bölüm 27

11.3K 815 121
                                    

60 yorum sınır

🌿🕊

12 gün.

Tamı tamına 12 gündür uyanmıyordu Hasan. Günlerdir hastanede başında bekliyordu onu Saru. Artık kafayı yiyecek noktaya gelmişti ve çaresizlik iliklerine işlerken ne yapacağını bilmiyordu.

Bebeğinin durumunu bile önemseyemiyordu, Hasan iyi olsun da hiç çocuğu olmasa da olurdu Saru için. O Hasan olmadan yaşamak gibi bir seçenek sunmuyordu kendisine.

Gözleri dolu ama akmayan bir şekilde sevgilisine bakıyordu. Aldığı minik patikleri ve yüzüğü ona gösterememişti bile. Güzel sevgilisinin heyecanlı yüzünü görememişti.

Kızgındı ama endişe kızgınlığının önüne geçip onu eziyordu. Saru'nun canı bir yatakta cansız gibi yatıyor ölümle savaşıyordu.

Timur Selma ile birlikte çay getirdi Saru'ya, "iç güç topla azıcık. Oğlan uyansa kucağına alacak gücün yok."

Köylülerin ikisinin adını çıkarmasının ardından Timur yanına Selma'yı da alıp gelmişti Saru'nun peşinden. Bir hafta içinde ev tutmuş, köydeki eşyaların çoğunu getirtmişti.

Hasan uyanınca aynı evde 4 kişi yaşayacaklardı. Her şeyi planlanmıştı. Tüm birikimleriyle burada hiç çalışmadan 10 yıl yaşayabilirlerdi.

"İştahım yok oğlum, içim almıyor. Siz yiyin, Selma sen özellikle. Çok ağlayıp yıprattın kendini." Selma konuşmadı, sayıklayarak kendisini suçladı günlerce. Güçten düşmesine neden oldu bu tavrı.

"Abicim böyle olmaz ama Hasan sapasağlam kalkacak oradan da. O neler atlattı, bunu mu atlatamayacak? Sen eşini çok küçümsüyorsun ha, uyanınca Hasan'a diyeceğim bunları hep."

Timur ortamı yumuşatmaya çalışıyordu her zaman yaptığı gibi. "Sevince böyle mi oluyor lan Timur, elinden alıyorlar mı sana sormadan?"

Saru ona mı soruyordu bu soruyu, köyde adı çıktığı için sevdiği kadından tamamen vazgeçmek zorunda kalan Timur'a mı soruyordu?

"Aşk kumar masası gibi abi, ortaya ne koyduğundan daha çok sonunda ne kadar kaybettiğin önemli oluyor."

Başını salladı Saru. "Haklısın." Derin ve hisli bir nefes koydu ortaya. Ciğerlerini patlatacaktı bu gidişle. "Ama bu sefer kaybetmek yok, Hasan uyanacak ve bebeğiniz de doğacak. Mükemmel bir yuvaniz olacak Saru abi."

Selma umutla konuştu, o her şeye rağmen en azından Hasan ve Saru'nun mutlu olacağına inanıyordu. "Umarım kardeşim, umarım öyle olur."

🕊

Hasan'ın başında temiz bir bezle vücudunu siliyordu Saru, her gece boş dururken bunu yapmaya başlamış, deyimi yerindeyse en başa dönmüştü.

O ilk bulduğu günlere.

O zaman da oğlanın bu yaşam mücadelesinde ona en çok yardımı saru yapmış, hep yanında olmuştu. O kötü gün seveniydi. Zaten iyi günleri de olmamıştı.

"O zaman senin için minicik, kim bundan ne istemiş ki demiştim ya güzelim. Şimdi de aynı şeyi diyorum işte, değişen sadece zaman. Minicik senden ne istedi bu insanlar benim güzel kalbim?"

Bir yandan kollarını temizliyor, bir yandan da konuşuyordu eşiyle Saru. Onun sessiz kıkırdamalarını bile deli gibi özlemişti. Güzel gözlerini görmeyeli 12 gün olmuştu.

"Bebeğimiz sağlıklıymış ama senin için bir şey demedi doktor. Hadi uyan da hepsini şoka uğrat, Saru'nun eşi de saru gibi asla eğilmez. Onlara göster he güzelim?"  Artık akacak yaşı kalmadı gözünde.

O nedenle acıyla gülümsedi.

Tüm gece buna devam etti, gece gündüze doğru yol alırken saru uykuya yenik düştü. Iki büklüm koltukta uyuyakaldı, eli eşinin elini tutarken.

Saat 11 e gelirken kıpırdanan eli elinde hisseden Saru uykusundan sıçrayarak uyandı ve etrafına bakındı uyku sersemi haliyle.

Ardından başını sevdiğine çevirince gözlerini açık görmek kafayı yedirtti bir nevi. "Güzelim? Uyandın! Güzelim uyandın. Ulan şükürler olsun, hemen geliyorum doktoru çağırıp. "

Zihnini toparlayamıyor, ne tepki vereceğini kestiremiyordu. Koşarak doktoru bulup çağırdı Saru, içi heyecan doluydu. Güzeli çipil çipil bakıyordu ona, en yakın camiye gidip şükür namazı kılacaktı ilk fırsatta.

Doktor muayene yaptıktan sonra ikiliye döndü. "Durumu iyi, stres ve darbeler uyanmasını geçiktirdi muhtemelen. Bir de erkek hamileliği kadınlarınkinden çok daha zordur diye tahmin ediyorum. Her şey üst üste geldi. Neyse geçmiş olsun yine de, bundan sonra sık sık kontrole geleceksiniz."

Saru hemen tamam diyerek Hasan'a baktı. "Saru sen bi gelsene." Doktorun dışarıya çağırmasıyla peşinden ilerledi Saru.

"Ne oldu?"

"Hani dedin ya dilsiz diye, bir ameliyat var ama baya tuzlu olur senin için. Yani konuşur zamanla, baya iyileşir ama çok para." Sarunun gözleri ışıldadı, eğer konusabilecekse tüm dünyayı altını üstüne getirir bulurdu parayı. Hiç önemli değildi.

Yeter ki bir kez bile olsa adını duymak istiyordu güzel oğlandan.

"İstiyorum ameliyatı ama hamile? Sorun olur mu? Sorun olursa doğumdan sonra olsun ben beklerim." Heyecanlandı.

"Bebeğe zarar vermez, ben doktor arkadaşımla bir konuşayım. Seninle bu konuyu halledelim. " dayanamayıp doktora sarıldı Saru, ardından geri çekilerek odaya geri döndü.

Hasan gözleri açık bir şekilde Saru'ya bakıyordu, çok şey söylemek istiyordu. Çok korkmuştu, bir daha Saru'yu göremeyeceğini düşünmüştü. Orada ölecekti.

Gözleri yaşlarla bulandı Hasan'ın. "Güzelim, ağlama hiç. Ağlamak yok, hoşlanmıyorum ağlamandan. " yatağa ilerleyerek sevgilisinin yüzünün her bir noktasını öptü.

Bebekler gibi sevdi saatlerce.

"Seni dünyanın en mutlu insanı yapacağım güzelim, yemin ediyorum ki."

Yapacaktı.

Gülümsedi Hasan. Yapardı kocası.

Biliyordu.

🕊🌿💫💜💫🌿🕊

Bölüm nasıldı

Zor yazdım bunu ya

Sizi seviyorum 🥰

Nazende sevdiğim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin