Multi: Okan🥀
💭💭💭💭
Bulunduğum durumun şokundan çıkıp olabildiğince yüksek sesle bağırdım.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun!?"
Gökhan yaptığını yeni fark etmişcesine gözlerini büyütüp bir kaç adım geriledi. O an Mine'nin bakışlarını umursamıyordum.
"Uzak dur benden bir daha sakın bana yaklaşma!"
"Ben belki her şey değişir diye.." Lafını kesmiştim.
"Ne saçmalıyorsun sen?"
"Yoruldum anlıyor musun yoruldum." Bana bağırmıştı. Sinirden kendimi tutamayıp güldüm ama o oldukça ciddiydi.
"Seni ben yormadım, öfken kimeyse kim bu kadar üzdüyse git ona hesap sor. Defol git sakın yaklaşma bana!"
İkimizde oldukça sinirliydik. Ama onun siniri bana değildi buna emindim.
"Ben onu bulamıyorum." Omuz silktim. Olayı bilmiyordum bile.
"Belki de yeterince aramıyorsun sadece aradığını sanıyorsundur."
Ses çıkarmadan bakmaya başladı. Mine şu an ikimizinde umrunda değildi.
"İsmi Afra. İzmir'de yaşıyordu. Beline kadar uzun siyah saçları vardı. Tam siyah da sayılmazdı aslında. Gözleri kahverengiydi. Çok güzel bir kızdı. Abisi ve ikiz kardeşi vardı. 7 yaşında tanışmıştık. Bir parkta, tamamen tesadüf bir şekilde. Ve onlar taşındı bir gün o günden sonra onu hiç görmedim. Şimdi söyle arasam bile nasıl bulabilirim bu kızı kolay mı sanıyorsun."
Gözlerim dolmaya başlarken şimdi olmaz anlamında başımı yavaşça iki yana salladım.
Gökhan Soylu?
Aklıma gelen ihtimal olamayacak kadar imkansızdı. Fakat sanki beni tarif etmişti.
"Sen takıntılı bir manyaksın." Hızlı adımlarla Mine'nin kolundan tutup yürümeye başladım.
Gözyaşlarım akmamak için savaş verirken onu orada bırakmamın pişmanlığını içimde bastırmaya çalıştım.
"O abi neden öyle konuştu?"
"Şu an değil Mine lütfen."
Benimle oyun oynuyor olmalıydı. Ya da gerçekten sırılsıklam aşıktı o bahsettiği kıza ve o kızın kim olduğunu oldukça merak etmiştim.
Anlattıkları tamamen tesadüf olmalıydı benimle ilgisi olamazdı.
Ben kendi kendime düşüncelerimden kurtulmaya çalıştıkça aynı zamanda Mine'ye bu gördüklerini unutması için oldukça tembihlemiştim.
O akşam diğer bi olay ise yemek yerken Mine'den gelmişti.
"Az kalsın unutuyordum, bugün Ayşegül ablanın ablası olan Aslı ablayı gördüm herkese selamı var!" Bakışlarım abime kaymıştı direk çatalı elinden düşerken kimse ne olduğunu fark etmemişti.
"Öyle mi ne güzel kızdı o maşallah seninden okuldan arkadaşındı değil mi oğlum." Abim annemin sorusunu duyamayacak kadar kendiyle iç savaşını verirken annem tekrar konuştu.
"Okan sana diyorum."
"Aynen," diye yanıtladı soruyu duyduğuda şüpheliydi.
"Ne oldu anneciğim sana hasta mısın yoksa?"
"Rahat bırak oğlanı Sema yemeğini yesin." Annem kendi kendine mırıldanırken abim Mine'ye baktı.
"Beni sordu mu?" Mine olayları bilmediğinden rahat bir şekilde omuz silkip "hayır" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILLAR SONRA #Wattys2019
Teen Fiction"Hani papatyalar vardır ya. Kimileri gülen suratların başına taç olurken, kimileri de 'seviyor, sevmiyor' olup ölüme mahkum edilirler. İşte bizim papatyalarımız bunlardan ibaret değil. Asla kopmayacak ve ezilemeyecekler. Çünkü cevap her zaman bel...