Multi; SANEM 🥀
(aynı günün akşamı)
💭💭💭
Hepimiz biliyoruz ki başkasının hayat hikayesini yaşayamayız ama ben neden böyleyim neden ölmüş birinin hikayesine sımsıkı sarıldım.
Ortaokulda bir grup arkadaşım her zaman sorardı.
"Sevmek mi?
Sevilmek mi?"
Amacını bilmezdim ama her zaman aynı yanıtı verirdim; Sevmek.
Küçüklük aklı işte 'Hayat sevince güzel' dediklerinde inanmıştım. Oysa şimdi anlıyorum; Hayat sevince berbattı.
Ben Sanem. Yaşım 18 çok yakın zaman da doğum günüm var şu en nefret ettiğim gün. Doğum günlerini sevmeyen insanlardanım. Bu yaşıma kadar en hüzünlü olaylarımı yaşadığım gün olmasından kaynaklı olabilir. Tabi ki tek bir tanesi hariç onu ayrı tutuyorum.
14 yaşıma girerken dileğimi dileyip pastayı üfledikten sonra gözlerimi açar açmaz ilk gördüğüm insan.
4 yıldır bilmeden hayatımı neşelendiren aynı zamanda iliklerime kadar acıyı yaşatan biri var içimde.
5 dakikalık uzaktan görmenin bile verdiği mutluluktan kendisinin haberi olsaydı belki her şey çok farklı olabilirdi ama onunla sayılı kez tek tük cümleler dışında hiç konuşmadım.
Gökhan Soylu.
İsmini duyunca bile tekrardan aşık olduğum insan. Kimisine göre bağımlılık ve takıntıdan başka bir şey değil ama ben öyle olmadığını biliyorum. Onu seviyorum oldukça saf ve temiz bir duyguyla.
Ve vazgeçmek aklımın ucunda bile yoktu taa ki o güne kadar.
Onu bir başkasıyla görmeye alışık değilim çünkü ilk kez biriyle birlikte olduğunu duymuştum. Gördüğüm de ise kaynar su dökülmesi bile yanında hafif kalacak bir his kaplamıştı her yerimi.
O günden sonra içimde olan boşluk daha da boşalmıştı. Hayatında biri vardı ve ben bu acıya nasıl dayanacağımı bilmiyordum. Ağlamak bir şeyi değiştirmiyordu.
"Evet, kağıt ve kalem getirdim." Düşüncelerimi Çağla'nın sesi böldü. Oflayarak koltukta oturmuş ayağını benim bacaklarıma uzatan Özge'ye baktım. Çağla'nın elindeki defter ve kalemi alıyordu. Yaptıkları çok saçmaydı. Zaten iki gündür griptim başım da çok ağrıyordu, böyle olunca bunlar hiç çekilmiyordu.
"Yaptığınız çok saçma!" İçimde kalmasın diyerek düşüncemi onlarla paylaşmıştım ama beni umursamadılar.
"Sanem sus iki dakika , başlıyorum." Özge tüm dikkatle kağıda bir şeyler yazmaya başladı. Aynı zaman da Çağla'ya sorular soruyordu. O da 12-D sınıfına gizlice girip sınıf listesini çektiğimiz fotoğrafa bakıp yanıtlıyordu.
"Çağla, söyle bakalım Onur'un soyadı ne?"
"Bektaş."
"Alper?"
"Çakır."
"Hmm..bir dakika Gizem'in?"
"Sezer."
"Dilara'yı ve Ayşegül'ü biliyorum. Afra, Gökhan, Enis'de tamam. Bitti!"
Gökhan ismini duyunca yine her zaman ki gibi duygularım birbirine girmişti ama şuan bunu takacak durum da değildim. Resmen boş yere insanların arasını bozmaya çalışıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILLAR SONRA #Wattys2019
Teen Fiction"Hani papatyalar vardır ya. Kimileri gülen suratların başına taç olurken, kimileri de 'seviyor, sevmiyor' olup ölüme mahkum edilirler. İşte bizim papatyalarımız bunlardan ibaret değil. Asla kopmayacak ve ezilemeyecekler. Çünkü cevap her zaman bel...