirmiştim ve o beni öpmüştü. Kötü olan şey ise katil olma potansiyeli taşıyan biriyle aynı evdeydim. Fakat başkaları için korkunç olsa da benim için hayatımın en güzel günlerinden biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Kafe
RomanceHer gün çiçek kafede kitap okuyan Nefes bir gün okuduğu kitabın rafların arasında olmadığını görür oysaki okuduğu kitabı başkaları almasın diye Gözde teyzeye özellikle tembihler. Fakat kitabı alan kişinin kalbinde yavaş yavaş yer edindiğini farkında...