Beni wattpad üzerinden takibe almayı unutmayın! ❤
1 MAYIS, bu kitabı yayınlamak için çok sevdiğim bir arkadaşımın önerdiği gündü ve bende neden olmasın ki demiştim. (O ARKADAŞIMIN KİTABI BASILDI, ADI AKILBAZ ALMALISINIZ DEMEME GEREK YOK HERHALDE?)
Şu an 1. yılı doldurduk, bir yılda 370k üzerinde okuma aldık. Biliyorum çok değil ama asla az değil. Benim için asla az değilsiniz. Hepiniz birer noktasınız ama bu evrenin bir parçasısınız, içinizde de bir evren taşıyorsunuz. Yanımda olduğunuz için, beni beklediğiniz için ve ben yokken kitabımıza sahip çıktığınız için teşekkür ederim. Kaldığımız yerden devam edeceğiz. O kadar aksiyon dolu bölümler yazdım ki, o kadar güzel ki jfnkadfjvfd...
Her neyse, lafı uzatmayacağım zaten sizinle daha çok konuşacağız. Yolumuz uzun, kocaman bir evren var ve her geçen gün genişliyor. 1 Haziran'a dek... Kendinize iyi bakın.
İyi okumalar... <3
✨
5-1 YALANIN YANIK YÜZÜ
1 AY ÖNCE, VASMİNA RİNG'TEKİ YÜZLEŞMEDEN KOŞARAK KAÇTIKTAN HEMEN SONRA:
Sahip olduğum her şeyin üstüme çöküşüne şahit oldum, altında ezildim. Cesedim bile çıkmadı enkazdan.
Her şey... Her şey anlamını yitirmişti.
Her şey mahvolmuştu.
İçimde bir isyan başladı ve yere düşen ilk kibrit parçası, tüm benliğimi ateşe verdi. Beni yaktı, beni yıktı, beni baştan yarattı.
Nereye gittiğimi bilmiyordum, kim olduğumu bilmiyordum. Sadece kaçmak istediğimi biliyordum. Her şeyden kaçmak, her şeyi geride bırakmak ve kimliksiz olmak.
Evet, olmak istediğim tek şey kimliksizlikti.
Kim olduğumu unutmak istiyordum, kafamın içinde koca bir bulantı vardı ve kusup rahatlamak istiyordum. Elendes erkekleri ve Valor. Hepsi benim için bulantıydı, hepsine öfkeliydim.
En çokta kendime. Beni kolayca alt edebilmiş olmalarına, beni kolayca ezebilmiş olmalarına ve beni kolayca harcayabiliyor olmalarına... Bunlara izin verdiğim için de en çok kendime öfkeliydim.
Ring'ten çıkar çıkmaz kendimi attığım sokaklarda, hapis hayatından kaçarmışçasına koşarak evime gelmiştim. Kapısı delik deşik olan, doğup büyüdüğüm evime.
Antika'ya. Hayır, Harabe'ye.
Burası Harabe, benim cennetim. Evin kapanmayan kapısını öylece bırakarak içeri girdiğimde ayağımdaki ayakkabıları çıkararak buz gibi olan zemine bastım. Evim artık ısınmıyordu, evimi bile kimsesiz bırakmıştım.
''Bana küstün mü?'' diye sızlandım. ''Seni bırakıp gittiğim için, bana küstün mü?''
Salona giden kiriş kemerden geçtiğim anda diz üstü kendimi halıya bıraktım. Dizlerim sızladı ama canım kadar acımadı.
Omuzlarımda bir anda hissettiğim ağırlıkla beraber bedenimi öne eğerken güldüm, ardından delirmiş gibi kahkaha atmaya başladığımda gözlerim doldu.
''Özür dilerim!'' diye bağırdım. ''Özür dilerim, seni bıraktığım için.''
Evimden özür diliyordum, aslında mesele evim değildi. Artık mesele bir evim olmadığıydı. Bu kısacık zamanda Zenbar benim evim olmuştu ve artık yoktu. Yıkılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CÜRETKAR ~ SONSUZU YAŞAMAK | +18
Teen FictionGözlerim bağlı, göğüslerim onun gözleri önüne serili öylece uzanıyordum. Isırmaktan kan kırmızısını aratmayan dudaklarımı araladım. ''Bant?'' sesim içime kaçmış gibiydi, beni duyduğundan bile şüpheliydim. ''Göğüslerinin üzerini bantlamamı mı isti...