32.Bölüm "İyiki doğdun Taha."

2.2K 108 21
                                    

Multi: Semih Taha Akman 🕊💭

💭💭💭

NİHAN

Mucizelere inanan bir insan olmuşumdur hep. Sanki en çaresiz zamanımda beni mutlu edecek bir mucize oluverecekmiş gibi hissederim. Bu her zaman böyleydi. Mesela, küçükken Sinem teyze bana her bağırdığında ben ifadesiz bir suratla ona bakardım. O bu hareketime gıcık olurdu ama ben o an sadece bir mucize için beklerdim. Çoğu zaman gerçekten olmuştu. Örneğin bir gün hastanede çıkan bir tartışma yüzünden akşam evde bana kızmaya başlamıştı sinirini benden çıkarmak için. Fakat daha kızamadan telefonu çalmıştı. Ne kadar basit bir mucize değil mi?

O telefon sayesinde bana bağırmayı bırakmış ve arkadaşıyla konuşmaya başlamıştı. O gün ve bir sonraki gün de bana kızmak aklına gelmemişti. Yani, üzülmeye engel olacak her şey bir mucizedir benim için. Şuan da bir mucize için beklemekteydim. Pek de olacağına inanmasam da.

Yurtta bir haftadır eski günlerim gibi vakit geçirmiştim ve şimdi geri dönme zamanıydı. Beni almaya Gökhan'ın ta İstanbul'dan gelmesi bayağı bir garipti. Fakat anladım ki sadece beni almak için gelmemişti. Yanında o vardı; Taha.

Nasıl ve neden böyle bir şeyin olduğunu düşünürken İrem tekrar kulağıma fısıldadı.

"Rahat ol, seni tanımıyor." Ne kadar kolaydı söylemesi. Ona mesaj attığım için pişman değildim ama ilk defa korkmuştum. Onu az sonra karşımda gördüğümde umarım işleri berbat etmezdim. Bir aydır konuşuyorduk hakkında pek fazla şey anlatmıyordu ama sorun değildi. Beni sıkılmadan dinlediğine emindim. Ona İzmir'de olduğumu söylediğim de buluşmak ister diye düşünmüştüm ama bu konudan bahsetmemişti bile. Zaten ben de buna cesaret edemezdim o yüzden bahsetmemesi güzeldi. Aslında biz buluşmaktan daha güzel bir şey yapmıştık. İkimiz de aynı zamanda gökyüzüne bakıp yıldızları seyretmiştik. Yan yana değilken evet ve inanın bu yan yana olmaktan daha özeldi. Yıldızları izlediğini kanıtlamak için bana ilk kez fotoğraf atmıştı. Ve fotoğrafta gülümsüyordu. Altında ki mesaj ise en güzeliydi.

'Bakıyorum ama aradığım yıldızı hâla göremiyorum. Bana kendini göster.'

Benim cevabım ise belliydi. 'Kendimi göstermek gibi bir şey yapmayacağım.' Belki benimle konuşmayı keser diye düşünmüştüm ama o öyle yapmadı. 'Tamam sen nasıl istersen' dedi ve konuyu kapattı. Şimdi o beni görecekti ve ben ne yapacağımı bilmiyordum. Neyse ki İrem'in dediği gibi benim o olduğumu bilmiyordu.

Yurdun dış kapısına kadar İrem bize eşlik etmişti ve bu saatte dışarıya çıkamayacağı için o içerde kaldı Gökhan ile biz çıktık. Arkamı dönüp İrem'e el salladığım da eliyle telefonu işaret etti. Ne demek istediğini anlayıp başımı salladım. Taha ile ilgili bir olay olursa anlatmamı istiyordu.

"İyi misin sen?" Gökhan beni baştan aşağı süzüp cevap beklerken bakışlarımı ondan kaçırıp etrafıma bakındım.

"Evet."

"Emin misin?"

"Evet," daha fazla bir şey demeden eliyle arka tarafı işaret etti.

"Gel burada araba, hızlı olalım daha alacağımız kişiler var." Bir başkaları daha mı?

"Kim onlar ne oluyor anlatsana."

"Öğrenirsin." Ani bir hareketle Gökhan'ın önüne geçtim.

"Anlat."

"Çekilsene kızım önümden."

"Anlat ondan sonra."

"Nihan düşeceksin." Arka arka yürümeyi huy edinen bana bir şey olmazdı. Gökhan adımlarını yavaşlatırken aynı zamanda bana kızgınlıkla bakıyordu. Fakat hâla durmamıştı ve ben arkama bakmaya korkuyordum. Arkamda şu herşeyi mi anlattığım çocuk mu vardı? Onu görmek için hazır değildim ve bir mucize olması gerekiyordu.

YILLAR SONRA #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin