19 Ekim 2003
Küçük kız annesinden beş dakika izin isteyip evlerinin karşısındaki parkta bir banka oturmuş onu izleyen küçük çocuğun yanına gidip oturdu. Siyah,uzun,dalgalı saçlarını gözünün önünden çekip çocuğa gülümsedi. Çocukta sulanan gözlerini kırpıştırıp soğuk havaya rağmen sıcacık bir gülümsemeyle karşılık verdi kızın gülüşüne.
İkisi birkaç saniye sessizce birbirine baktığında sessizliği bozan küçük kız oldu.
"Geçen gün burnunu ısırıp kanattığım için özür dilerim, bilerek olmadı yani sadece çok sinirlenmiştim"
"Önemli değil bir gün bende seninkini ısırırım ödeşiriz" dedi çocuk ardından ikiside gülmeye başladı.
Gülmeyi bıraktıklarında çocuk devam etti sözlerine "..ayrıca söz veriyorum senden başkasını sevmeyeceğim."
Sonlarına doğru sesi kısık çıkmıştı. Hava soğuktu üstü inceydi ama onu asıl üşüten hava değilde kendince aşık olduğu sandığı küçük kızın taşınmasıydı.
Korkuyordu bir daha onu görememekten.Allah aşkına yedi yaşındaki bir çocuk nasıl aşık olabilirdi ki?
Bu ona göre aşktı, çevredekilere göre çocukça bir oyun.
Onlar yaşıtları gibi oyuncak bebek vs oyuncak arabalarla oynamazdı. Birbirleriyle sohbet ederlerdi hep. Evlerinin arası biraz uzak olduğundan iki çocuğun ailesi hiç tanışmamıştı. Belki tanışıp konuşsalar komşu olsalar kızı yine görebilme şansı olabilirdi ki artık çok geç olduğunu ikiside biliyordu. Tanışalı bir yıl olmuştu neredeyse yine o parkta tanışmışlardı ve yine o parkta veda ediyorlardı birbirlerine. Kızın duyguları çocuğun duygularına göre daha hafifti yani o pek üzülmüyordu çocuğu birdaha görememekten. 'Olsun bir şey olmaz eminim görüşürüz yine' der ve konuyu kapatırdı. Tabiki bu hiç üzülmediği anlamına da gelmiyordu.
"Başkasını sevebilirsin karışmam biz daha çocuğuz birçok kişiyle tanışacağız değil mi ama benim gidişimi bu kadar takma kafana," dedi kız hafif gülümsemeyle.
Çocuk da samimi olmayan az öncekinden daha soğuk bir gülümsemeyle yanıtladı;
"Haklısın, bak abin sana bakıyor hem kardeşlerin de annenin kucağında üşümesin. Eşyalarınız arabaya yüklenmiş gitmen gerek herhâlde"
"Afra hadi hazırız." Bağıran kızın abisiydi.
Kız oturduğu banktan kalkar kalkmaz çocukta kalktı sarıldılar, belki bu son sarılışlarıydı. Ardından hızlı adımlarla arabalarına doğru yürüdü kız. Çocuk arkadan bağırdı "Birgün burnumu kanatmanın intikamını alacağım senden," kız çoktan gitmişti arabaları gözden kaybolmuştu bile. Çocukta yavaş adımlarla evine doğru yürüdü. Ve herkes gibi çocukta biliyordu ki kız onu unutacak ama kendisi asla onu unutmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILLAR SONRA #Wattys2019
Teen Fiction"Hani papatyalar vardır ya. Kimileri gülen suratların başına taç olurken, kimileri de 'seviyor, sevmiyor' olup ölüme mahkum edilirler. İşte bizim papatyalarımız bunlardan ibaret değil. Asla kopmayacak ve ezilemeyecekler. Çünkü cevap her zaman bel...