bölüm 22

13.2K 825 127
                                    


❤️💦

Köyde oğlandan rahatsız olan kesim fazlalaşmaya başlamıştı saru ve tayfasından habersiz. Hasancık onlara göre şeytandan farksızdı.

Herkesin diline dolanmışlardı üstelik, çevre köylerden de pek çok laf geliyordu. Bu işin sonunda hepsi Hasan'ı epey hırpalayacaktı, sadece Saru'nun evden uzaklaşması lazımdı.

O kadar.

Saru'nun gözü Hasan'dan başkasını görmediği için etraftaki olayların da farkında değildi. Her şeyin yolunda ve güzel olduğunu düşünüyordu haliyle.

Çünkü içinde Hasan'ın olduğu her şey güzeldi.

Şimdi de sükun içinde yemeklerini yiyorlardı. Hasancık her zaman ki gibi Saru'nun kucağındaydı ve sadece oturuyor Saru'nun ona yemek yedirmesine izin veriyordu.

Bu, her zaman yaptıkları bir şeydi.

"Seninle aşağı mahallenin olduğu yerdeki göle gidelim mi? Piknik midir nedir ondan yaparız?" Ağzındaki yavaşça çiğneyen Hasan hızlıca başını salladı, ardından  Saru'nun yanağını öptü.

Bu beğendim anlamına geliyordu onlar için. Saru oğlanın belini sıkıca sardı. "Bu ara halsiz görünüyorsun zaten, açık hava iyi gelir sana güzelim. "

"Hı hım." Farkındaydı Hasancık da, halsiz ve yorgundu hep, bir de adeti geçikmişti biraz , halsizliğini buna yordu.

"Güzelim ben bugün akşama kadar bir kaç köy dolaşırım, sende bol bol dinlen. Yanına Selma'yı gönderirim hemen, yalnız kalma. " Hasan Saru'nun kucağından çabucak kalkıp kağıdı ve kalemi alarak tekrar adamın kucağına kuruldu.

"Neden gideceksin?"

"Güzelim almamız gereken paralar var, ben bu köylerin düzenini sağlıyorum." Güzel dudaklarını büzdü Hasancık.

"Eşkiyalık yapmasan olmaz mı? Ben korkuyorum."

Sıkıntıyla derin bir nefes alıp verdi Saru. "Benden asla korkma, hem gidip göz dağı vermezsem halkı soyup soğana çevirirler. Sen ağaları tanımazsın pek, onlar para için kendilerini bile satarlar. Köye ben olmasam neler neler yaparlar güzelim."

"Tamam ama o zaman çabucak gel, akşam mantı yapıp pişireceğim. "

Saru oğlanın çenesini hafifçe ısırdı, iyice tombullaşmıştı canım, insan dayanamıyordu. "Ya sen bu güzel ellerle mantı yaparsın da ben erkenden gelmez miyim? Deli miyim ben?"

"Biraz."

"Ulan, bak. " Deli Saru'ya denecek şey miydi bu şimdi?

"Sen bu ara bir şımardın he, döveyim ben seni en iyisi." Kıkırdadı Hasan, dövmekten  kastı kalçasına şaplak atmasıydı, biliyordu Hasan.

"Ee ama sen şımarttın beni?"

"İyi ki yapmışım, aferin bana. Neyse güzelim, ben giderim birazdan. Malum eve erken dönmem lazım, evde güzel eşim bekliyor beni."

Yanakları kızardı hemen Hasan'ın, her gün bugün utanmayacağım dese de saru mutlaka onu utandırıyordu.

Sakince kahvaltılarına devam ettiler. Ardından Hasancık Saru'yu uğurlamış işlere koyulmuştu. Bir taraftan soğuk soğuk terlemesi ve sürekli susaması ona hiç yardımcı olmuyordu.

İşleri yarım yaka bırakıp salondaki sedire uzandı hemen. Önce kendisine gelmeliydi.

O dinlenirken kapı çaldı, gelen Selma'ydı. Kapıyı açmadan gel demişti, kilitlenmediği sürece iple açılabiliyordu kapı.

"Ay Hasan sana ne oldu böyle? İyi misin? Kalk Hatçe anaya gidelim."

Yazacak mecali bile yoktu sanki, bir süre yanıt vermedi ve gözlerini kapatıp dinlendi. Selma ise oğlanın başında bekliyordu.

Biraz kendisine gelince kalktı ayağa, elinde kağıt ve kalemle bekleyen Selma hemen eline tutuşturdu.

"İyiyim, yoruldum sadece. Korkma."

"Olmaz böyle Hasan, yüzün gözün bir tuhaf olmuş. Hadi dinle beni de gidelim Hatçe anaya. Kırma beni." Kızın ısrarlarıyla kabul etti Hasan.

Selma onun tek dostuydu, kırmak istemezdi. Ikisi hazırlanıp Hatçe anaya gittiler. "Hem güzel yavrum gelmiş, hem zilli Selma gelmiş. Kız sen 3 aydır yanıma hiç gelmiyon? Dövem mi ben seni?"

Güldü Selma " Ya Hatçe ana valla hep işim vardı. Yoksa ben gelmez miyim hiç? Hem sana işimiz düştü bizim. "

"Ne işin düştü?" Oğlanı işaret etti Selma.

"Eve bi gittim serilmiş yatıyor, bak şuna bi Hatçe ana, bunu bağlasan yatmaz gündüz iş vakti." Hatçe ana hemen Hasan'ın yanına geldi, önce ateşini kontrol etti sonra ciğerlerine baktı eliyle.

"Anlat bakalım neyin var?"

Hızlı hızlı yazdı Hasan "hep uykum var, yorgunum. Kırgınlık var üzerimde. Bir de Hatçe ana ben adet olmuyorum , geçti yani."

Düşündü Hatçe anası, "şş bana bak bakim, saru sana dokunurken o şeylerden kullandı mı?"

Çok, çok fazla utandı Hasancık, öyle ban diye sorulur muydu?

"Az kullandı." Cevap vermezse Hatçe anası onu haşlardı.

Kadın hemen içeriden kullanılmayan kap getirdi, ufak tefek bir kap. "Bunun içine işeyiver bakim, hadi. " Oğlanı tuvalete kışkışladı.

Selma'ya yaklaşıp "gebe bu galiba." Dedi gülerek. Selma ise şokla kaldı bir süre. Hasan'ın ise işi bitince çıktı hemen tuvaletten.

Kadın bu sırada başka bir kaba azıcık şeker koymuştu. Oğlanın idrarından azıcık alarak şekerin üzerine döktü ve beklemeye başladı.

Uzunca beklemelerine rağmen şeker hiç bozulmadı. Kadın gülerek kaptan başını kaldırdı.  "Güzel yavrum, gebesin. Hadi hayırlısı olsun, artık Saru'nun yüzünü gören kesin cennetlik olur."

Gebe mi?

Hasan'ın beyni durmuştu.

Gebeydi..

💦❤️💜💦❤️💜💦❤️💜💦❤️💜💦❤️💜💦

Bölüm nasıldı???

Sizi seviyorum 💜

Nazende sevdiğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin