Beni wattpad üzerinden takibe almayı unutmayın! ❤
Arkadaşlarınıza da silah zoruyla okutmayı unutmayın (el sıkışma emojisi)
OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM, CİMRİLİK YAPMAYIN. BİR DE 50. BÖLÜME KADAR HER HAFTA PAZAR GÜNÜ BÖLÜM GELECEKTİR <3
İyi okumalar... <3
BU BÖLÜMDE EĞİK YAZDIĞIM BAZI KELİME VE KELİME GRUPLARINA ÖZELLİKLE DİKKAT EDİN, İP UCUMUZ ÇÜNKÜ <3333
🌙
43. GERÇEKLİK YANILGISI
Üçüncü Dünya Savaşı.
Bundan bir asırı aşan süre önce olan savaşta ilk önce hastalıklar yayıldı. İnsanlar sokaklarda yürürken bir anda yere düşüverdi, sonra bazı paralar değer kaybetti ve bazı paralar değer kazandı lakin paranın bir anlamı kalmadı çünkü hemen ardından dünyada inanılmaz bir enerji sıkıntısı başladı.
Isınmak ve elektrik için önce ufak ufak zamlar bütün dünyada yapıldı, sonra kesintiler yapıldı, yiyeceklere, kağıtlara, kıyafetlere... İnsanların günlük yaşamında kullandığı insanların hayatlarını döndürdüğü her şey ulaşılmaz oldu ve bir anda tüm ülkeler patlak verdi ve ilk savaş Sovyetlerde oldu.
Sonrasında da bütün devlet sistemleri çöktü, baştan inşa edildi.
Terk ise baştan inşa edilen devlet sistemlerindeki bölgelerden birisiydi. Artık şehirler değil bölgeler vardı. Terk, İris, Gün...
Şimdi ise bir savaş vardı, savaşlar hep vardı ama artık topla tüfekle değil sahip olunan niteliklerle yapılıyordu. Kalem kılıçtan keskindir demiş atalarımız, kalemin kılıçtan keskin olduğu o çağdaydık.
Bacağıma krem sürdükten sonra eteğimin pileli ucunu bırakıp düzelttiğimde postal botlarımı giyip odadan çıktım.
''Valzekan, Zenbar nerede?''
''Bayan Hanse, Bay Elendes şu an Ring'de değil. Konum bilgisini sizinle paylaşma iznim ne yazık ki yok.''
Küpelerimi çıkarıp odamın kapısına doğru fırlattıktan sonra telefonumu tamamen kapattım. Zenbar'ın izini süremiyorsam benim izimi sürmeye hakkı yoktu, beni eliyle koymuş gibi bulmasının tek sebebi Valzekan'ın telefonumdan veya kulaklıklarımdan iz sürmesiydi.
Ring'in binasından çıkıp üzerinde kurulu olduğu arazinin yolu boyunca yürüyerek tellerle çevrilmiş alandan çıktığımda önüme çıkan ana yolda ototaksinin bir tanesini durdurarak bindim.
Taksiye binmemle önümdeki göğüslükte açılan ekrana gireceğim yerin adresini girdiğimde otonom olan, sürücüsü olmayan taksi beni istediğim yere götürmek için harekete geçti.
Okula gidiyordum lakin dersler için değildi, Rahab'la buluşacaktım.
Taksinin durmasıyla parmak izimi okutarak yaptığım ödemeyle arabadan inerek sabahın ilk saatleri olduğu için çok dolu olmayan kampüse girdim.
Beni arasa bile ulaşamayacağı için oldukça hızlı adımlarla cam kapılardan içeri girip binanın içinde her zaman oturduğumuz köşeye gittiğimde onu orada bulmak beni şaşırtmamıştı.
''Rahab.'' Diye seslenip geldiğimi ona belli ettiğimde önündeki kağıtlardan kafasını kaldırarak burnunun ucuna innen gözlüğünü düzeltirken bana baktı.
''Hoş geldin.''
Gözlerim etrafta dolaştı, kendimi ait hissettiğim yerin bana cehennem oluşu içime hüzün serpiyorken aynı zamanda kendimi diken üstünde hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜRETKAR ~ SONSUZU YAŞAMAK | +18
TienerfictieGözlerim bağlı, göğüslerim onun gözleri önüne serili öylece uzanıyordum. Isırmaktan kan kırmızısını aratmayan dudaklarımı araladım. ''Bant?'' sesim içime kaçmış gibiydi, beni duyduğundan bile şüpheliydim. ''Göğüslerinin üzerini bantlamamı mı isti...