Multi: Ayşegül🥀
💭💭💭
MİNE
"Neymiş efendim kızlar erkekleri çok bekletirmiş. Bu tamamen yanlış biliyor musun? Ulan ben seni iki saattir bekliyorum burada sen bir ayrılıp gelemedin şu sevgilinden." Sanki havaya konuşuyormuşum gibi ellerini cebine koyup önden yürümeye başladı.
"Kıskanma kızım çalış seninde olsun." Benim bu çocuğu öldürüp bundan sonraki hayatıma mutlu devam etmem gerekiyordu.
"Mert sen çok abarttın. Bu kaçıncı kız?" Ona yetişmiştim sonunda.
"Valla matematiğim yetmiyor saymaya be güzelim." Sinirden olsa gerek gülümsedim.
"Hayır anlamıyorum sen de ne buluyorlar?" Eve yürüyerek gidiyorduk ve bende ki bu sinirin sebebi ise Mert'i çıkışta iki saattir beklemiş olmamdı. Sevgilisinden ayrılıp gelememişti. Sevgilisi ise yan sınıftaki kızın biriydi. Daha kendisi ile tanışmamıştım.
"Bak iyi dinle. Boy desen tam yerinde, ses tonu dersen kızları iki dakikada etkileyebilirim. Saç zaten şekil. Göz rengi çoğu kızın favorisi haline gelmiş yeşil renk. Kaş burun düzgün. Kısaca yakışıklıyım ve kızlar bunun farkında," hayattan bezmiş halimle ofladım.
"Yakışıklı görmesem inandıracaksın." Gözlerini büyüttü.
"Sen şimdi benim yakışıklı olduğumu düşünmüyor musun? Elini vicdanına koy söyle." Elimi göğsüme doğru koyup düşünüyormuşum gibi yaptım.
"Yok düşünmüyorum." sırıttı. "Aptalsın."
"Sensin o aptal umarım bir gün kızlarla iki gün çıkıp sonra ayrılmanın acısını çekersin Mert bey." yüzünü buruşturdu.
"Ben böyle mutluyum tek kız için yaşanmaz bu hayatta." evin önüne gelince anahtarımı çıkarttım.
"Bu sözünü sana hatırlatırım ama."
"Pekala, hadi aç kapıyı."
"Tabiki" sesimdeki kızgınlığı anlamış olacak mı umursamadan etrafa bakındı. Kapıyı açtığım da evde misafir olduğunu anlamak zor olmadı. Mert'te evdeki ablamın ayakkabıları hariç diğer üç çift ayakkabıya doğru baktı. İkimizde merakla kapıyı kapatıp içeriye girdik. Mert girer girmez çantayı yere doğru fırlatırken ben güzelce çantamı yere koydum. Aramızdaki fark buydu işte.
"Hoşgeldiniz." ablam ayakta bizi karşılarken diğer üç kız -aralarında tanıdığım tek Ayşegül abla var- oturuyordu.
"Hoşbuldum sizde hoşgeldiniz" Mert aniden kibarlaşınca gözlerimi devirdim.
"Hoşbulduk sizde hoşgeldiniz."
Aralarında esmer olan kız bana bakarak gülümseyince bende gülümsedim. Ve tanışmak gerektiğini yeni idrak ettim. Mert benden önce davranıp önce Ayşegül ablayla sonra adının Gizem ve Dilara olduğunu öğrendiğim iki ablayla sarıldı. Mert'in aniden kibar olmasını ablamda garipsemiş olacak ki kolundan tutup kendine doğru çekti. Ben de hemen kendimi tanıttım.
AFRA
Annem saatlerdir eve gelmemişti. Gökhan'dan haber yoktu ve telefonu kapalıydı. Babam ve abim desem onlar zaten her zaman eve sonradan gelirlerdi. Ela teyze ise günlerdir buraya gelmemişti Ahmet amca da aynı şekilde. Kızı Elif'i çok özlemiştim. Bir de Poyraz belası vardı. Eğer uyandıysa polise gidebilirdi. Karakola gitmediğim kalmıştı tek en kötüsü oraya da giderdik. Derince oflayıp buzdolabını açtım. Kızlar içerde Mert ve Mine ile konuşurken en iyisi yemek hazırlamak diyerek geldim tekrardan mutfağa. Neyse ki güzel yemek yapardım Ela teyzem sağolsun. Gerekli malzemeleri tezgaha koyunca tekrardan Gökhan'ı aradım ama kapalıydı telefon. İçimdeki huzursuzluk giderek çoğalırken dış kapının sesi geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILLAR SONRA #Wattys2019
Teen Fiction"Hani papatyalar vardır ya. Kimileri gülen suratların başına taç olurken, kimileri de 'seviyor, sevmiyor' olup ölüme mahkum edilirler. İşte bizim papatyalarımız bunlardan ibaret değil. Asla kopmayacak ve ezilemeyecekler. Çünkü cevap her zaman bel...